Yeni ufuklar açan, “2018’de bu sergi vardı” diyebileceğimiz bir şey bence ne yazık ki yok. Bunun sebebinin de birçok kişinin ve kurumun kültürel olarak geri çekilmesi olduğunu düşünüyorum
2018 yılı birçok alanın olduğu gibi sanat dünyasının da ekonomik krizle boğuştuğu bir yıl oldu. Büyük bütçeler eridi, yurtdışıyla ilişkiler askıya alındı, sponsorluklar birkaç kurumla sınırlı kaldı. Şaşalı günleri geride bıraktık. Sanat kurumları ellerindekileri masaya tekrar koyup düşünmeye başladılar. Önümüzdeki yıl da benzer meselelerle geçecek. O nedenle atölye çalışmalarına, küçük ölçekli sergilere, inisiyatiflere ve yeni yayıncılık stratejilerine daha fazla önem vermemiz gerek.
Bu yıl bizleri heyecanlandıran sergiler de oldu tabii ki. Ancak yeni ufuklar açan, “2018’de bu sergi vardı” diyebileceğimiz bir şey bence ne yazık ki yok. Bunun sebebinin de birçok kişinin ve kurumun kültürel olarak geri çekilmesi olduğunu düşünüyorum.
Şimdi 2018 yılında öne çıkan sergilere bakalım. Hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum ama tamamen kişisel ilgiye yönelik ve sıra göz edilmeden yapılan bir liste.
DEVAMLILIK HATASI, AYDAN MURTEZAOĞLU VE BÜLENT ŞANGAR, SALT BEYOĞLU
Devamlılık Hatası 90'lardaki güncel sanat ortamının en ayrıksı üretimlerini gerçekleştiren Aydan Murtezaoğlu ve Bülent Şangar'ın şu ana kadarki en kapsamlı sergisiydi. Ancak daha önemlisi Devamlılık Hatası sergisi bazen birlikte, bazen de ayrı ayrı çalışmalarını sürdüren sanatçıların işlerini bugünden bakan bir perspektifle karşımıza getirdi. 90'lara dair nostalji yapmak yerine, dönemin birikimini günümüzden okuyup geleceğe neler devredebileceğini sordu.
MEKTEP, MEYDAN, GALATASARAY; PERA MÜZESİ
Galatasaray Lisesi'ni ve Galatasaray Meydanı'nı temel alan Mektep, Meydan, Galatasaray sergisi açılmadan hemen önce Cumartesi Anneleri'ne toplanma yasağı gelmiş ve polis müdahalesi gerçekleşmişti. Meydanın halen ne kadar politik olduğunu hatırladık. Ancak bu yaşanmasaydı dahi Çelenk Bafra'nın farklı okumalara alan açan küratoryal çalışmasıyla güçlü bir sergi görmüş olduk.
GÜNLER ÜZERİMİZE YIĞILIYOR, NERMİN ER, GALERİ NEV İSTANBUL
Kağıdı bir heykel malzemesi olarak kullanan Er, Günler Üzerimize Yığılıyor sergisinde soyut mekanlarını karşımıza getirdi. Dünyanın içinden geçtiği tuhaf zamanlarda hislerle dolaşabileceğimiz mekanlar. Sergi dokuların, lekelerin, gölgelerin artık kendi başlarına konuşmaya başladığı, kendi başlarına birer figüre dönüştüğü ve hareket ettiği bir yapı kurdu.
POZİTİF ALAN, OPERATİON ROOM
Alper Turan'ın küratörlüğünde gerçekleştirilen Pozitif Alan sergisi AIDS'in günümüzdeki metaforik ve toplumsal anlamlarına bakış sundu. Pozitif Alan sergisi küratör Turan’ın belirttiği gibi AIDS’e yeni bir yüz ve anlatı atfetmeye çalıştı. Bunu da büyük oranda gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. Ancak ondan fazla sanatçının ve kolektifin yer aldığı sergi daha önemli bir şeyi başardı. LGBTİ+ hareketiyle birlikte büyümüş, daha güçlü ve bilinçli bir kuşağın düşüncelerini bir araya getirdi.
YOKYERLER, DENİZ AKTAŞ, ARTSÜMER
Aktaş, Yokyerler'de doğa ve yıkımı, insan ve mekanı, temsil ve metaforu aynı kağıt üzerine işledi. Bir kimliksizlik hali dediği Yokyerler oradan oraya sürüklenen insanlığın temsiline dönüştü.
İZMİR'DE YAŞIYOR VE ÜRETİYOR: KENT MÜELLİFLERİ, STUDİO-X İSTANBUL
Kent Müellifleri sergisi birçok kişinin gözünden kaçtı. Serginin yazın gerçekleşmesi gibi bir sebepten de olabilir, İstanbul ahalisinin İzmir'de üretilen sanatı pek umursamamasından da. Ancak Kent Müellifleri sergisi bu yıl içinde gördüğüm en iyi araştırma sergilerinden biriydi. Yıldız Çintay Sanat Topluluğu tarafından kurgulanan sergi arşiv materyallerinin görselleştirilme biçimi, halen güncel olan İzmir'e dair meseleleri tartışma şekli bakımından üzerine iyi çalışılmış bir sergiydi.
ŞEYLERİN UFKU, YUNUS EMRE ERDOĞAN, SANATORİUM
Erdoğan, gittikçe yalınlaşıp tek bir nesneye varan desenlerinde nesnelerin öteki yüzünü açtı. "Şeyler"in potansiyeline metafizik bir bakışla yaklaştı.
RUS AVANGARDI, SANAT VE TASARIMLA GELECEĞİ DÜŞLEMEK, SSM
Rus Avangardı en başta pek bilinmeyen George Costakis koleksiyonunu karşımıza getirmesi bakımından kıymetli. Ancak daha önemlisi de serginin Rus Avangardlarına dair tarih dersinin ötesine geçen küratoryal anlayışa sahip olması. Star sanatçı sergisi dışında böyle bir sergiyi SSM'de görmek müzeye güven tazeletti.
206 ODALI SESSİZLİK, GALATA RUM OKULU
2018 yılı Büyükada Rum Yetimhanesi için yine beklentilerle geçti. Yetimhane Europa-Nostra tarafından 2018 Kültürel Miras Yılı kapsamında “Tehlike Altındaki 7 Dünya Mirası” arasında gösterildi. Ancak yıkılmaya yüz tutmuş binanın korunması için adımlar atılamadı. Galata Rum Okulu'nda gerçekleşen 2016 Odalı Sessizlik: Büyükada Rum Yetimhanesi Üzerine Etüdler sergisi toplumsal ilgiyi artırmak için kıymetli bir çalışma oldu. Sergi hem büyük bir arşiv çalışmasına imza attı, hem de sergide yer alan işler adeta yetimhanenin ruhunu karşımıza getirdi.
OCULUS, YUSUF SEVİNÇLİ, GALERİST
Sevinçli'nin siyah-beyaz analog fotoğraflardan oluşan sergisi imgeler, mekanlar ve metaforları şiirsel bir dille karşımıza getirdi. Daha önemlisi de serginin sonuna yerleştirdiği "fotoğrafçının odasıyla" o şiirselliği bir anda yıkıverdi.
SON ÇIKIŞ, ALİCAN LEBLEBİCİ, MİXER
Leblebici portre sevdasını, hiperrealist elini ve kavramsal düşüncesini Son Çıkış sergisinde bir araya getirdi. Sanatçı, bu ikinci solo sergisinde beden, sınır ve güvenlik politikalarının son dönemde yarattığı travmatik etkiyi tasvirledi.
SONSUZ KÜÇÜK, SONSUZ BÜYÜK; YÜKSEL DAL; MİXER
Dal'ın Sonsuz Küçük, Sonsuz Büyük sergisine yılın sürprizi diyebiliriz. Dal, küçük çizimleriyle insanları, tanrıları, cadıları, büyücüleri zamansız bir noktaya taşıdı. Dal'ın yeni çalışmalarını heyecanla bekliyorum.