3,03 çay üreticisini kurtarır mı?
Çay üreticisi eline dahi geçmeyecek bir para ile temel gereksinimlerini nasıl karşılayacak, nasıl ertesi güne çıkacak? Yaş çay taban fiyatı açıklanırken yapılan basın toplantısında bu konuda ne bir vaat ne de çay üreticisinin önünü nasıl göreceğine dair bir açıklama yapılmadı.
Fatma Genç
Yeni bir çay sezonu daha geçtiğimiz günlerde başladı. Çay üreticileri tarlalarında çayını toplarken umutla bekledikleri yaş çay taban fiyatı 16 Mayıs’ta açıklandı. Çayın alım fiyatı bu sene 2,90 yaş çay taban fiyatı, 13 kuruş destekleme primi ile birlikte 3,03 TL olarak açıklandı. Açıklanan yaş çay taban fiyatı çiftçilerin hızla yoksullaştığı, üretimden vazgeçtiği böylesi bir ortamda çay üreticisi için karamsar ve belirsiz ortamı dağıtmamış, aksine daha da arttırmıştır.
Enflasyon rakamlarının çok altında kalan bu rakam ile üreticiler artan girdi maliyetlerini dahi karşılayabilecek düzeyde değil. Yıllardır binbir zorlukla çayını toplamaya çalışan çay üreticileri bu yıl yüzde 100 artan gübre fiyatları, yüzde 50 artan işçilik, yüzde 40 artan çay bezi, çay makası, yağmurluk, çuval, torba gibi ekipmanlarını dahi karşılamakta zorlanıyor. Geçtiğimiz aylarda üreticilerin gübre isyanı basında da yer almıştı (1). Üretici bu nedenlerle bu yıl tüm bunların dikkate alınarak fiyat açıklanacağını umut ediyordu, ancak umutları her zaman olduğu gibi yine boşa çıktı. Bu durumda bu yıl satacağı yaş çayın karşılığını zaten esnafa borçlu olan üretici, 2019 çayını kışın harcadıklarına karşılık toplayacaktır. Bu durumda sorulması gereken önemli soru şu: Çay üreticisi eline dahi geçmeyecek bir para ile temel gereksinimlerini nasıl karşılayacak, nasıl ertesi güne çıkacak? Yaş çay taban fiyatı açıklanırken yapılan basın toplantısında bu konuda ne bir vaat ne de çay üreticisinin önünü nasıl göreceğine dair bir açıklama yapılmadı.
ÜRETİCİLER ENDİŞELİ
Üreticiler sadece fiyat politikası değil aynı zamanda çayın geleceğine ilişkin de kaygı duyuyorlar. Emeğinin karşılığını yeteri kadar alamayan üreticiler, çayı iyi olsa da çayını nereye ve nasıl satacağının endişesini taşıyor. Bu endişenin kaynağı kuşkusuz ÇAYKUR. ÇAYKUR’un Varlık Fonu’nda belirsiz geleceği, açıklanan milyonlarca zarar, uzun süredir yönetimsiz kalması, üreticiyi özel sektöre yönlendirme gayreti içerisinde olması ve üreticisine sahip çıkmaması. Bu sene yapılan açıklamalar da bu endişelerin yersiz olmadığını ortaya koyuyor. “Her yaprağı, her çayı değil uygun olan çayı alacağız” açıklamasını yapan ÇAYKUR Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim (2), üreticiyi ne kadar güvencesiz bıraktığının farkında mı acaba? Şimdiden bazı bölgelerde ÇAYKUR’un alım yeri kapılarında vatandaşlara çayı seçtirdiği, bu yolla üreticileri uzun süre bekletemeyecekleri çaylarını özel sektöre satmaya mecbur ettiği iddiaları havada uçuşuyor. Zaten çayının en az yüzde 30-40’lık kısmını ÇAYKUR’un uyguladığı kota uygulaması nedeniyle özel sektöre satmak zorunda bırakılan üreticiler, özel sektörün fiyatın açıklanmasından bir gün sonra fiyat kırdığını ve kendilerine bir yıl vadeli veya ocak ayı ödemeli 2.50 TL ya da brüt 2.30 TL’den haftada iki ödemeli seçenekleri sunduklarını belirtiyor. Çay üreticisi bu durumda düşük yaş çay taban fiyatına mı yoksa ne zaman alacağı belli olmayan emeğini yok pahasına sattığına mı yansın?
SORUN GÖRÜNDÜĞÜNDEN DAHA BÜYÜK
Çayda kendi kendine yeten bir ülke iken bugün çay tarım alanları daralıyor, üretici sayısı düşüyor, buna karşılık çay ithalatı hızla artıyor. ÇAYKUR’un 2018 yılı Faaliyet Raporu’nda çay tarım alanları ve üretici sayısındaki düşüş açıkça görülüyor. 2017 yılında 834 bin 889 dekar olan çay tarım alanı 781 bin 334'e düşerken, üretici sayısı ise 241 bin 176'dan 197 bin 169'a gerilemiştir. Bu daralma her ne kadar ufak görünse de çayın geleceği hakkında önemli ipuçları veriyor. Bunun yanında çayın ithalatı da hızla artıyor. 2015-2016 yılında 27 bin ton çay ithal edilirken bu rakam 2017-2018 döneminde 92 bin tona çıkmış.
Üç kez genel müdürü değişen, kötü yönetim ve plansızlıkla milyonlarca lira zarar eden bir kurum olarak anılan ÇAYKUR, yürüttüğü alım politikaları ile üreticinin çayını bile yeterince almayıp onu özel sektöre mahkum ederken, kendi elindeki stokları ne yaptığı bilinmezken ürettiği çayları bile satmadığı iddia ediliyor (3). ÇAYKUR’un zararının ÇAYTAŞ şirketi üzerinden bugüne kadar ettiği zararlar konusundaki şaibeler de henüz yeterince aydınlatılmış değil. Üstüne üstlük Varlık Fonu’nda bulunan ÇAYKUR’un geleceği de oldukça belirsiz iken böylesi bir ortamda ÇAYKUR, üreticinin kurumu olmaktan giderek uzaklaşıyor.
Tüm bu gelişmeler çerçevesinde her yıl olduğu gibi bu yıl da yaş çay üreticisi önünü göremiyor. İstikrarlı ve güven veren bir çiftçi politikasının yokluğu çayın geleceğini de belirsizleştirmekte, çay üreticilerinin umudunu başka bahara ertelemekte.
(1) http://www.caytvhaber.com/haber/rize/rizede-cay-ureticisinin-gubre-isyani/34222.html
https://www.cnnturk.com/yerel-haberler/rize/cay-ureticisinin-gubre-sikintisi-990944
(2) https://www.artvinden.com/caykur-genel-mudur-vekili-yusuf-ziya-alim-her-cayi-almayacagiz/
(3) https://www.sozcu.com.tr/2019/ekonomi/akp-bile-caykurdan-almamis-4333237/