140 yıl sonra Almanya ile raylar yine kesişiyor

Sultan II. Abdülhamit'in ve İmparator Wilhelm'in ortak projesi olan Bağdat Demiryolu üzerinde çalışan trenler, nice acılı soykırım mağdurlarını topraklarından yabancı yerlere taşıdı. Bakalım yeni dev tren yolu projesinde iki ülkenin ortaklığı bu sefer hangi halklara, neler taşıyacak?

Abone ol

KÖLN- Almanya ile ilişkilerin normalleşmesinin arkasında Türkiye'nin ekonomik desteğe ihtiyacı olmasının ana nedenlerden biri olduğunu en başından beri biliyoruz. Geçtiğimiz cuma günü Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Enerji Bakanı Fatih Dönmez, Almanya Maliye Bakanı Olaf Scholz ve Ekonomi ve Enerji Bakanı Peter Altmaier ile Berlin'de bir araya geldiler.

Damat Albayrak Erdoğan'ın Almanya ziyareti öncesi bir hazırlık yapmaya çalıştı diyebiliriz. Almanya'ya bir reform sözü verirken karşılığında AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği anlaşmasının genişletilmesini istedi. Albayrak, sadece malların değil, aynı zamanda hizmetlerin, kamu ihalelerinin ve tarım ürünlerinin gümrüksüz satışa sunulması gerektiğini söyledi. Bu talepler uzun zamandır Türkiye'nin gündeminde var. Albayrak tekrarlamış oldu. AB içerisinde tartışılması gereken Gümrük Birliği'nin genişletilmesi konusunda Almanya'nın desteğini almak, elbette Türkiye için çok önemli ve bu gerçekleşirse Albayrak için de kariyerinde bir zafer olacak. Maliye bakanının söz verdiği reform paketi ise yabancı yatırımcıların Türkiye ekonomisine olan güvenini yeniden kazanmaya yardımcı olmayı amaçlıyor. Atılacak yeni adımlar Almanya'dan ve diğer AB ülkelerinden yeni yatırımları beraberinde getirecek diye düşünülüyor.

140 YIL SONRA ALMANYA İLE DEMİRYOLU PROJESİ

II. Abdülamid'in 1876 yılında tahta çıktıktan sonra yaptığı en büyük işlerden biri demir yolu yaptırmak oldu. Alman imparatoru II. Wilhelm ile 1898 yılında Bağdat Demiryolu'nu yapmak üzere anlaştılar. Sultan Abdülhamit Alman imparatoruna bu demiryolunun yapılmasının sadece ekonomik nedenle değil politik nedenle de çok önemli olduğunu yazdı. Şimdi Erdoğan da II. Abdülhamit gibi dev bir demiryolu projesi başlatıyor. Tarih tekerrürden ibarettir savını doğrularcasına "Boğaz'ın hasta adamı" ekonomik krize rağmen Almanya ile demiryolu ağını yenilemek ve modernize etmek üzere yola çıkmak istiyor.

Siemens'in öncülüğünde yeni bir demiryolu yaptırmak isteyen Ankara, sadece bununla yetinmeyip bunun yanı sıra eski rayların elektiriklendirilmesini ve modern sinyalizasyon tekniğinin döşenmesini de planlıyor. Alman Demiryolu'nun da (Deutsche Bahn) bu büyük projenin içerisinde yer alacağı söyleniyor. Proje içerisinde tüm ülke sathına kurulacak hızlı tren hatları planlanmış. Buna katener, tüneller ve trenlerin modernizasyonu da dahil. Dev proje için şimdilik hesaplanan tutar yaklaşık 35 milyar euro. Proje Almanya'nın maddi destek vermesi halinde gerçekleşebilecek. Ancak Merkel hükümeti henüz destek sunup sunmayacağına karar vermedi. İki ülke arasındaki ilişkilerin kriz döneminde Almanya, Türkiye'ye yapılacak ihracatta devlet güvencesine sınırlandırma getirmişti. Bu nedenle Siemens ile bu proje yapılacaksa Almanya'nın şirketlere tamamen devlet güvencesi vermesi gerekiyor. Elbette Almanya'nın uzun vadede çıkarları adına TL'nin düşüşü, Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlallerinden ve demokrasi krizinden çok daha mühim. Ayrıca Almanya Türkiye'de yaşanılan ekonomik kriz devam eder ve büyürse Türkiye'den Avrupa'ya büyük bir göç dalgası geleceğinden de ciddi endişe duyuyor.

TÜRKİYE BATI'DAN KOPMASIN

Türkiye'nin tamamen Batı'dan kopması Almanya'nın taşıdığı bir diğer kaygı. Erdoğan'ın Rusya ve Putin ile zaman zaman verdiği çok yakın iki ülke oldukları izlenimi ve Türkiye'nin Batılı en yakın partneri ABD ile yaşadığı gerginlik Almanya'nın Türkiye'nin yüzünün Batı'ya dönük kalmasında sorumluluk üstlenmesi anlamına geliyor. Almanya Türkiye'ye bu yeni demiryolları projesi ile destek verirse bunun altında yatan bir başka neden de Çin olacak. Çünkü Çin'in ekonomik yayılmacı politikasının yeni odağında Türkiye var. Türkiye aynı zamanda Avrupa ile Asya arasındaki ticari sınır. Bu nedenle bu demiryolu projesini Çin'in almak istemesi hiç de uzak bir ihtimal olarak görünmüyor. Hatta Çin'in çoktan bu konuyu gözden geçirdiği ve gereken parayı faizsiz vermeye hazır olduğu yazılanlar arasında. Ancak Türkiye tamamen Çin'e bağlanmaktan çekindiği için bu teklife yanaşmamış.

1918'de 8619 km. olan toplam tren hattı, yüzyıl sonra sadece 11 bin 960 km demir yoluna çıkarılabilmiş. Yani yüzyılda toplam sadece 3341 km. eklenebilmiş. Tren hatlarının yalnızca yüzde 40'ı elektrik hattına bağlı ve yüzde 30'u modern sinyalizasyon tekniğine sahip. 888 km. hızlı tren hattı var. Tren istasyonlarının harabe durumları vs. göz önünde tutulduğunda, sıcak paranın ve uluslararası yatırımın akabileceği en cazip alanlardan biri. AB'de Türkiye'ye yardım ve yatırıma karşı çıkan ülkelerin dahi iştahını kabartacak kadar büyük bir proje.

İki ülkenin ekonomi bakanlarının verdiği mesaj açık: Ticari, ekonomik, siyasi ve kültürel alanlarda ilişkilerin geliştirilmesi.

Merkel hükümeti Türkiye'nin içine girdiği ekonomik krizde Türkiye'de tutuklu bulunan Alman vatandaşlarını tek tek siyasi krize dönüşmeden kurtaracak. Erdoğan'la işbirliğine devam edecek. Türkiye'deki insan hakları ihlalleri de ilişkiler kazan kazan sürecinde ilerlediği sürece göz ardı edilebilecek. Kısa vadede AB'ye girmekten uzak ama Gümrük Birliği'nde daha geniş bir biçimde yer alan Türkiye herkesin işine gelecek.

Sultan II. Abdülhamit'in ve İmparator Wilhelm'in ortak projesi olan Bağdat Demiryolu üzerinde çalışan trenler, nice acılı soykırım mağdurlarını topraklarından yabancı yerlere taşıdı. Bakalım yeni dev tren yolu projesinde iki ülkenin ortaklığı bu sefer hangi halklara, neler taşıyacak?