1280 gün sonra Cargill’de direniş kazandı

Cargill’de sendika, 1280 gün sonra yetki belgesini aldı. Mücadelenin sonunda zafer ilan eden işçiler, iyi niyet göstergesi için çadırı kaldırdı. İşverenle oturulacak masada öncelikli talep, işe iade.

Abone ol

Osman Çaklı

DUVAR - Bursa'nın Orhangazi ilçesi Gömeç mevkiinde faaliyette olan Cargill önünde büyük bir kalabalık halay çekiyor, işçi türküleri son ses etrafta yankılanıyor. İşçiler, "direnen işçiler asla yenilmez" sloganları ile birbirlerine eşlik ediyor. 1 Mayıs meydanlarını aratmayan coşkunun nedeni, uçsuz bucaksız bir fabrikanın önünde 1280 gün çadır kurup mücadele eden Cargill işçilerinin örgütlü olduğu Tek Gıda İş Sendikası’nın yetki alması.

İŞÇİLER ARKADAŞLARININ İŞE GERİ DÖNMESİNİ İSTİYOR

17 Nisan 2018'de sendikal örgütlenme yapan işçilerin işten atılmasıyla başlayan süreç, fabrika önlerinden, mahkeme koridorlarına, Ankara'da muhatap arama yolculuklarına serpildi. Tam olarak 1280 gün geçti. Sekiz işçi, yağmur çamur dinlemeden kurdukları çadırda "işimi geri istiyorum" dedi. 3,5 yılda karamsarlığa kapıldılar, vazgeçme noktasına geldiler ama geri durmadılar. Mücadele eden işçilerin ve sendikanın gündeminde bundan sonrası için ücretlerden önce, sekiz işçinin geri dönmesi var. Yetki belgesi büyük coşkuyla karşılandı, vardiya değişiminde servisten inen, fabrikadan çıkan işçiler alkışlarla birbirine destek verdi. 1280 günü deneyimleyen, dayanışmayla ayakta kaldıklarını söyleyen Tek Gıda İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya, işçi Muharrem Özcan ve Oğuz’un mücadeleyle birlikte yaşadıkları dönüşümü anlatıyor.

Tek Gıda İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya

‘CARGİLL SENDİKAYI MUHATAP ALMAK DURUMUNDA’

Sendikanın örgütlenme uzmanı Suat Karlıkaya, sözlerine Cargill'in beyaz yakalıların çok yoğun olarak çalıştığı bir fabrika olmasıyla başlıyor: "Biliyorsunuz işçi sınıfını beyaz ve mavi yaka diye bölerek yönetmeye çalışıyorlar. Biz mavi yaka diye ifade edilen işçiler arasında yüzde 90 örgütlülük sağlayarak yetki belgesini alabildik." 3,5 senedir "anayasal haklara saygılıyız, sendikanın yetkisi yoktu" diyen Cargill'in çözüm için artık Tek Gıda İş ile masaya oturması gerekiyor. İşçilerin genel sorunlarının yanı sıra işten atılan ve süreci yürüten işçiler hakkında Karlıkaya, "Kötü niyet tazminatı ödenen sekiz arkadaşımıza iş başı yaptırılması gerekiyor. Bizim ilk önceliğimiz, arkadaşlarımızın iş başı yapmasıdır" diyerek ekliyor, "mahkemeler nezdinde, sendikal faaliyet yüzünden arkadaşlarımızın işten atıldığını kanıtladık." 1280 gün hem sendika hem işçiler için kolay geçmemiş. Zaman zaman karamsarlığa kapıldıkları da olmuş. Karlıkaya, kendi aralarında kopma noktalarına dahi geldiklerini ama bunu ekip ruhu ve dayanışmayla aştıklarını vurguluyor: "Birbirimizi ayakta tuttuk. Aynı zamanda dışarıda bizi destekleyen, bize inanan insanlarında bu süreçteki emeği büyük, motivasyon kaynağı oldular."

‘BİRİLERİ BEDEL ÖDEMEDEN BİRİLERİ AYDINLIĞA ULAŞAMIYOR’

17 Nisan 2018'de işten atıldıktan sonra fabrika önündeki sekiz işçiden biri olan Muharrem Özcan, kendini Cargill direnişçisi olarak tanıtıyor. Bir işçi olarak 3,5 yılın işsiz geçirilmesi kolay olmamış. En büyük desteği örgütlü olduğu Tek Gıda İş Sendikası’ndan gördüğünü söyleyen Özcan, "patrona karşı direniş" olarak ifade ettiği 1280 günde sendikanın maddi, manevi olarak işçileri yalnız bırakmadığını vurguluyor: "Bu sayede biz burada yağmurda, çamurda, karda, kışta, nöbet tuttuk. Onlar bize, biz onlara inandık." Daha önce kendisini bir eylemde düşünemediğini anlatıyor Özcan, "Biz en zor durumlara düştüğümüzde bile mücadeleyi bırakamayacağımızı konuşuyorduk." Cargill işçileri 1280 günde, yalnızca kendi hak ve talepleri için değil, işçi sınıfı bağlamında da sorumluluk hissetmiş. Bu da karamsarlığa kapıldıklarında vazgeçmemelerini sağlamış: "Burada yaratılan değer, Cargill direnişi olmaktan çıkıp işçi sınıfı direnişine dönüştü. Biz örnek yaratmak istiyorduk. Bu yüzden bırakamazdık. Zorluklarla bu şekilde mücadele ettik. Fabrikadan eve, evden kahveye giden insanlardık. Sosyal yaşantımız bu şekildeydi. Böyle işleri hiç bilmezdik. Sürecin bize öğrettiği yegâne şey, fabrika içerisinde tek başımıza güçsüz, bir arada çok daha güçlü olduğumuzu görmemiz. Birleşmenin gücünü öğrendik. Sendika yetki aldı, geriye bizim işe dönmemiz kaldı. Birileri bedel ödemeden, birileri aydınlığa ulaşamıyor. Bu bedeli biz ödedik, şikayetçi değiliz.”

Muharrem Özcan
'ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNE SAHİP ÇIKTIK'

Oğuz, 2012 yılında askerden döndükten sonra, sigortalı olarak çalışmaya başladığı ilk iş yeri olan Cargill'de işten çıkarılan bir diğer işçi. Oğuz, 1280 gün önceki talebini hatırlatarak başlıyor konuşmaya, "Biz haklı olduğumuzu biliyorduk, fabrikada iş başı yapacağız, bugün de aynı şeyi söylüyoruz." Sekiz kişi Cargill kapısındaki çadırda 1280 gün geçirirken, içeride çalışmaya devam edenler ise sendikaya üye olarak dayanışma göstermiş, yetki belgesi de bu sayede alınmış. Fakat henüz süreç sonlanmış değil. Sekiz işçinin işe iade edilmesi sendika ve çalışanların masadaki öncelikli talebi olacak. Oğuz da "Cargill yönetimi sendikanın yetki belgesine saygı duymalı" diyor. Diğer işçiler gibi sürecin zorluğundan dem vuruyor, "yalnız hissettiğimiz, karamsarlığa kapıldığımız oldu" diyor. Karamsarlığın nedenini ve mücadeleye devam etme motivasyonlarını ise şöyle açıklıyor: "İnsanların moral ve motivasyonları hep aynı olmuyor. Biz önce kendimize güvendik. Bu 'işi başarırız' dedik. Sonra sendikamız arkamızda durdu. Eylemlerimizde bizi yalnız bırakmayan bütün emek dostlarının da katkısı büyük. Çünkü buraya gelip bize 'nasılsın' demeleri bile moral kaynağı oluyordu. Biz ekmeğimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıktık. İçeride artık yetkili bir sendika var, mutluyuz."

Cargill işçisi Oğuz
'MÜCADELE HAYATA BAKIŞIMIZI DEĞİŞTİRDİ'

Sürecin kendisine ne kattığını gülümseyerek anlatıyor bir başka işçi Özcan: "Kısır döngüde yaşıyorduk. Direniş bize büyük olgunluk kattı. Emeğin gücünü gördük, dayanışmanın ne olduğunu öğrendik. Dünyaya bakışımız, fikirlerimiz değişti. İşçi sınıfına dair bilinç kazandık. Patronlar işçileri istediği gibi işten çıkaramaz, artık bunun farkındayız. Uzatmadan şöyle diyeyim; ben akıl olarak büyüdüğümü hissediyorum. Kazanamasaydık bile sürecin öğreticiliği yeterdi."