Bireysel sporların zirvesi Olimpiyat Oyunları, umuyoruz ki 61 gün sonra gerçekleştirilecek. Şimdiye kadar her Olimpiyat kendi hikayesini yazdı. Tokyo’da da durum farklı olmayacak. Yine bazı sporcular çıkacak ya başardıklarıyla ya da gösterdikleri çaba ile normalde 4, bu seferlik 5 yıllık bekleyişe değmesini sağlayacak. Başarı hikayelerinin başrolüne adaylar tabii ki öncesinde kendilerini belli ediyorlar.
İşte bu sezonun başrolüne aday isimlerden biri kuşkusuz ki Simone Biles olacak. 2016’da olduğu gibi. Jimnastiğin süper yıldızı, antrenmanda yaptıklarıyla 2 ay sonrasında bizleri neler beklemesi gerektiğini göstermiş oldu. İnternette dolaşan videolarda da görüldüğü gibi Simone Biles, şimdiye kadar hiçbir kadın sporcunun yarışma performansında denemediği Yurchenko Hareketi’ni çok basitmiş gibi göstermeyi başardı. Bakalım Tokyo’da neler olacak?
Tabii Biles’ın tanrı vergisi yeteneği bir yana, yeniden doğuşu olarak da adlandırabileceğimiz bir süreç de yaşanacak. 2016 Olimpiyat Oyunları sonrasında 1.5 yıllık bir ara veren, sonra yeni antrenörleri Cecile ve Laurent Landi ile çalışmaya başlayan Biles, bir de millî takımın eski doktoru tarafından taciz skandalı ile gündeme gelmişti. Washington Post’ta yapılan haberde aynen şu ifade kullanıldı: Biles, eski bir takım doktoru tarafından taciz edilen yüzlerce genç jimnastikçi arasında olduğunu kabul etmesinden kısa bir süre sonra bir sabah, Cecile onu soyunma odasında bir topun üzerine sarılmış ağlarken buldu.
Yani yeni elde edilmiş bir başarı, yeni başlamış ufak bir tükenmişlik sendromu, bunu aşmak için çalışmaya başlanmış yeni bir koç ve su üstüne çıkmış yeni bir travma. İşte Simone Biles’ın hayatının özeti gibi: Bitmeyen bir mücadele.
‘Jimnastik senin güvenli alanın olmalı’ diyordu Biles her zaman. Evet gerçekten de öyleydi. Önce kendisini güvende hissetmesi gerekiyordu sporcunun. Hele ki Simone Biles gibi birinden bahsediyorsak. Hayatı ona ilk andan beri ne zaman zorluk çıkarırsa çıkarsın o jimnastiğe sarılmıştı. Henüz küçükken babasının terk ettiği ailesi, annesinin madde bağımlılığı sorunu nedeniyle Biles hayata doğduğu değil, seçtiği ailesi; yani büyükannesi ve büyükbabasıyla devam etti. Büyükannesi ve büyükbabası ona, küçük yaşta yaşadıklarını unutturmak için ek gayret gösterdi. Bu gayretin karşılığını da Biles’ın kendilerine anne ve baba diyerek seslenmesiyle aldılar.
Biles, ‘Annesi’ ve ‘Babası’ bu birlikteliklerini 30 Dünya ve Olimpiyat madalyası, tarihin en çok madalya kazanan ABD’li jimnastikçisi unvanı, dünyanın en çok madalya kazanan üçüncü jimnastikçisi unvanı ve çok sayıda ödülle taçlandırdılar.
Şimdi Biles, yeniden dünyanın gündemine oturmaya hazırlanıyor. 6 yaşında tanıştığı jimnastik sporunda son 10 yıldır her nerede mücadele ediyorsa etsin her zaman gözler önün üzerinde oldu. Ama her şey değişiyordu. Başarı için daha fazlası olduğunu o da biliyordu. Güvenli sulardan, yani uzun zamandır koçu olan Aimee Boorman ve ABD Kadın Jimnastiği Takım Koordinatörü Martha Karolyi’nin önderliğinde öğrendiği tüm jimnastik gerçeklerinden sıyrılmaya çalışıyordu Biles. Yeni antrenörleri Landi çifti ile bildiklerini yıkmak, yeni zaferler için yeni metotları repertuarına eklemek için son iki aydır çok ve farklı efor sarf etti.
O alıştığı otoriter koçluktan, karşılıklı iletişimle gelişme bekleyen koçluğa geçti. Artık yapabileceklerinin sınırını kendi de sorgulayabiliyor, insanların yapabileceklerinin nereye evrileceği konusunda aklını daha da açabiliyordu.
Açtığını da son video ile gösterdi. Evet, kadınlar tarihinde bu hareketin gerçek bir yarışta denendiğine kimse şahit olmadı. Eğer Simone Biles, bunu antrenmanlarda yaptığını gösteriyorsa, Tokyo için yeni bir heyecan kalemi eklemiş oldu listemize. O hayatta her zaman mücadelesiyle, görmediğimiz kanatlarıyla, gücüyle ve gülen yüzüyle var oldu. Kendisine altın madalya getiren hareketleri yapmak ne kadar zorduysa da asıl zorluğun, yani tacize karşı mücadele için ses çıkarması onlarca kat daha zordu. Asıl bu zorluğun üstesinden gelmişti Biles. Şimdi de zaten en büyükken daha büyük olmak için kendisini değiştirmenin zorluğunu atlatmış gibi duruyor. Koçu Lauren’in dediği gibi: "Bir sporcu zaten her yarışı büyük farklarla kazanıyorken ondan kendisini daha fazla zorlamasını istemek zordur. Ama daha fazla kazanması için kendisine meydan okuması gerekiyordu. Ve Simone bunu yapmayı kabul etti. Daha iyi bir Simone Biles versiyonu için çalışıyoruz.”
Biz de bir yıldızın kendisini, egolarından sıyırmış, yaptığı işe aşık ve hep daha iyisini yapmak istediği halini görmek için sabırsızlanıyor. Çünkü 5 yıllık bekleyişin kahramanı olmanın o kadar da kolay olmadığın bilen bir Simone Biles izleyeceğimizi biliyoruz.