25 yıl kurallara uydu, şimdi sokakta mücadele veriyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde hiçbir disiplin cezası almadan 25 yıl iş hayatı devam eden Seval Gündüz, belediyedeki diğer işçiler gibi işten çıkarıldı. Dört aydır işine geri dönme talebiyle kışı sokakta geçiren Gündüz, "Hayatım hep kurallara uymaya çalışmakla geçti, 41 yaşımdan sonra mücadeleyi öğrendim. Dört aydan beri sokaktayım," diye konuştu.

Abone ol

İZMİR - Hayatı boyunca bir GBT kontrolüyle dahi karşılaşmamış; evden işe, işten eve bir hayat rutini olan, kurallara sıkı sıkıya bağlı, devletin kendisinin varlığından bile haberdar olmadığı bir birey olarak yaşamını sürdüren Seval Gündüz’ün hayatı, işten çıkarılmasıyla birlikte kökten değişti. Çalıştığı belediye emeğine hiçe sayarak onu kapının önüne koyduğunda hakkını aramaya başlayan ve 4 aydır kışı sokakta geçiren Gündüz, şimdi her gün polisle karşı karşıya geliyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışmaya başladığı 1993 yılından beri hiçbir disiplin cezası almadan 25 yıl iş hayatı devam eden Seval Gündüz, belediyedeki diğer işçiler gibi "verimsizlik" ve "uygun kadro bulunamaması" gerekçeleriyle işten çıkarıldı. Dört aydır işine geri dönme talebiyle kışı sokakta geçiren Gündüz, işten çıkarılmasının nedenlerini ve bu süreçte bir kadın olarak hak arama taleplerinin kendisini nasıl dönüştürdüğünü anlattı.

'TAZMİNATLARINIZ HAZIR, İŞTEN ÇIKIŞINIZ OLACAK!'

2013 yılında Büyükşehir Belediyesi ihaleden kaynaklı sıkıntı yaşayınca bu durumun ortaya çıktığını söyleyen Gündüz, "Bizlere önceden hiçbir haber vermeden bir anda ‘tazminatlarınız hazır, işten çıkışınız olacak’ dediler. Karayollarında çalışanların da bizim gibi sıkıntılar yaşadıklarını ve kadro davası açtıklarını öğrenince biz de kadro davası açmaya karar verdik. Açtığımız davaları kazandık. Bu kez ‘verimsizlik’ ya da ‘uygun kadro bulunamaması’ gerekçeleriyle davaları kazananları birer birer işten çıkardılar. İdarecilerimiz ‘sizinle bir sıkıntımız olmadı, iyi birer elemansınız’ deseler de emir büyük yerden olunca yazıları imzalamak zorunda kaldılar. Böylece Haziran ayında çıkışlarımız verildi," diyor.

Acil posta ile çıkış yazıları ellerine tutuşturulan Gündüz ve arkadaşları, Büyükşehir Belediyesi önünde oturma eylemlerine başlamadan önce işlerine geri dönme umuduyla pek çok kapıyı aşındırmışlar:

"İşten çıkarıldıktan sonraki zaman dilimi içinde defalarca Ankara’ya gittik. Bize destek olsunlar diye CHP'li milletvekilleriyle, Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştük. Sendikamız ile yapılan sözleşmede yer alan ‘işten çıkarmalar için işçinin disiplin suçu işlemiş olması ve bu durumun işçiye 1 ay önceden bildirilmesi gerekir’ ibaresine rağmen bunların hiç biri bize yapılmadı. Çünkü o güne kadar en ufak bir uyarı bile almamıştık işlerimizde.

"Görüşmelerden bir sonuç alamayınca bize de tek seçenek kaldı: Atıldığımız iş yerinin önünde direnmek... Böylece burada oturma eylemlerine başladık. İçimizden Mahir arkadaşımız açlık grevi yapmaya karar verdiğinde başta onun bu kararını desteklemedik. Ancak tazminatını bile alamamıştı ve 'ben zaten açım’ dedi bize. İçimiz elvermese de onun kararıydı ve saygı duymamız gerekirdi. Böylece onun yanında olmaya karar verdik. O günden bu yana 115 gündür sabahın 7’sinden akşamın geç saatlerine kadar yağmur çamur demeden haftanın her günü buradayız. Bizim eylemimiz hiçbir siyasi boyutu olmayan sadece işimizi geri istediğimiz bir eylem."

'ÇOCUKLARIM HER GÜN EVE GİTTİĞİMDE BENİ ALKIŞLAYARAK KARŞILIYOR'

Çalıştığı 25 yıl boyunca evden işe, işten eve gelip giden bir kadın olarak yaşayan Gündüz kendisine yapılan haksızlıkla birlikte büyük bir yıkıma uğrasa da bu sayede farkındalıklarının arttığını şu sözlerle anlatıyor:

"İşimden atıldığımda sudan çıkmış bir balık gibi oldum. Çünkü ekmeğimi aşımı kazandığım bir hayat yaşıyordum ve haksızlığın bu kadarı çok fazla geldi bana. Şu anda bir işsizlik maaşım var ve Nisan ayından sonra o da bitiyor. Bu benim için büyük bir yıkım. Biri 5, biri 12 yaşında iki çocuğum var. Çocuklarım her gün eve gittiğimde beni alkışlayarak karşılıyor. Düzenli olan bir yaşantının yıkılmasıyla kaybettiğim gücü sadece direnmenin bana geri getirebileceğini düşünüyorum. Ben direnerek işimi kazanacağım. Başka bir alternatifim yok."

'GBT'NİN NE ANLAMA GELDİĞİNİ BİLMEZDİM'

Tüm bunların yanında, bu süreçte başka insanların neler yaşadıklarını gördüğünü, dayanışmayı öğrendiğini söyleyen Gündüz şöyle devam ediyor:

"Bugüne kadar GBT’nin ne anlama geldiğini bilmeyen bir insandım. Hayatı çok steril yaşadığımı fark ettim, başka insanların ne sıkıntılar yaşadığını öğrendim.  Hiçbir siyasi bilincim yoktu. Eylemlere katılmayı daha önce de istiyordum, yine duyarlıydım, ama başına gelince daha duyarlı oluyormuş insan. Şimdi arkadaşlarımla beraber bütün haksızlıklara karşı eylemlere katılıyorum. Mücadelemizde hepimizin ortaklaştığı nokta işimizden olmuş ve haksızlığa uğramış olmak. Bu yaşadıklarım bende bir farkındalık yarattı. Mesela eskiden KHK ile atılanlara üzüldüğümü, onları anladığımı sanırdım. Bu anlamda da bakış açım değişti. Şimdi onlarda kendimi görüyorum. Bazı insanların acıları daha farklı.  Onları bu kadar anlayamamıştım. İnsan kendi başına geldiği zaman anlıyormuş. Mücadele her alanda devam ediyor yani. Yılların emeğini verip haksızlığa kabullenmek çok zor."

'HAYATIM HEP KURALLARA UYMAKLA GEÇTİ, 41 YAŞINDA MÜCADELEYİ ÖĞRENDİM'

Dört aydır sokakta, yaptıkları eylemin merkezinde olan Gündüz için bu süreç pek çok değişimi de beraberinde getirmiş. Bünyesinin bile bu yeni düzene adapte olduğunu söyleyen Gündüz, "Hayatım hep kurallara uymaya çalışmakla geçti, 41 yaşımdan sonra mücadeleyi öğrendim. Dört aydan beri sokaktayım. Sürekli açık alanda olmamıza rağmen burada hiç hasta olmadım. Demek ki direnç insanın kafasında olunca vücuduna da yansıyor," diyor.

Direnişin kendisine kattığı her şeyden oldukça memnun olan Gündüz şöyle devam ediyor: "Burada itiraz etmeyi öğrendim. Karşımdaki bir şey söylediğinde kendi fikrimi ona söylemeyi öğrendim. Artık diyorum ki, benim fikrim de burada olsun.

"Mesela ben köpekleri pek sevmiyordum, belki de onlardan korktuğum için... Bu korkum 8 yaşımdan beri vardı. Düşünün, köpek görünce yolunu değiştiren bir insandım ben. Ama burada köpek sevmeye başladım. Hatta burada çok iri bir köpeğimiz var, insanları görünce havlayan. Şimdi onu bu tür durumlarda okşayıp sakinleştiren benim. Sokakta olunca sokak köpekleriyle dost oldum.

"Biz burada yağmurda durduğumuz zaman üzerimize naylon çekiyoruz. Polis gelip naylonu kaldırmamızı istiyor. Bir gün, GBT taraması yaptıktan sonra, size gözaltı yapacağız, dediler. Biz her şeye hazırız, dedik. Bir arkadaşımızı açlık grevi yazan önlük giydiği için gözaltına aldılar. Daha önce polisle bu şekilde hiç karşı karşıya gelmemiştim. Baskılara karşı direnmeyi öğreniyoruz burada. İşimizi geri alıncaya kadar buradayız."

'BU OLAY KADIN OLARAK KENDİ GÜCÜMÜ ANLAMAMI SAĞLADI'

Rutin ve sakin hayatı bir anda elinden kayıp gidince bu ana dek gözünü yumduğu bambaşka gerçekleriyle karşılaşan, sadece işçi olmasının kazandırdığı kimliği ile değil, kadın kimliğiyle de barışan Gündüz, bu sayede özel yaşamında da pek çok kazanım elde etmiş:

"İşten atılınca bunca yıl çalıştığım işimde bir sömürüye uğradığımı anladım ama bu olayla birlikte aynı sömürünün ev yaşantımda da olduğunu fark ettim. Bu olay kadın olarak kendi gücümü anlamamı ve neler yapabileceğimi görmemi sağladı. Eskiden evdeki düzeni kuran, toplayan ama fikrini ortaya koymayan bir kadındım. Eşim beni ‘burada oturma’ diye tehdit etti. O noktada geri adım atsaydım aynı hareketlere maruz kalarak yaşantıma devam edecektim. Yani benim yaşamımla ilgili ne yapacağıma ben değil o karar veriyor olacaktı. O yüzden ona karşı durdum ve dedim ki ‘ben her gün buraya gelmeye devam edeceğim.’

"Bu değişim eşimin hoşuna gitmedi. Birbirimizi taşıyamaz hale geldik. O zamana kadar tutunduğunuz bazı şeylerin elinizden kayıp gittiğini görüyorsunuz. Hayatta bazı dönüm noktaları var ve insan o noktada tercihini yapmak durumunda kalıyor. Şu anda boşanma aşamasındayız. Hayat insanı bazen farklı yönlere itiyor demek ki. Herkesin yaşadığı sıkıntıların bir parçasını ben de yaşamış oldum. Ama şunun bilincindeyim artık; bir takım insanlar hayatımda olmasa da artık benim ‘işsiz kalmamam’ gerekiyor."

'KADINLAR MÜCADELEYİ HER ALANA TAŞISINLAR'

Kadınlık bilincinin kendisine mücadele etmeyi öğrettiğini belirten Gündüz, tüm kadınlara 8 Mart için mücadele mesajı yolluyor:

"8 Mart kadınlar için önemli bir gün. O yüzden kadınlar mücadeleleri her alana taşısınlar. Haklarını arasınlar. Hayatlarını yaşarken haksızlığa uğradığı kişi kim olursa olsun tepkilerini koysunlar. İşvereni olsun, kocası olsun. Mücadeleden asla vazgeçmesinler."