Serkan Alan’ın haberinde okuduk hukukçu İsa Temur’un hikayesini.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi gibi köklü bir kurumdan 'onur öğrencisi' olarak mezun olmayı başarmış, genç bir hukukçu olarak yaşadığı ilçede 'Savcı Bey' diye anılırken iki kere girdiği Hakim ve Savcı Adaylığı mülakatlarında "1.5-2 dakikada" nasıl eleniverdiğini anlatıyor...
"Yazılı sınavda Türkiye birincisi olsam da bu şartlarda savcı olma şansım yok en azından hakkımı arayayım" diyerek ulaştığı mülakat belgelerini görünce, "antidepresana başladığını" söylüyor İsa Temur…
"İptal davası açmayı düşündüğünü fakat yargıya dair inancı kalmadığı gerekçesiyle bundan vazgeçtiğini" belirtip "şu anda bir çıkmazın içinde olduğunu" ifade ediyor.
Bu mülakatların işleyişini belirleyenlerin, sonuçlara karar verenlerin ve düzenin böyle devam etmesini sağlayanların insanı antidepresana başlatan o 1.5 dakikalar için İsa Temur'lara söyleyecekleri bir şeyler var mı acaba?
Solda seçim için öne çıkan eğilim ne?
Sosyalist Güç Birliği ile Emek ve Özgürlük İttifakı peş peşe kuruluşlarını ilan ettiler ancak siyasette pek de rastlanmayan bir şekilde temasları devam ediyor. Son olarak Emek ve Özgürlük İttifakı’ndan, Sosyalist Güç Birliği içerisinde yer alan SOL Parti ve TKP ile Güç Birliği içerisinde yer almayan Halkevleri ve Kaldıraç’a ziyaretler yapıldı. Dostane bir havada geçen görüşmelerde, "mücadele ihtiyacının seçimin gölgesinde kalmaması gerektiği" vurgulandı. Seçim sürecinden bağımsız olarak önemli gündemlere ilişkin birlikte etkinlik ve eylemler yapılabileceği konuşuldu.
Ancak bu birlikteliklerin seçimi de kapsayıp kapsamayacağı konusunda bir netlik görünmüyor. Örneğin TKP, zaten seçime parti olarak ve tek başına girme hazırlığı yaptığını daha önce açıklamıştı. Ayrıca Sosyalist Güç Birliği’nin bileşenleri bu birliğin seçimi de içerebileceğini ancak sadece seçim için kurulmadığını da belirtiyordu. Hasılı, önümüzdeki dönemde sol-sosyalist güçler dayanışma içinde birlikte çalışmalar yapabilir ama seçim konusundaki tutumların netleşmesi için henüz zaman var... Fakat görüşmeler sonunda öne çıkan ortak bir eğilim de var: Cumhurbaşkanlığında muhalefetin bütün kesimleri tarafından 'desteklenebilecek' bir adayla, "tek adam rejimini ve başkanlık sistemini sona erdirecek" şekilde ilk turda sonuca gidilmesi…
Olur mu?
Onu da herhalde sol sosyalist güçler kadar, muhalefetin genelinde onları da dikkate alacak bir yönelimin ortaya çıkıp çıkmayacağı belirleyecek…
İkinci el otomobilde fiyatlar yeniden yükselir mi?
Korona virüsü salgını ile başlayan 'çip krizi'nden bu yana ikinci el otomobilde para piyasalarından geri kalmayan ‘yukarı yönlü’ bir hareketlilik var. Sıfır otomobillerde yaşanan arz sıkıntısı başta olmak üzere çeşitli nedenlerle fiyatlar 2 yıldır hiç durmadan yükseldi. Ancak şimdi, uzun bir aradan sonra durgunluk haberleri geliyor.
Sektördeki kaynaklara göre yüksek modellerde, yani 700 bin lira üzerindeki binek oto fiyatlarında bir miktar gerileme de var. Bu gruptaki ikinci el otomobillerde yüzde 15’e, daha düşük modellerde ise yüzde 10’a kadar varan fiyat düşüşleri yaşanabileceği de belirtiliyor. Ancak matrah indirimi, altı ay-altı bin kilometre sınırlaması gibi yeni düzenlemelere ve sıfır araç tedariğinde teslim süresi geçen yıla göre oldukça azalmış olmasına rağmen uzun vadede daha fazla düşüş beklenmiyor. Hatta yılbaşına doğru tekrar yükseliş olabileceği dillendiriliyor. Bunun en temel nedeni ise dövizdeki yüksek seyrin devam etmesi ve yeni yılla birlikte sıfır araçta yeni modellere verilecek zamlı fiyatlar.
Kısacası yasal düzenlemelerle ekonomideki gidişata müdahalenin sınırları olduğu gerçeği ikinci el otomobil piyasasında da görülüyor…