10 soruda 10 Ekim saldırısı: Barış mitingini kim kana buladı?

10 Ekim 2015’te saatler 10.04’ü gösterdiğinde IŞİD üyeleri ardı ardına Ankara’nın göbeğinde canlı bomba saldırısı düzenledi, 103 kişi hayatını kaybetti. Üzerinden geçen 9 yılda neler yaşandı?

Abone ol

İSTANBUL - Barış umuduyla 10 Ekim 2015’te Ankara’da tren garı önünde toplanan onbinlerce insanın bombalanmasının üzerinden 9 yıl geçti. 103 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyı IŞİD’in gerçekleştirdiği ortaya çıktı. Geçtiğimiz haziran ayında Ankara 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi saldırının faili olarak yargıladığı 10 kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ancak bu karar ne toplum ne de ailelerin vicdanını rahatlattı. Adalet duygusu zedelenen aileler, saldırıda ihmali olan kamu görevlilerinin de yargılanmasını istiyor. Peki Türkiye’nin en karanlık dönemlerinden biri olarak tarihe geçen 10 Ekim saldırısına uzanan süreç nasıl gelişti, saldırıyı kimler gerçekleştirdi? 10 soruda 10 Ekim katliamına cevap aradık.

10 EKİM’E GİDEN SÜREÇ NASIL GELİŞTİ?

7 Haziran 2015 seçimleri AK Parti hükümetlerinin, tek başına iktidar olamadığı ilk seçim olarak kayıtlara geçti. Seçimlere ilk kez parti düzeyinde katılan Halkların Demokratik Partisi (HDP) yüzde 10 seçim barajını yüzde 13,1 oy ile geçerek Meclis’te 80 milletvekiliyle temsiliyet kazandı. İttifak tartışmaları başladı ancak 45 gün içerisinde hükümet kurulamadı. Böylelikle 1 Kasım 2015’te yeniden seçim yapılmasına karar verildi. Dönemin AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, seçim hükümetini kurarak göreve başladı. Türkiye, yaklaşık 5 aylık geçici hükümet döneminde en kaotik dönemlerinden birine kapısını aralamış oldu.

17 Temmuz’da Dolmabahçe Mutabakatını tanımadığını açıklayan Erdoğan, “Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık” açıklamasıyla ‘Kürt sorunu’ için kurulan masanın dağıtıldığının ilanını yapmış oldu. Siyasetteki gerilim giderek artarken, 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta bir bombalı saldırı meydana geldi. Canlı bomba saldırısında 34 kişi hayatını kaybetti. Daha sonra saldırıyı IŞİD’in gerçekleştirdiği ortaya çıktı. İntihar bombacısı Abdurrahman Alagöz’ün polis tarafından gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakıldığı da iddia olarak o dönem haberlere yansıdı.

Ardından 22 Temmuz 2015 günü Ceylanpınar’da 2 polis öldürüldü. Polislerin PKK tarafından öldürüldüğü konuşuldu, örgüt yöneticisi Murat Karayılan ise saldırıyı kendilerinin yapmadığını, örgütsel bağı olmayan kişilerin gerçekleştirdiğini söylemişti. Bu tarihten itibaren her ay neredeyse 6-7 çatışma haberi gündeme geliyordu.

23 Temmuz’da Başbakan Davutoğlu imzasıyla PKK ve IŞİD’e yönelik operasyonlar başlatıldı. Operasyon, Irak’ın kuzeyinde yoğunlaştı. 26 Temmuz’da ise PKK, ateşkes sürecinin fiilen sona erdiğini, 29 Temmuz’da da Cumhurbaşkanı Erdoğan, çözüm sürecinin tamamen bittiğini açıkladı.

10 EKİM’DE NELER YAŞANDI?

10 Ekim’de siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri Ankara’da ‘barış mitingi’ düzenleme kararı aldı. Yüzbinlerce insan barış talebini dile getirmek için Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’nın yolunu tuttu. Gar önünde toplanan kalabalık, Sıhhiye meydanına yürüyecekti ancak saatler 10.04’ü gösterdiğinde, tren garı önünde bir canlı bomba kendisini patladı. İnsanlar kaçışırken saniyeler içinde ikinci bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 102 kişi hayatını kaybetti.

CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN NE DEMİŞTİ?

Saldırıdan hemen sonra 3 gün ulusal yas ilan edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada, "Bu vahşeti işleyenleri ben de şahsım olarak, milletim adına lanetliyorum, kınıyorum. Terörün, dini yoktur, ırkı yoktur, milleti milliyeti yoktur, vatanı yoktur. Teröre karşı tüm uluslararası bir mücadelenin verilmesi gerektiğini hep ifade ettik, ediyoruz” dedi.
Ahmet Davutoğlu ise "Canlı bombalar, şimdi bunu daha açık şekilde söylemiş bulunuyorum. Çünkü şöyle bir kanaat oluyor, sanki bu konularda istihbari eksiklik veya alınan tedbirlerde eksiklik varmış konusunda... Bir müddettir bazı PKK ve DEAŞ açıklamalarından da Türkiye'ye birtakım fedailerin gönderileceği, bunu PKK'nın Kuzey Irak'ta yaptığı çalışmalarda ve bu fedailer üzerinden Türkiye'de kaos çıkarılacağı yönünde bir takım istihbari çalışmalar ve bilgiler bize ulaşmıştı. Bunun için de bütün birimlerimize bu canlı bombalara karşı gerekli tedbirlerin alınması ve teyakkuzda bulunulması hususunda talimatlar verildi” ifadelerini kullanmıştı.

SALDIRI SONRASI ANKET YAPTIRAN AHMET DAVUTOĞLU NE DEMİŞTİ?

Siyasetin nabzı 1 Kasım seçimine giden süreçte hiç düşmedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, 20 Ekim’de 90’lı yıllarda faili meçhul cinayetler ve JİTEM’le özdeşleşen ‘Beyaz Toros’ları hatırlatarak “AK Parti giderse beyaz Toroslar gelir” açıklaması yaptı. Davutoğlu saldırı sonrasında yaptırdıkları anketi de kamuoyuyla paylaştı: "Şimdi, anketler geliyor… Öncesinde beyanname sonrasında anket yaptık. Şimdi Ankara’daki terör saldırısı sonrasında anket yaptık ve kamuoyunun nabzını tutuyoruz oylarımızda bir yükseliş trendi var.”

SALDIRIYI KİM GERÇEKLEŞTİRDİ?

Sokakta korku giderek artarken, toplumsal muhalefet de sindirilmeye çalışıldı. Ankara’nın ‘göbeğinde’ canlı bombanın elini kolunu sallayarak gezmesi, muhalefetin eleştiri başlıklarını oluşturdu. Açılan soruşturma sonucunda, Suruç’taki intihar bombacısı Abdurrahman Alagöz’ün ağabeyi Yunus Emre Alagöz’ün bombacı olduğu tespit edildi. Kardeşi Abdurrahman Alagöz’ün saldırısından sonra Yunus Emre Alagöz’ün yakalanması için emniyet güçlerinin 'teyakkuza geçtiği' belirtilmesine rağmen saldırı gerçekleşti. Saldırı IŞİD’in Antep’teki hücre yapılanması, ‘Antep emiri’ Yunus Durmaz tarafından organize edildi.

KAMU PERSONELLERİ YARGILANDI MI?

Kayıp yakınları, kamu görevlilerinin sorumluluğu ve ihmalleri nedeniyle yargılanmalarını talep etti. İçişleri Bakanlığı idari, Cumhuriyet Başsavcılığı ise adli soruşturma başlattı. Bakanlık müfettişleri 25 Şubat 2016 yılında rapor hazırladı. Dönemin Ankara emniyet müdürü, istihbara şube müdür vekili, TEM şube müdürü, eski güvenlik şube müdür vekilinin ihmalleri tespit edildi. Rapor 11 kamu görevlisi hakkındaydı. İki polis hakkında patlamalar sonrasında gaz kullandıkları için, 9 polis hakkında da katliamda ihmali oldukları yönünde raporlandı. Ancak Ankara Valiliği polisler hakkında soruşturma yürütülmesine izni vermedi.

İSTİHBARAT ZAAFİYETİ Mİ VARDI?

10 Ekim saldırısından 25 gün önce IŞİD’in mitinglerde birden fazla canlı bombayla eylem yapacağına dair istihbarat alındığı, ancak bilginin, Ankara Emniyet Terörle Mücadele (TEM) C Şubesi Müdürü Hüseyin Özgür Gür tarafından üstlerine ve mitingle ilgili önlem alan Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne iletilmediği ortaya çıktı. Hatta öyle ki 10 Ekim’deki mitingde bir canlı bomba istihbaratının MİT tarafından paylaşılan notlarda yer aldığı, saldırganlar arasında Yunus Emre Alagöz’ün de adının geçtiği açıklandı.

YAKINLARINI KAYBEDENLER HUKUKİ SÜREÇTE NE YAPTI?

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunan 150 kişi, katliamda zarar gördüklerini ifade etti ancak bireysel başvurular kabul edilmedi. AYM, hukuk yollarının da tüketilmediğini gerekçe göstermişti. 

KİMLER YARGILANDI, NE KADAR CEZA ALDI?

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 36 sanık hakkında 100’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi. Mahkeme heyeti sanıklar Yakup Şahin, Hakan Şahin, Resul Demir, İbrahim Halil Alçay, Hacı Ali Durmaz, Erman Ekici, Talha Güneş, Hüseyin Tunç ve Metin Akaltın’a insan öldürmekten 101'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve insan öldürmeye teşebbüs suçundan 379'ar kere 18 yıl hapis cezası verdi.

ŞÜPHELİLERİN HEPSİ YAKALANDI MI?

Firari durumda olan ve IŞİD üyesi olduğu tahmin edilen 16 sanık hala firari. Mahkeme, karar duruşmasında firari sanıklar açısından dosyanın ayrılmasına karar verdi.

10 EKİM AİLELERİ NE İSTİYOR?

Kayıp yakınları, demokratik kitle örgütleri 10 Ekim duruşmalarında, yargılanan faillerin yanı sıra, saldırının arka planında kimlerin olduğunun ortaya çıkarılmasını ve bütün sanıkların yargılanmasını bekliyor. Geçtiğimiz haziran ayındaki karar duruşmasında 10 Ekim’de öldürülenlerin avukatları, mahkemeye sundukları 256 talebe mahkemenin 9 yıldır direndiğini söyleyerek şu açıklamayı yapmıştı:

“Toplam 256 talep sunduk. Delil toplanması, tanık dinlenmesi talebiydi. Bu dilekçeler sizde var. Her duruşma bu dilekçeleri özetledik, tane tane anlattık neden bu talepleri istiyoruz diye. Bu dilekçedeki 37 talebin 6’sını kabul ettiniz. Katılanların taleplerinin reddine ilişkin kararlar kurdunuz. Ankara'nın orta yerinde 103 insan hayatını kaybetti. Neyi reddediyorsunuz? Neden insanlığa karşı suçtan yargılamak bu kadar zor. Mahkemeniz neden direniyor? Türkiye yargısı buna neden bu kadar direniyor? IŞİD sadece Türkiye’de katliamlar yapmadı, Ezidilere, Kürtlere karşı soykırım uyguladı. Tek bir kamu görevlisine bile soruşturma açılmadı, Ankara’nın orta yerinde yapılan bir katliamla ilgili hiçbir kamu görevlisinin suçu yok diyorsunuz. Biz sözlerimize devam etmeyeceğiz. Davanın asıl sahipleri burada, onlar konuşacak.”