'20 senenin günahları’na son dakika ortak olmak!

Seçim tek başına her şeyi değiştiremez evet. Ama 15 Mayıs’ta en azından ‘bundan iyisine’ doğru bir kapı açılamazsa eğer, daha dakikaları ölçülüp biçilemeyen bir siyaset düzeniyle 500 yılda bir olan depremlerde canlarını kaybetmeyen bir ülke yaratmak imkansız…

Barış Avşar bavsar@gazeteduvar.com.tr

"20 senenin günahına son dakika ortak olmak, o faturaya ortak olmak çok da uygun bir şey değil bizim açımızdan…" tam olarak böyle diyordu Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan geçen yıl 15 Şubat günü yayınlanan söyleşide Ankara Temsilcimiz Nergis Demirkaya’ya...

Evet 'siyasette dün dündür bugün bugündür', evet 'siyasette 24 saat uzun bir süredir', evet de…

Geçtik geçen yıl verilen söyleşiyi, daha hafta başında, "Cumhur İttifakı’na katılmayacağız bendeniz de Cumhurbaşkanı adayı olacağım" deyip, 3 günlük 100 bin imza toplama mesaisinin ardından kelimenin tam manasıyla "son dakikada" YSK önünde Cumhur İttifakı bileşeni olarak poz verebilmek… Üstelik partililer hâlâ seçim kurulları önünde imza toplama mesaisindeyken! 

***

Erbakan ve partisi, 15 Mayıs günü yapılacak bir "seçim sürecinin unutulmazları" listesinde üst sıraları hak edecek bir performans sergilemiş görünüyorlar.

Meral Akşener’in Altılı Masa’dan kalkıp geri dönmesi…

Muharrem İnce’nin 'üçüncü yol' diye başlayıp sonunda ‘Kemal Bey ağabeyimdir’e doğru gelen adaylık süreci…

İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu’nun partisinin yer aldığı ittifaka –ama partisinden istifa etmeden- demediğini bırakmaması…

Sonunda "HÜDA PAR’lı adayların AK Parti listelerinden aday gösterilmesi"ne bağlanan bir diğer Cumhur İttifakı performansı…

Demokrasi olduğu söylenen ülkede seçmenin en çok tercih ettiği üçüncü parti olan HDP’nin 'seçime iki ay kala' kapatılıp kapatılmayacağını anlamak için Anayasa Mahkemesi’ne erteleme başvurusu yapmak zorunda bırakılması…

Mehmet Şimşek’i genel merkeze kadar davet edip ‘geri gel’ deyip, "gelmiyor ama sorun yok" diyerek aslında 'sorun var' diyen iktidar partisi manzarası…

Sıra; iddialı açıklamalarla girdikleri imza toplama maratonunu epey geride götüren Doğu Perinçek’e, Ahmet Özal’a ya da adını ilk kez duyduğumuz ve değil 100 bin imza 100 imza toplarken bile zorlanan cumhurbaşkanı adaylarına gelemiyor!

***

Evet tüm bunlar seçim sonrası ‘unutulmazlar listesi’nde yer alacak tuhaflıklar ve değişim beklentisinin de değişime engel olma çabasının da ne kadar büyük olduğunun işaretleri. Ancak başka bir şeyin de işareti: Her seçim öncesi ‘ince hesaplar’ için değiştirilmekten canı çıkmış seçim yasasından başlayarak bizde olduğu söylenen demokrasi hiç olmadığı kadar 'müsamere'ye çevrilmiş durumda. Bir aktörünün demesiyle "son dakika günahlara ortak olmayı" teşvik eden bir düzen bu! Ülke yönetimine aday olmak, bu yolda ‘siyaset sanatı’ sergilemek bu olmamalıydı. Tek partili düzen, çok partili düzen, darbeler, koalisyonlar derken gelinen nokta siyasetin baş döndüren türbülanslar haline gelmesi olmuşsa bunun değişmesi en acil başlık olmalı.

Siyaseti böyle olan bir düzende mi yeniden kurulacak depremde yıkılan şehirler? Yaralar bu usulle mi sarılacak? Tedbirler bu siyasetle bu demokrasi müsameresi ile mi alınacak?

Seçim tek başına her şeyi değiştiremez evet. Ama 15 Mayıs’ta en azından ‘bundan iyisine’ doğru bir kapı açılamazsa eğer, daha dakikaları ölçülüp biçilemeyen bir siyaset düzeniyle 500 yılda bir olan depremlerde canlarını kaybetmeyen bir ülke yaratmak imkansız…

Tüm yazılarını göster