56 milyon euro Türkiye'nin cebinde kalabilir
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Türkiye'nin, sattığı yüksek hızlı trenler ihale şartnamesine uymadığı gerekçesiyle Siemens'e 56 milyon euro ödemeyebileceğini yazdı.
DUVAR- Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, yüksek hızlı tren ihalesini kazanan Siemens'in Türkiye'ye sattığı trenlerin şartnameye uygun olmadığını yazdı. Siemens'in de yazışmalarda bunu kabul ettiğine dikkat çeken Terkoğlu, Türkiye'nin bu gerekçeyle kalan 56 milyon euroluk ödemeyi yapmayabileceğini belirtti.
Siemens, yüksek hızlı tren ihalesine alt tedarikçi olarak Kolin ortaklığı ile girmişti. Terkoğlu, sonrasında Siemens bünyesinde açılan bir soruşturmada Kolin'e yapılan ödemelerdeki tutarsızlık ve bu ödemelerin Türk yetkililere rüşvet için kullanılacağı iddiasının Kolin-Siemens ortaklığını sona erdirdiğini ifade etti. YHT ihalesinin basına açıklanan ihale bedelinin 60 milyon avro olduğunu hatırlatan Terkoğlu, gerçek bedelin toplam 407 milyon 147 bin Avro olduğunu yazdı.
Barış Terkoğlu'nun "Akıl vermek gibi olmasın ama ucunda milyonlar var" başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
"Şunu söyleyeyim: Her ihalede olduğu gibi, TCDD ihalelerinde de bir şartname hazırlanıyor. Yapılacak işin niteliği belirleniyor. YHT ihalesinde de böyle olmuş.
Şartnamedeki maddelerden biri var ki konumuzu ilgilendiriyor. Bu kavramın adı “güvenilirlik”. Dikkat edin 'güvenlik' demiyorum!
GÜVENİLİRLİK ŞARTLARINI SAĞLAMIYOR
Siemens’in TCDD’ye sattığı trenler ihalede ilan edilen güvenilirlik şartlarını sağlamıyor. Bu benim görüşüm değil. Bizzat Siemens’in açıklaması.
Nasıl mı?
TCDD ihale şartnamesinde, satın aldığı trenlerin A, B, C, D tipi güvenilirlik şartlarını sağlamasını istemiş.
Basitçe söylersek A sınıfı hatalar “trenin boşaltılmasına”, B sınıfı hatalar “trenin yolda kalmasına”, C sınıfı hatalar “trenin gecikmesine” neden oluyor. Siemens belgeleri, kendi trenlerinin bu üçünü sağladığını söylüyor.
Gelgelelim, sıra D tipine geldiğinde sorun çıkmış.
Zira D tipi hatalar, 'Aracın gün sonuna kadar servise devam edebildiği arızalar' olarak tanımlanmış. Yani koltuk önlerindeki ekranların bozulması, servis lambasının yanmaması ya da tuvalette sorun çıkması gibi... Aracın yola devam ettiği ancak yolcular ve çalışanlar için rahatlığı bozan arızalar bu kapsamda. TCDD ihalesi, bu arızaların gerçekleşme sıklığına dair bir kriter belirlemiş. Siemens, iç yazışmalarında, trenlerinin bu kriteri sağlayamayacağını kabul ediyor.
Peki bu durumda ne yapabilir?
Öyleyse ihaleye girmesin diyebilirsiniz. Siemens ihaleye girmiş ve kazanmış.
Sonra?
CEZA KESİLECEK HESABI
D sınıfı güvenirlilik şartlarını hafifletmeye çalışıp da başaramayınca Alman gibi başlayanlar Türk gibi devam etmiş. 'TCDD’ye güvenilirlik kriterlerini sağlamayan tren versek ne olur' diye sormuşlar. Tabii TCDD’nin yapacağı en radikal hamle, 'Alın 12 treninizi verin 407 milyonumuzu' olur. Elbette onca süre kullandıktan sonra, hele tren ihtiyacının olduğu bir dönemde TCDD bunu yapmak istemez.
Siemens, sözleşme maddelerine bakarak TCDD’nin kendisine kriterleri sağlamaması nedeniyle ceza kesebileceğini öngörmüş. Bu cezanın 1 milyon 800 bin Avro olacağını hesaplamış. Şaşırtıcı ama kapitalizm belki de bu: Yüzde 50 ihtimalle bu cezanın çıkacağını düşünerek tahmini bütçeye, 900 bin Avroyu, ceza ödemesi olarak peşin peşin yazmış.
Peki başka bir ihtimal daha var mı?
Var ama eminim onu kimse düşünmek istemiyordur.
56 MİLYON AVRO KAZANABİLİRİZ
Şöyle anlatayım...
İhale sonunda trenler 'geçici kabul' ile alınıyor. Ödemesinin büyük kısmı yapılıyor. Trenler bir süre kullanılıp, bütün şartları sağladığı anlaşıldıktan sonra, kalan kısmın ödemesi yapılıyor. Şartnameye göre 12 ayın sonunda kriterler sağlanıyorsa ödeme gerçekleşiyor.
Resmi belgelere göre TCDD’nin Siemens’e yapmadığı 56 milyon Avroluk kesin ödeme kaldı. Siemens de 'kriterleri sağlamıyoruz'u kabul ettiğine ve bunu bile bile yaptığına göre, TCDD bu parayı vermeyebilir. Konuştuğum hukukçulara göre buna hakkı var.
Bunları öğrenmek için Fizan’a gitmeye gerek yok. Ulaştırma bakanının bana dava açmaktan yapacağı daha önemli bir şey var. TCDD, Siemens ile eski çalışanları arasındaki davaya avukatını gönderip sürece müdahil olursa bütün evrakı edinebilir. Söylediğim her şeyi de belgelemiş olur. Böylece ülke ekonomisine de 56 milyon Avro kazandırır.." (YAZININ TAMAMI)