2020’nin nasıl geçtiği ile ilgili çok sayıda yazı yazıldı, video çekildi. Salgın, Trump, ekonomik kriz, iç siyaset falan derken, “Türkiye’nin Absürtleşme Süreci” sokaklarda tüm hızıyla devam etti ve kıyıda köşede kalmış haberlerde kendini gösterdi.
Kronolojik sırayla, 2020 yılında “Yurttan Sesler”den bir seçki sizleri bekliyor.
Bursa'nın İnegöl ilçesinde yaşayan E.Ş., 80 milyon liralık ikramiyeyi tek rakamla kaçırdı. Teselli ikramiyesi olarak 20 bin lira isabet eden şahıs, Milli Piyango biletini 'haram' diyerek yaktı. E.Ş.’nin haram-helal bilinci, belli ki 10 gün önce bileti alırken yeterli düzeyde değilmiş, bir anda aydınlanmış... Patronu tarafından bir maaş asgari ücretle ödüllendirilen talihsiz talihliye, bize her şeyin, hakikaten her şeyin ne kadar içi boşaltılmış bir şova dönüştüğünü ya da amiyane tabirle her şeyin suyunun çıkartıldığını bir kez daha gösterdiği için şükranlarımızı sunalım lütfen. (6 Ocak)
İstanbul'da açılan bir evlilik fuarında kına tepsisi taşıyan, kına türküsü söyleyen ve dans eden 'kınacı robotlar' büyük ilgi gördü. Bu inovasyon çılgınlığının sonu ilerde "robotçuğum, hadi bir tarafına kına yak bakim"e kadar varacak anlaşılan. (18 Ocak)
Kocaeli’de cezaevine hırsız girdi. Aynı gün Malatya’da havaya ateş açan bekçi, bekçi arkadaşını vurdu. (3 Şubat)
Kırklareli Atatürk Stadyumu'nda oynanan Fenerbahçe maçı öncesinde, 3750 kapasitesine karşın, 15 binin üzerinde bilet satıldığı ortaya çıktı. Ortak çıkarlar söz konusu olduğunda dahi organize olamayan insanlardan oluşan ülkemiz, organize suçların sınırsızlığı konusunda her zaman dünya lideridir. (5 Şubat)
Erzurum'da kaza bela defolsun diye doğaya 2001 ekmek bırakıldı. Arthur Clarke'ın "2001: Bir Uzay Destanı" kitabında şöyle bir cümle vardır: "Uzayda insan dehşete düşebilir ama endişelenemez.” Fiilen uzaydayız sanki, çok şükür kimse endişe etmiyor yaşadığımız garaipliklerden, başta 2001 ekmek bırakanlar olmak üzere. Neden 2001 ekmek olduğu da ayrı bir muamma... (7 Şubat)
İstanbul Marmaray'da para çalan karganın "sabıkası varmış." Yemin ederim haber böyle... (9 Şubat)
Tokat'ta sahte hesapla okulları tatil ettiler. Ne varsa gençlikte var boşuna demiyoruz, kocaman bir alkış. (11 Şubat)
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Osman Selçuk Aldemir’in insan sağlığına zararlı sucuk üretmekten hapis cezasına çarptırıldığı ve meslekten 3 ay men edildiği ortaya çıktı. (12 Şubat)
“Yozgat Bozok Üniversitesi akademik ve puan sıralamasında ilk sırada," başlık böyle, insan gurur duyuyor haliyle, merakla okuyor acaba ulusal mı küresel mi bu başarı diye. Haberin devamı daha da enteresan... Sadece rektör kenevir konusunda yaptığı çalışmalarla Türkiye birincisiymiş. Dilipak da danışmanıdır muhtemelen. Ben de neden başlık ve haber arasında bağ arıyorsam artık... (26 Şubat)
Rizeli genç kemençe ustası A.C. korona virüsü için yazdığı türkü ile olay oldu. Türkünün sonundaki mesajın virüse yönelik bugüne kadar yapılan en önemli tehditlerden biri olduğu iddia ediliyor: “Rizelinin huyudur / Hep çatar sağa sola / Allah'ından bulacaksın / Çin menşeili korona” (14 Mart)
Elazığ'da vatandaşlar: "Korona diye bir şey yok bunlar uydurma algı operasyonu bizim imanımız var. Dünya Türkiye ile uğraştı diye Allah bela verdi" demiş. Aynı gün Miami'de plaj partilerinden vazgeçmeyen tiplerle tamamen aynı mantık aslında: "Bence abartıyorlar, biz aylardır bu partilemeyi bekliyorduk" demişler. Elazığ ile Miami arasında küresel pandemi köprüsü kurduklarından bi'haberler, ona üzülüyor insan. Belki kriz geçsin, kardeş şehir olurlar. (19 Mart)
Adana'da korona virüsünün kendisine bir şey yapamayacağını söyleyen adam "Bu virüsün bir Siyonist oyunu olduğuna inanıyorum ben. Bunlar boş şeyler. Bu milleti bu tip şeylerle uğraştırmayın." Aynı adam havalar ısınınca elinde silahla Güneş'i vururken virüsü de avlamaya yeltenecektir, ki ben yapılan her girişime saygı duymaya başladım artık. (8 Nisan)
İstanbul Yeldeğirmeni'nde yabancı uyruklu bir vatandaş ekmek kuyruğunda kaynak yapanlara İngilizce tepki gösterince esnaf "ajan" olduğu gerekçesiyle adamı linç etmeye kalktı. Öyle ya, Mission Impossible’da Ethan’ı hep ekmek kuyruklarında görürüz zaten, ajanlar kendilerini hep böyle saklarlar, lakin biz bu oyunu bozarız işte böyle. (10 Nisan)
Bayburt Valiliği’nce Çoruh Nehri üzerinde görülen çelik tabut görüntülerine ilişkin kamuoyunu bilgilendirmek için bir açıklama yapıldı. Açıklama çok uzun, özeti elbette her valilik açıklaması gibi, "endişe edilecek bir şey yok". Yani şehrin ortasından geçen nehirde, bir anda önünüzden geçen çelikten tabutlar görürseniz rahat olun, bundan doğal ne olabilir ki... Vatandaşın "korku ve paniğe kapılmalarını gerektirecek olumsuz bir durum yok". Mülki amirine güven, tabutu sev. (15 Nisan)
İstanbul Fatih'te maske takmayan pazarcıdan nefis savunma: “Yüzümde durmuyor.” (15 Nisan)
Gaziantep'te korona virüsü şüphesiyle hastaneye kaldırılan hastanın evine geçmiş olsun ziyaretine giden 49 kişi karantinaya alındı. (25 Haziran)
Bursa’nın İznik ilçesinde düğün âdeti olarak bikini giydirilen damat, su dolu kamyonetin kasasında yüzdürüldü. Böylesi tuhaflıkta bir adete sahip çıkıyorsunuz madem, “eee hadi o zaman İznik'te Onur Yürüyüşü yapalım" dersen muhtemelen linç edilirsin, o ayrı tabii. (26 Ağustos)
Adıyaman'da Menzil Tarikatı, üç köyün ortak mezarlığının içinden yol geçirdi. Tarikat yapınca günah değil elbette. İçinden tramvay geçen şarkıdan sonra içinden tarikat geçen ülke. (15 Ekim)
İstanbul Esenyurt’ta "parti düzenleniyor" ihbarı üzerine harekete geçen polisin baskın yaptığı yer, Nijeryalıların dinî ayin yaptıkları yasal bir dernek çıktı. İlçede aynı günlerde düzenlenen “Miss Uganda” yarışması da hepimizin hafızalarında çok taze. (29 Kasım)