250 avukattan Öcalanla görüşme talebi
250 avukat yarın Abdullah Öcalanla görüşme talebiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurucak. Konuyla ilgili açıklama yapan avukatlar, "Yasal dayanaktan yoksun bir kararın, fiili ya da idari bir kararla uygulanması hali söz konusu" eleştirisinde bulundular.
DUVAR - İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutulmakta olan Abdullah Öcalan'dan 1 yılı aşkın süredir haber alınamıyor. Özellikle son 2.5 yıldır Öcalan ve aynı cezaevinde yatmakta olan 3 hükümlüye yönelik tecrit koşulları ağırlaşırken, aileleri ve avukatlarıyla dahi görüşe izin verilmiyor.
250 avukat, Öcalan'la görüş sağlanması talebiyle yarın Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruda bulunacak. Söz konusu başvuru öncesi bugün yapılan açıklamaya avukat Ercan Kanar, İHD İstanbul Şube Başkan'ı Gülseren Yoleri, Asrın Hukuk Bürosu avukatı Rezan Sarıca ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu avukatı Kader Tonç katıldı. İstanbul İHD Şubesi'nde yapılan açıklamada konuşan Özgürlükçü Hukukçular Platformu merkez üyesi avukat Raziye Turgut "Aile görüşme hakkı, avukatla görüşme hakkı, haberleşme ve iletişim hakkı, adil yargılanma ve savunma hakkı gibi neredeyse tüm hukuki haklarının engellenerek gasp edilmesi başlı başına kabul edilemez bir durumdur" dedi.
'OHAL KARARNAMELERİNE DAHİ AYKIRI'
PKK lideri Abdullah Öcalanla uzun süredir görüşme sağlanmadığını belirten Turgut, aynı zamanda İmralı Ada Cezaevi'nde kalan diğer 3 siyasi mahpusla da görüşülemediğini söyledi.
Turgut şöyle devam etti: "21 Temmuz 2016 tarihine dek 'gemi arızası, hava muhalefeti' gibi fiili gerekçelerle reddedilen görüşme başvuruları, bu tarihten itibaren İnfaz Hakimliği eliyle geri çevriliyor. OHAL şartları sebep gösterilerek, İmralı Cezaevi ile her türlü iletişim, yazışma ve görüşme hakkının süresiz olarak askıya alındığı, iptal edildiği belirtiliyor. Oysa dayanak gösterilen OHAL kararnameleri dahi böylesi total bir yasaklamaya olanak sağlamıyor. Bir tutuklu ve hükümlünün avukatıyla görüşmesini, süre ve koşul şartlarıyla sınırlandıran hükümler, KHK ile düzenlenmiştir. Ancak hiçbir kanun ya da kararname hükmünde avukat ya da aile görüşme hakkını tamamıyla ortadan kaldıran bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla yasal olmayan, yasal dayanaktan yoksun bir kararın, fiili ya da idari bir kararla uygulanması hali söz konusudur ki, bu da hukuksallığın rafa kaldırılması anlamını taşımaktadır."
'KABUL EDİLEMEZ BİR DURUM...'
"Bu haliyle yasal ve uluslararası hukukta tanımlanıp güvence altına alınmış aile görüşme hakkı, avukatla görüşme hakkı, haberleşme ve iletişim hakkı, adil yargılanma ve savunma hakkı gibi neredeyse tüm hukuki haklarının engellenerek gasp edilmesi başlı başına kabul edilemez bir durumdur" diyen Turgut, bu durumun demokratik toplumun değerlerini sakatlayacağını ifade etti ve ekledi: "Olağan hukuk ve infaz rejimi dairesinde bulunan bir cezaevinin bu denli denetim dışı, keyfi, istisnai şartlarda tutulması bütün ceza infaz rejimini, bir adım ötesinde bütün bir hukuk sistemini ve giderek demokratik toplum değerlerini sakatlamaktır. Hukuksal kuralları ve usulü yok saymak siyasi iktidar için birçok şeyi daha kolay yönetilir kılabilir. Ancak bu kolaylaştırıcılık, adalet ve demokrasi adına var olan çok şeyi çürütür ve tahrip eder. Zira hukuksuzluk son derece bulaşıcıdır, diğer toplumsal alanlara sirayet etme eğilimindedir. Bizler İmralı Cezaevi'nde ağırlaştırılmış tecridin bir ifadesi olarak 27 Temmuz 2011 yılından bugüne kadar uygulanan avukat görüşme yasağını ve İmralı’nın bu denli hukuksal denetim dışı bırakılmasını kabul etmediğimizi beyan ederek, Öcalan ve İmralı’da tutulan mahpuslarla görüşme talebimizi iletiyoruz." (HABER MERKEZİ)