Türkiye’nin seragazı envanteri bizlere 1990 yılına göre yüzde 137,5 daha fazla seragazı salan, 2017 yılına göre ise yüzde 0,5 azaltan bir ülke raporunu anlatıyor. Ama raporun detaylarını okursanız, o oranların arkasındaki miktarları ve hikayeleri okursanız, o envanterin halktan zam yolu ile daha fazla para alan ama kendi yandaşına özelleştirdiği kömür santralinin teşvikine harcayan bir devletin dramını görürsünüz.
Türkiye 2018 yılındaki faaliyetlerini anlattığı seragazı envanterini Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Sekretaryası’na teslim etti. Ama üstüne kimse konuşamadı. Ama envanter, derinliklerinde çok şey anlattı. Sadece birkaç tanesi bile çok 2018 yılında yaşadıklarımızı anımsatmaya, bugünü anlamaya yeter.
ENVANTER NE ANLATTI?
Teslim edilen envanter raporuna göre Türkiye 2018 yılında atmosfere 520,9 milyon ton seragazı salmış. Yani 1990 yılında 219,4 milyon ton seragazı salan Türkiye bunun üstüne 2018’de 301,6 milyon ton daha eklemiş. Böylece emisyonları yüzde 137,5 arttırmış.
Yani 1990’da Türkiye 1 birim seragazı salarak iklimi değiştiriyorsa, 2018’de 2,37 birim salarak iklimi değiştirmiş.
Envanterin ilginç bir yanı daha var. O da 2018 yılında salımların 2017 yılına göre azalmış olması. Hem de 2,8 milyon ton. 2017 yılında 523,8 milyon ton olan emisyonlar 520,9 milyon tona düşmüş. yüzde 0,5 yani yüzde yarım azalmış.
Türkiye daha çok fosil yakıt yakıp iklimi değiştiren gazları salmaya çabalayadursun, 2018 yılı dışında daha önce beş defa daha emisyonların azaldığı yıllar yaşadı. Bunlar ekonomik krizlerin olduğu yıllardı. 2018 yılındaki azalma 1999 krizinden çok, 2008 krizinden ise daha az oldu. Ancak ilginç olan, ekonominin yüzde 2,6 büyüdüğü bir yılda emisyonların yüzde 0,5 azalması. Bu neo-liberal veya kalkınmacı ekonomistlerin, ekonomiyi daha çok seragazı salımı üstüne kurdukları yaklaşımla bir kez daha çelişiyor.
Ancak bu durum emisyonlardaki azalmayı açıklamıyor, gelin bu bilmeceyi bir nebze çözelim.
2018 yılında tarım, endüstri ve atık kaynaklı emisyonlar bir önceki yıla göre artmış. Hem de toplamda 4 milyon ton. Böylece 2,8 milyon azalma ve sektörlerin 4 milyon ton artışını sağlayan bir azalma olması gerekiyor. Bunu ise enerji sektörü sağlamış. 6,8 milyon tonluk bu azalmanın gerekçesi ise ilginç.
Bu azalmanın nedeni termik santraller değil. Bilakis, termik santraller 2017’ye göre 4,1 milyon ton fazla salmış.
Kömür santralleri hiç değil, onlar da 13,1 milyon ton fazla salmışlar.
Karayolu ulaşımı değil, havayolu ulaşımı da değil. Bunlar neredeyse aynı kalmışlar.
Binalar! Evet doğru duydunuz 2018 yılında konutlar ve ticari binaların yaktıkları fosil yakıt miktarında inanılmaz düşüş olmuş ve atmosfere önceki yıla göre 10,5 milyon ton daha az karbondioksit salmış. Bunun 7,1 milyon tonu ticari binalarda yakılan kömür kaynaklı. Bir önceki yıla göre düşüş yüzde 66 olmuş. Bunun gerekçesi ne bilmiyoruz ama mantıklı bir durum olmadığı ortada.
Konutlarda ise durum ilginç. Konutlarda tüketilen gaz kaynaklı salımlar yüzde 7, kömür kaynaklı salımlar yüzde 11 düşmüş. Bu düşüşün nedeni 2018 yılının sıcak geçmesi olamaz. Çünkü 2017 de oldukça sıcak geçti. Ama durumun daha çok ekonomik olduğunu düşünmemizi sağlayan veriler var. 2017 yılında en çok azalan doğalgaz ve ithal kömür kullanımı olmuş. Konutlarda taşkömürü tüketimi 914 bin ton düşerken, linyit tüketimi 544 bin ton artmış.
ENERJİ YOKSUNLUĞU
Yüzdeler bazen yalan söyler, gerçeği saklar. Miktarlar da. Ama her miktarı başka bir birime dönüştürdüğünüzde ve bunu bir hikaye ile birleştirdiğinizde, kimi zaman, karşınıza bir dram çıkabilir.
Elektrikte 2017’de kazanan (1) ithal yakıtlar olmuştu. Yani ithal kömür ve doğalgaz. 2018 yılı ise zamların yılı idi. Doğalgaza üç defa yüzde 9’luk zam gelmişti. Artan fiyatlar ve dövizin etkisi ile hükümet ithal kömüre de zam yapmıştı. Nitekim ardından herkes yerli kömüre yöneldi. Ama hükümet burada da önlemini aldı ve linyit kömürüne de zam yaptı. Öyle ki 2017 Ocak ayında 347 TL olan bir ton Tunçbilek kömürü 2018 Ocak ayında 431 TL’ye çıktı.
İşte bu yüzden insanlar dört şey yaptılar. Doğalgaz tüketimini kıstılar, ithal kömürü bıraktılar, zamlı linyit ile idare ettiler ve 2018 yılını üşüyerek geçirdiler. Önceki yıla göre fosil yakıtlardan elde edilen enerji miktarı yüzde 10’e yakın düştü.
Ama hükümet halka yaptığı bu zamları toplayarak yerli kömür santrallerini sattığı şirketlere aktardı. Böylece yerli kömür santrallerini özelleştiren hükümet bir de teşvik kıyağı ile o firmalara kaynak yarattı, zammı dengeledi. 2018 yılında termik santraller 9 milyon ton daha fazla linyit yaktı. Karşılığında ise halk yakıt bütçesinden kıstı, soğukta yaşamaya başladı.
BM İklim Değişikliği Sekreteryası’na verilen Türkiye’nin seragazı envanteri bizlere 1990 yılına göre yüzde 137,5 daha fazla seragazı salan, 2017 yılına göre ise yüzde 0,5 azaltan bir ülke raporunu anlatıyor. Ama raporun detaylarını okursanız, o oranların arkasındaki miktarları ve hikayeleri okursanız, o envanterin halktan zam yolu ile daha fazla para alan ama kendi yandaşına özelleştirdiği kömür santralinin teşvikine harcayan bir devletin dramını görürsünüz.
Korona yüzünden bu sene teslim edilen envanteri konuşamadık. Ama envanter 2018 yılında halk arasında bir krizi anlatıyor.