3 yaşındaki çocuğu 'kadın sünneti' için Kenya'ya götüren kadına hapis cezası

İngiltere vatandaşı olan 3 yaşındaki kız çocuğu 'kadın sünneti' operasyonu için Kenya'ya götüren Noor, 'kadın sünnetinin uygulanmasına yardım etmek'ten hapis cezasına çarptırıldı.

Abone ol

DUVAR - İngiliz yargısı, İngiltere vatandaşı olan 3 yaşındaki kız çocuğu 'kadın sünneti' operasyonu için Kenya'ya götüren Amina Noor'a yedi yıl hapis cezası verdi. 2006 yılında çocukla beraber Londra'dan Kenya'ya giden Noor, 'kadın sünnetinin uygulanmasına yardım etmek'ten suçlu bulundu. Noor'a yedi yıl hapis cezası veren Yargıç Bryan, suçu 'korkunç ve iğrenç' olarak nitelendirdi. Şu anda 21 yaşında olan kurbanın kimliği, güvenlik gerekçeleri nedeniyle açıklanmadı.

Noor, yurtdışında işlediği bir suç nedeniyle İngiltere'de hüküm giyen ilk kişi oldu. Aynı zamanda bu mahkumiyet, 2003 Kadın Sünneti Yasası kapsamında uygulanan ilk mahkumiyet olarak kayıtlara geçti. 

16 YAŞINA GELDİĞİNDE ÖĞRETMENİNE ANLATTI

Olay, 2006 yılında 3 yaşında 'kadın sünneti' istismarına uğrayan çocuğun, 16 yaşına geldiğinde okuldaki öğretmenlerinden birine olanları anlatmasıyla ortaya çıkmıştı. Öğretmenin durumu yetkililere bildirmesinin ardından 2019 yılında muayene edilen çocuğun klitorisinin tamamen alındığı tespit edilmişti.

Duruşmada ifade veren Noor, 'kadın sünnetine' izin vermemesi halinde toplum içinde 'lanetlenmekle' ve 'evlatlıktan reddedilmekle' tehdit edildiğini söyledi. İşlemin sadece 'enjeksiyondan ibaret olduğunu sandığını' söyleyen Noor, operasyon sırasında odada bulunmadığını aktardı.

'HAYATLARI BOYUNCA YAŞADIKLARI PSİKOLOJİK SONUÇLARI GÖRDÜK'

İngiltere'de kadın hakları alanında çalışan ActionAid UK isimli sivil toplum kuruluşundan Faty Kane, cezayı memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. “Bırakın üç yaşındaki bir kız çocuğunu, herhangi bir genç kızın bu şiddet eylemine maruz kaldığını duymak üzücü" diyen Kane, şu ifadeleri kullandı: “Kenya da dahil olmak üzere çalıştığımız tüm topluluklarda, kadın sünnetinin kız çocuklar ve kadınlar üzerinde hayatlarının geri kalanı boyunca yaratabileceği ciddi fiziksel, psikolojik ve sosyal sonuçları gördük. Bugünkü kararın sadece mağdur için adaleti sağlamasını değil, aynı zamanda olayın yol açtığı travma ve sıkıntıyla başa çıkmasına yardımcı olmasını da umabiliriz."

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)