2020'de Avrupa'yı zor günler bekliyor

2020 AB, Avrupa kıtası siyaseti, ekonomisi, ittifakları ve toplumsal muhalefeti açısından önemli dengelerin netleşeceği bir yıl olacak.

Abone ol

2019, birbiriyle mücadele eden Batı'nın içinde bulunduğu çelişkilerin daha da görünür olduğu bir yıl oldu. Öncelikle Avrupa Parlamentosu seçimlerinin ardından Avrupa Komisyonu Başkanlığı için önerilen isimler üzerinde Fransa ve Almanya uzun süre uzlaşamadı. İsim anlaşmazlıkları, her iki ülkenin güç savaşını daha da gözler önüne serdi. AB'nin iki büyük ülkesi kendi içlerinde farklı sorunlarla mücadele ederken AB içerisinde de güç dengesini korumak için büyük çaba gösteriyorlar. 2020 AB, Avrupa kıtası siyaseti, ekonomisi, ittifakları ve toplumsal muhalefeti açısından önemli dengelerin netleşeceği bir yıl olacak.

FRANSA VE ALMANYA'NIN ÇALKANTILARI

Eylül 2018'de Fransa'da başlayan Sarı Yelekliler protestoları giderek tüm ülkeyi sarmıştı. Sarı Yelekliler, zayıflamış bir harekete dönüşmüş olsa da birinci yıl dönümlerinde yine sokağa çıktılar. Sarı Yelekliler'den bir ay sonra bu kez de sendikalar Fransızlar Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un emeklilik reformu planlarını protesto için genel grev ilan ettiler. 800 binden fazla kişi bu greve katıldı. Macron ve hükümeti geri adım atmadı; eylemciler de grevi sürdürme kararı aldı.

Fransa bu çalkantıları yaşarken dünyanın en zengin ve modern demokrasilerden biri  olarak bilinen Almanya'da da iç politikada dengesizliklerin yaşandığı bir yıl oldu 2019. Almanya yeniden aşırı sağın sert saldırılarına şahit oldu.  Yıllarca CDU'da (Demokratik Hristiyan Birlikleri) politika yapmış Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke, aşırı sağcılar tarafından öldürüldü. Üstelik Lübcke, kendi evine oldukça yakın bir mesafeden öldürülmüştü. Neonazi Stephan Ernst Lübcke'yi öldürdüğünü önce itiraf etti ancak daha sonra itirafını geri çekti.

Ülkeyi sarsan bir başka olay da Almanya'nın Aşağı Saksonya eyaletindeki Halle kentinde yaşandı. 9 Ekim'de bir sinagogun önünde düzenlenen saldırıda 2 kişi hayatını kaybetti. İlk defa İçişleri Bakanı Seehofer 'aşırı sağ terörü' demek zorunda kaldı.

Merkel hükümeti, bir soru önergesine verdiği cevapta aşırı sağcıların 2018 yılına kıyasla 900 suç daha fazla işlediğini açıkladı. Hükümetin açıklamasında güvenlik birimlerinin aşırı sağcıların işlediği suçlarla ilgili 1625 soruşturma yürüttüğü bilgisi yer aldı.

Ülkede bir başka tartışmalı konu da aşırı sağcı parti AfD'nin yükselmeye devam edişi oldu. Son genel seçimlerde 16 eyalet parlamentosuna girmeyi başaran AfD, Brandenburg ve Saksonya'daki seçimlerde ilk sırada çıkamasa da büyük başarı elde etti. Oyların dörtte birini alarak iktidara daha da yaklaşmış oldu. Ülkenin artık merkez partisinin AfD olduğu bir gerçeklik halini aldı. Buna karşılık iktidardaki Büyük Koalisyon'u oluşturan partilerin CDU ve SPD (Sosyal Demokrat Parti) oy kaybetmeye devam ediyor. 1998'de 22 milyon oy alan SPD'ye bugün oy verenlerin sayısı yaklaşık 7 milyona inmiş görünüyor.  Bu süreçte en iyi konuma gelen Yeşiller partisi oldu. Her ne kadar eyalet seçimlerinde beklenenin altında kalsalar da oylarını yükseltmeyi başardılar. Bu yılın önemli siyasi başarısına ise 11 Kasım'da yapılan Hannover Belediye Başkanlığı seçimlerinde Yeşiller'den aday olan Belit Onay imza attı. Almanya'da ilk defa göçmen kökenli bir politikacı bir büyükşehir belediye başkanlığını kazanmış oldu.

AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİ

2019'un Mayıs'ında  28 ülkeden 400 milyon seçmenin yüzde 50,59'u Avrupa Parlamentosu seçimlerine katıldı. Uzun bir aradan sonra ilk defa Avrupalı seçmen AP seçimlerine bu derece ilgi gösterdi.  Öyle ki AP seçimleri Yunanistan'da erken genel seçim kararının alınmasına neden oldu. Seçimlerin sonunda merkez sağ ve sol partilerde erime yaşandı. Yeşiller başta olmak üzere liberaller ve göçmen karşıtı Euroskeptiklerin oyları arttı. İngiltere, Fransa, İtalya, Belçika ve Macaristan, İsveç ve Slovenya'da milliyetçi ve popülist oylarda ciddi  yükseliş yaşandı. Seçimlerin ilginç tarafı Birleşik Krallık'ın Brexit kararına rağmen, Brexit'i savunan  Nigel Farage'ın lideri olduğu Brexit Partisi'nin yüzde 31,7 oranında oy alması oldu. Halk, AP seçimlerinde biraz da kendi ülkelerinde yaşanan siyasi skandallara uyarı niteliğinde oy kullandı. Mesela Avusturya'da hükümet ortağı aşırı-sağ Özgürlük Partisi'nin (FPÖ) oyu, Rusya ile iş birliğine ilişkin ortaya çıkan ve 'İbiza-gate' olarak adlandırılan skandal nedeniyle yüzde 22'den 17,2'ye düşerek üçüncü sıraya geriledi. Danimarka'nın Halk Partisi, AB fonlarını usulsüz şekilde kullandığı ortaya çıkınca oylarının yarısını kaybetti.

AP seçimlerinde yaşanan bir başka ilginç gelişme de Putin'in dostlarından biri olan İtalya'nın eski Başbakanı 82 yaşındaki milyarder Silvio Berlusconi'nin AP milletvekili olarak seçilmesi oldu.

Ayrıca ilk kez Rum kesiminden bir Kıbrıslı Türk; Prof. Niyazi Kızılyürek, Avrupa Parlamentosu'nda milletvekilliği kazandı.

2019 AB'DE BİR ÇOK ÜLKEDE SEÇİM YILI OLDU

İspanya'da son dört yılda üç kez seçim yapıldı. 28 Nisan'daki seçimleri iktidardaki Sosyalist Parti kazandı ancak tek başına hükümet kurmak için gerekli çoğunluğu elde edemedi. Aşırı sağcı Vox Partisi de meclise girmeyi başardı.

Erken genel seçime giden bir başka ülke de Yunanistan oldu. Her ne kadar kamuoyu yoklamaları iktidardaki Aleksis Çipras'ın partisi Syriza'yı önde göstermiş olsa da sandıktan sağ muhafazakar parti Yeni Demokrasi (ND) çıktı.

14 Nisan'da sandık başına giden Finlandiya'da ise seçimleri az bir farkla da olsa Sosyal Demokratlar aldı. Başbakan Antti Rinne'nin hem başbakanlık hem de Sosyal Demokrat Parti liderliğinden istifa etmesinin ardından parti liderliğine seçilen 34 yaşındaki Sanna Marin, 10 Aralık itibariyle dünyadaki en genç başbakan oldu.

Siyasi krizle sarsılan ve erken genel seçime giden başka bir Avrupa ülkesi de Avusturya idi. Hükümet, Sebastian Kurz'un başbakanlığındaki koalisyonun ortağı olan FPÖ lideri Heinz-Christian Strache'nin karıştığı yolsuzluk skandalı nedeniyle mayısta çökmüştü. Erken genel seçimleri oyların yüzde 37,1’ini alan eski Başbakan Kurz’un partisi ÖVP kazandı. Ülkede hala hükümet kurulmadı.

VE BREXİT...

Muhafazakar Parti lideri ve İngiltere'nin ikinci kadın başbakanı olan Theresa May, Büyük Britanya'nın AB'den ayrılması (Brexit) ile ilgili planlarına parlamentodan destek bulamadığı için 7 Haziran'da gözyaşları içinde istifa etti. 23 Temmuz'da Muhafazakar Parti liderliğine Boris Johnson seçilerek başbakan oldu. Geçen Perşembe yapılan genel seçimleri de Johnson liderliğindeki Muhafazakâr Parti büyük bir zaferle kazandı. Jeremy Corbyn yönetimindeki İşçi Partisi 1935'ten beri en kötü seçim sonucunu aldı. AB artık Brexit çıkış kararının İngilizler tarafından bir an önce oylanmasını bekliyor. 2020, Brexit'in asıl etkilerinin daha çok gün yüzüne çıkacağı yıl olacak.

2020'DE AB

Almanya AB içerisinde dominant olmaya devam edecek. Belki 2020 bunu daha da fazla sergileyeceği yıl olacak. Ancak Macron da Fransa'nın Avrupa Birliği içerisindeki rolünü artırmak için çabalayacak. Bu nedenle zaman zaman iki ülkenin karşı karşıya geldiğine yine tanık olabiliriz. Bir diğer konu da Rusya ve AB ilişkileri olacak. 2020 Temmuz ayına kadar uzatılan Ukrayna ateşkesi de göz önüne alınırsa bu yılın önemli konularının başında Rusya'nın politikaları gelecek. Elbette Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de doğal gaz arayışı ve bu doğrultuda yürüttüğü politika da 2020 'de AB ve Türkiye ilişkilerinin başrolünde olacak.