35 yıllık sağlık emekçisi Dr. Metehan Akbulut'a veda
Türk Tabipleri Birliği (TTB) İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Başkanı, Dr. Metehan Akbulut, dün tedavi gördüğü hastanede hayatını yitirdi.
DUVAR - Türkiye’nin son 35 yılında emek ve demokrasi mücadelesinin her aşamasında yer alan Türk Tabipleri Birliği (TTB) İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Başkanı, Antalya Tabip Odası Genel Sekreteri ve SOL Parti üyesi 57 yaşındaki Dr. Metehan Akbulut dün tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
Akbulut, bugün (17 Ocak) düzenlenecek törenin ardından Antalya Muratpaşa Ermenek Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
BİRGÜN'ÜN KURUCULARINDANDI
Birgün'ün haberine göre bir süredir tedavi gören Dr. Akbulut, durumunun ağırlaşması nedeniyle birkaç gün önce özel bir hastanede yoğun bakımda tedaviye alındı. Akbulut, bugün hastanede yaşamını yitirdi. Önceki dönem Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Yönetim Kurulu üyesi de olan Akbulut’un ölümünün ardından yakınları, dostları ve sevenleri, meslek örgütleri ve meslektaşları çok sayıda mesaj paylaştı.
Metehan Akbulut BirGün gazetesinin kuruluş aşamasından başlayarak son ana kadar her aşamasına katkı sundu. Kurucusu oldu, dayanışma örgütledi, yazı yazdı, haber yaptı. Sağlık alanındaki birikimleri gazete köşesine taşıdı. Akbulut son yıllarda araştırmacı yönünü de bize hatırlattı. Söyleşi ve anı kitapları hazırladı.
TÖREN BUGÜN YAPILACAK
Akbulut için bugün 12.30’da Antalya Nazım Hikmet Kongre Salonu’nda bir tören düzenlenecek. Saat 15.00’te Ermenek mahallesinde bulunan evinde yapılacak törenin ardından saat 16.00’da Ermenek Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
SOL Parti PM üyesi Alper Taş, Akbulut’un ölümünün ardından "Sevgili canımız, yoldaşımız Metehan Akbulut anın, güzelliğin, mücadelen yüreğimizde ve kavgamızda her daim taze ve sıcak kalacak" paylaşımı yaptı.
SOL Parti’den yapılan açıklamada ise "Çok üzgünüz. İnançla, kararlılıkla yürüdüğü devrimci yolculuğumuzda hiç unutulmayacak. Hoşçakal arkadaş, hoşçakal kardeş" ifadelerine yer verildi. TTB ise "İşçilerin sağlık hakkı ve işyeri hekimlerinin hakları başta olmak üzere sağlık hakkı mücadelesinin her alanında uzun yıllardır mücadele eden Dr. Metehan Akbulut’u kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz" açıklaması yaptı.
YAŞAMAK VE YAŞATMAK İÇİN
Dr. Akbulut hastalığı sırasında TTB’nin Toplum ve Hekim Dergisi’nın Nisan 2023 sayısı için "Yaşamak ve Yaşatmak İçin Örgütlenmeliyiz" başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Yazıda Akbulut özetle şu ifadelere vermişti:
"Kapitalist emek süreci, üretim-yeniden üretim alanı ile birlikte siyasal ve ideolojik süreçleri de içermektedir. Bu anlamda teknik ve toplumsal ilişkiler ancak o ülkedeki sınıfsal ilişkiler ve ekonomi politik bağlamında anlaşılabilir. Yani pratik olarak ifade edersek, örneğin İSİG sorunlarını tartışırken temelde işçilerin kişisel koruyucu donanımları kullanmasını değil hızlı-yoğun-uzun çalışma süreçlerini ele almamız gerekmektedir. Sermaye, üretim süreçlerinde işçi sınıfı ile ücret pazarlığı yapabilir, ücretler ve sosyal haklar üzerinden tartışabilir, ancak üretimin kendisini, üretim tekniklerini, üretimin yapısını ve tüm bunlarla ilişkili olarak çalışma koşullarını pazarlık konusu haline getirmemeye çalışır zira bu alanlar sermaye açısından dokunulmazdır. İSİG de dokunulmaz bir alandır; sermaye bu alanı yasal düzenlemelere boğar, devletin bu alana müdahalesini mümkün olduğunca en aza indirmeye çalışır ve istediği gibi davranmak ister. Bu alanın dokunulmaz olmasının en büyük nedenlerinden birisi de, doğrudan varolan düzenin sorgulanmasını da beraberinde getirecek olmasıdır. Bu anlamda İSİG, diğer bir deyişle ‘emeğin korunması mücadelesi’ işçi sınıfı hareketinin temel bir başlığını oluşturmaktadır.
AKP iktidarının 21. yılı içindeyiz. Bu dönemde “Büyük Türkiye”, “Yeni Türkiye”, “Yerli ve Milli Ekonomi” gibi birçok söylemle neoliberal işçi karşıtı politikalar hayata geçirilmiştir. MÜSİAD, TÜSİAD, TİSK vb. patronların yüzü gülerken ücretler erimiş, sendikal hareket ve genel anlamda emek hareketi zayıflatılmış, grevler yasaklanmış, kentler rant alanı haline getirilmiş, doğa talan edilmiş ve binlerce işçi işyerlerinden eve geri dönememiştir. İş cinayetleri tabloları bir sınıf savaşımı tablosunun aylık ve yıllık bilançosunu tutmaktadır. Yani işyerlerinde işçilere karşı bir savaş yaşanmaktadır.
Soru ise şudur: Hangi savaşta bu kadar arkadaşımızı kaybediyoruz? Güvencesizliği bugünün proleter çalışma ve yaşam disiplini haline getiren AKP’nin iktidar yılları boyunca iş cinayetlerinde 31 bin işçi hayatını kaybetti. Peki, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar, bürokrasi, patronlar ve onların aklı ne diyor? Kaza, kader, fıtrat, güvensiz davranış, eğitimsizlik vs. Bizler ise bu anlayışa “Hayır!” diyoruz: Bu cinayetlerin nedeni neoliberal düzenin ucuz ve güvencesiz istihdam politikaları ve sermaye birikim stratejisidir. İşçi sınıfı bu şartlarda çalıştırılırsa ölüm kaçınılmazdır!
Sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması; basın açıklamalarının, grev ve toplu pazarlık hakkı önündeki yasakların sona erdirilmesi; taşeron, kiralık işçilik gibi tüm çalıştırma biçimlerinin yasaklanması; uzun-yoğun-fazla çalıştırmanın sona ermesi; iş cinayetlerinden sorumlu işverenler, bürokratlar ve siyasilerin yargılanması; işten atmaların yasaklanması ve insanca yaşanabilir düzeyde bir ücretin sağlanması; çocuk işçiliğin yasaklanması; kadın, yaşlı ve göçmen emeğinin korunması için… İşçi sınıfı tam da bu noktada örgütlenmeli, birlik ve dayanışma içinde olmalı. Yaşamak ve yaşatmak için örgütlenmeli…"