120.000 şiddet gören kadını korumak için 30 e-kelepçe

DUVAR - İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Gaziantep ve Antalya gibi pilot bölgelerde, 2 yıldır kadına şiddet uygulayanlara elektronik kelepçe takılıyor. Yılda 120.000 kadın erkek şiddetine maruz kalırken, bu suçu işleyenler için sadece 30 e-kelepçe tahsis edildiği ortaya çıktı. 28'i halen kullanılıyor. Şu an elde sadece 2 e-kelepçe var.

3 BAKANLIK PROTOKOL İMZALAMIŞTI

Habertürk gazetesinde yer alan habere göre Türkiye'de bir yılda yaklaşık 120.000 kadın erkek şiddetine maruz kalıyor. İçişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında 2015'te imzalanan protokol kapsamında, kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla Ankara ve İzmir'de elektronik kelepçe uygulamasına başlandı. İki yıl içinde yapılan çalışmalar sonunda elektronik kelepçe uygulaması yapılan kent sayısı 6'ya çıkartıldı. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Gaziantep ve Antalya'da kadına yönelik şiddet uygulayanlara mahkeme kararıyla elektronik kelepçe takılıyor.

Ancak, üç bakanlık arasında yapılan protokolle takılmaya başlanan elektronik kelepçeler için belli sayıda kontenjan ayrıldığı ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı'nın, kadına yönelik koruyucu yöntemlerden olan elektronik kelepçenin yılda 30 kişiye takılmasına onay verdiği öğrenildi. İstanbul ve Bursa'da şu ana kadar kimseye e-kelepçe takılmadığı belirtildi.

4 İLDE 28 KİŞİ

Elektronik kelepçe uygulamasıyla şu anda 4 ilde 28 kişi takip altında tutuluyor. 6 aylık takip süreleri dolduğu zaman kelepçeler çıkarılarak, başka vakalardaki şüphelilere mahkeme kararıyla takılıyor. 2 yıllık zaman zarfında 6 ilde şiddet uygulayan 60 kişiye elektronik kelepçe takıldı.

2018 yılında uygulamanın yaygınlaştırılması için Adalet Bakanlığı'na daha fazla kelepçe tahsisi için başvuruda bulunulacağı bildirildi. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınan diğer koruma yöntemleri arasında kimlik değiştirme, kadın sığınma evleri, evden uzaklaştırma, yakın ve uzak koruma tahsisi önlemleri de bulunuyor. Şiddet mağduru 120.000 kadından 70.000'inin sadece yakın ve uzak koruma olarak tabir edilen yöntemlerle korunduğu, 300'ünün kimliğini değiştirdiği ve diğerlerinin ise kadın sığınma evlerinde kaldığı ifade edildi.