31 yıllık hükümlü bırakılmıyor: 'Örgütten ayrılmak istediğine dair cezaevi idaresine dilekçe vermedi'
11 Temmuz'da koşullu salıverilme hakkı kazanan hükümlü Gülser Özbay'ın başvurusu “örgütten ayrılmak istediğine dair idareye dilekçe vermediği” gerekçesiyle reddedildi.
İZMİR- Erzurum'da Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin (DGM) 1995 yılında verdiği karar sonucu 36 yıl ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilen Gülser Özbay, 11 Temmuz itibariyle koşullu salıverilme hakkı kazandı. Son 6 yıldır İzmir Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutulan Özbay, koşullu salıverilme başvurusunda bulundu. İzmir Kadın Kapalı Ceza İnfaz Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı ise yaptığı değerlendirme sonucunda Özbay'ın başvurusunu reddetti. Özbay'ın 'iyi halli olmadığına' kanaat getiren kurulun kararındaki bazı değerlendirmeler ise dikkat çekti.
'MANEVİ REHBERLİK BİRİMİNİN ÇALIŞMALARINA KATILMADI'
Özbay'ın kurumda bulunduğu süre boyunca sosyal, kültürel ve mesleki faaliyetlere katılmak istediğini ancak kurumda öğretici bulunmadığı için bu faaliyetlerin yapılamadığını ifade eden kurul, halihazırda var olan 'manevi rehberlik' biriminin çalışmalarına da kendi isteğiyle katılmadığı için gelişimi ile ilgili değerlendirme yapılamadığını belirtti. Kararda, “Kurumda bulunduğu süre zarfında sosyal, kültürel, mesleki ve sportif kurslardan bağlama, gitar, saz, bilgisayar kursuna katılmak istemiş olup usta öğretici görevlendirmesi yapılamadığı için kursa dahil edilemediği, manevi rehberlik birimi tarafından yürütülen kurs, eğitim, koğuş dersi ve ahlak eğitimi gibi programlar ile rehberlik çalışmalara katılım sağlamadığı, kurs dışı faaliyetler ile edebi çalışmalara dahil edilmediği, eğitim ve öğretim programına dahil edilmediğinden tutum, davranış değişikliği ile gelişim motivasyonuna ait bir değerlendirme yapılamadığı” denildi.
'ÖRGÜTTEN AYRILMAK İSTEDİĞİNE DAİR İDAREYE DİLEKÇE VERMEDİ'
Özbay'ın hapishanedeki hak ihlallerine karşı geçmişte katıldığı açlık grevi, slogan atma gibi eylemler nedeniyle de 'iyi hal' kararı verilemeyeceğini belirten kurul, bu eylemleri de 'örgüt üyesi' olma durumuna delil olarak nitelendirdi. Diğer yandan kurumda kaldığı süre zarfında hakkında tutanak veya disiplin cezası bulunmayan Özbay'ın 'örgütten ayrılmak istediğine dair cezaevi idaresine herhangi bir dilekçe vermediği' yönünde ilginç bir tespitte bulunan kurul, şu ifadelere yer verdi;
“Kurumda kaldığı süre içerisinde örgütten ayrılmak istediğine dair bir dilekçe veya talebinin olmadığı, bu bağlamda örgüt mensuplarıyla birlikte hareket ettiği görülmüştür. Hükümlünün mektup kayıtları incelendiğinde gelen veya giden herhangi bir sakıncalı mektup tespit edilmemiştir. Adı geçenin kurumumuzda geçirdiği 6 yıllık süre zarfında mensup olduğu örgütten ayrılmak istediğine dair herhangi bir talebi olmadığının gözlemlendiği, yapılan tüm değerlendirmeler çerçevesinde toplumla bütünleşmeye hazır olmadığı bu nedenle koşullu salıverilmesinin uygun olmadığı değerlendirildiği”
OLUMSUZ RUHSAL TANISI, MADDE KULLANIMI YOK ANCAK 'PİŞMANIM' DEMEDİ
Özbay'ın herhangi bir ruhsal tanı, tedavi veya madde kullanımı olmadığını belirten kurul, çağrıldığında kurulun huzuruna çıkarak pişmanlığını dile getirmemesini de 'iyi halli olmamaya' gerekçe yaptı. Kararda, 'Hükümlü hakkında kurum İdare ve Gözlem Kurulu'nca verilmiş örgütle bağını kopardığına dair bir karar bulunmadığı, örgütle bağını koparıp koparmadığı olgusu her ne kadar koşullu salıverilmeyi engelleyen koşullardan biri değil ise de bundan, suçtan duyulan pişmanlık vb. diğer unsurlar yönünden yardımcı değerlendirme aracı olarak yararlanması önünde bir engel de bulunmamaktadır' denildi.
AVUKAT AKDOĞDU: İNFAZ İÇİNDE İNFAZ VAR
İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı'nın kararını hukuki açıdan değerlendiren Özbay'ın avukatı Erdoğan Akdoğdu, “Kültürel,mesleki, sportif kurslar için öğretici yok ama manevi rehberlik birimi tam gaz hizmete hazır. Bu kurulda Cumhuriyet Savcısı var ve müvekkilin hapiste de örgüt üyesi olduğunu iddia ederek 'iyi hal kararı' vermemenin ana fikrini buluyor. Mütemadi suçta üyelik fiilinin kesildiği yeri bilmeyecek kadar ya hukuk cahili ya da müvekkile karşı kast sahibi. Hapishane uygulamalarına karşı açlık grevi, slogan atma ve benzeri protestoları örgüt üyesi olmaya delalet sayan kurul, sosyo kültürel faaliyeti niye sağlayamadık diye sorumlu kamu görevlisi fikrinden bihaber. Müvekkilin herhangi bir olumsuz ruhsal tanısı, madde kullanımı yokmuş ama bu kurulla görüşmeye çıkmadığı için 'pişmanlık' hususu duyulamamış kurulca. Küçük engizisyon olan bu kurullar 'itiraf et kurtul' hukuku ile çalışmaktalar. Yani Türkiye Cumhuriyeti'nde infaz için de infaz var” ifadelerini kullandı.
'ÖRGÜT ÜYELİĞİNDEN AYRILMA HAPİSHANE İDARESİNE DİLEKÇE VEREREK OLMAZ'
Müvekkili hakkındaki 'kurumda kaldığı süre boyunca örgütten ayrılma dilekçesi vermediği' yönündeki kurul değerlendirilmesine de değinen Akdoğdu, “Ceza hukukunda örgüt üyeliğinden ayrılma hapishane idaresine dilekçe vererek olmaz. İstisnaları kural yapan zeki memurlarımız diyor ki; 'İstersek çıkarsın, istemezsek çıkamazsın.' Bu hukuk mu? Burada düşman ceza hukuku geçerli. Karara itirazı bir infaz yargıcı inceleyecek. 'Tarafsız ve bağımsız ' ulu yargıç ne diyecek bakalım. Kapatılma birimi dediğimiz gözaltı birimleri, hapishaneler, geri gönderme merkezleri bu ana fikirle işliyor. Keyfiyet, hukuksuzluk, işkence, kötü muamele, özgürlüğün gaspı şeklinde suçlar uzayıp gidiyor. Tüm bunları bize uyguladıkları 'hukuk' ile yapıyorlar. Çünkü iki hukuk var” dedi.