Sporda Şiddeti ve Düzensizliği Önleme Yasası 6222'de değişikliğe gidileceği konuşuluyor. Haberin kaynağı BeInSports Sunucusu Şansal Büyüka. Söylediğine göre yapılacak değişikliklerle cezalar ikiye katlanacak, stadyumda polisler görev yapacak. Bu ne anlama geliyor?
Hürriyet'in spor haber sitesi Spor Arena'da yer alan muhtemel değişikliklere göre stadyumlar artık birer açık hava karakoluna dönüşecek. Giriş çıkışlar pasaport kontrolleri kadar sıkı olacak. Tribünlerin güvenliğini sağlamak için stadyum içinde polisler yer alacak. Bunlar birkaç tanesi.
NELER DEĞİŞİYOR?
Maç günleri yaşanması muhtemel taraftar şiddeti vakaları stadyumun çevresinde de gerçekleşebilir. Artık bu alanlarda gerçekleşecek suç içerikli eylemler 6222 numaralı yasaya göre cezaya mahsus tutulacak. İl ve ilçe güvenlik kurullarında mutlaka kulüp temsilcileri bulunacak da deniyor ancak bu kural zaten böyle değil miydi anlayamadım neyin değiştiğini...
Stadyum çevresini vukuatsız aştıysanız, artık stadyuma giriş için kontrol aşamasına geçebilirsiniz. Umarım yanınızda yasaklı madde yoktur. Biyometrik yöntemle kimlik kontrolüne hazır mısınız? Hakkınızda kriminal bir davadan arama emri yoksa geçtiniz. Pasaport girişlerindeki gibi aranmış mıydınız daha önce?
Geçen sezonlarda yaşanan stadyum olaylarında yetersiz kaldığı düşünülen özel güvenliklerin yerine artık polis görev yapacak tribünlerde. Zaten yoklar mıydı? Sivilinden, Spor Büro çalışanına dek varlardı. Fakat bundan sonra sayıları ve yetkileri daha fazla olacak anlaşılan. Maddi açıdan daha az bütçe ayrılması değişikliği çekici kılarken bütçenin Türkiye Futbol Federasyonu'nun kulüplerden keseceği ücretlerle karşılanacak olması, değişikliğin ülke futbolunun ilerlemesine büyük darbe vurma ihtimalini yaratıyor. Ülkenin futbol altyapısına ayrılması gereken paralar, beyaz bayrak sallamalarına ramak kalan kulüplerin cebinden çıkacak. Devletin ödemesi gereken paralar kulüplere itelenmiş durumda.
Polislerin stadyumlarda bu kadar hakim konuma geçecek olmasının nedeni sadece taraftar kavgalarını, sahaya atlamaları azaltmak için olamaz. Tribünlerdeki muhalif seslerin de kısılması, toplum üzerinde biraz daha baskı yaratılması muhtemel. Verilecek cezaların iki katına çıkartılması da bunu tetikleyecektir. Ancak daha önce düşürülen cezaların neden tekrar arttırıldığını anlayamadım. Bunun anayasaya aykırı olduğunu da Avukat Mert Yaşar detaylı bir şekilde açıklıyor kendi blogunda.
EURO 2024 TEHLİKEYE GİRER
Önümüzdeki seneye hazırlık izlenimi veren bu yeni yasa taslağının yaratacağı durumun en büyük dezavantajı yine hükümete olacak hem de sportif açıdan. Gelecek eylül ayında UEFA, 2024 yılında Avrupa Futbol Şampiyonası'nın ev sahibini oylayacak. Tek rakip var o da Almanya. Bu sene oylama sürecinde önemli bir kriter daha var. Ev sahibinin Birleşmiş Milletler'in insan hakları prensiplerini uygulayan bir ülke olup olmadığı da önemli bir kriter olacak. Taraftarlarla problemlerini onlarla bir araya gelip çözen Almanya Futbol Federasyonu'nun karşısında, taraftarlarla problemini polis sayısını arttırıp kararları taraftarla paylaşmadan alan Türkiye Futbol Federasyonu'nun bu açıdan pek şansı bulunmuyor. Üstelik adaylık sürecindeki "share together" (birlikte paylaşalım) sloganına da aykırı hareket ediliyor.
Bu yasadaki muhtemel değişikliğin stadyumlardaki sayıyı azaltma ihtimali de hiç az değil. Adaylık süreçlerinde aday ülkenin tribünlere çektiği taraftar sayısının da önemli bir etkisi var. 2017'nin en karlı 10 Aralık gününde bile Köln'de 45 bin 100 kişi Freiburg hezimetine (3-0 önde olduğu maçı 4-3 kaybetmişti 1. FC Köln!) tanıklık etmeye gelirken şampiyonluğa giden takımın tribünlerine 5 bin kişi zor geliyorsa işin zaten zor. Bir de bu değişiklikle bunu daha da azaltmanın hiçbir anlamı yok.
TURNUVA ELÇİSİ TERCİHİ BAĞLAMDAN UZAK
Kampanyaya da bir eleştirim olacak. Avrupa Erkek Futbol Şampiyonası ev sahipliği kampanyasına her spordan erkek ve kadın milli sporcuların destek vermesi, bu turnuvayı tüm ülkenin almak istediğini göstermesi açısından güzel bir çalışma. Ancak turnuvada hiç yer almamış ve yer almayacak Ampute Erkek Milli Takımı oyuncusu, kendisiyle hiçbir problemimin olmadığı, Barış Telli'nin turnuvanın birinci elçisi olması da kampanyayı bağlamından koparıyor. Belki hem erkek hem de kadın milli takımlarından birer ana elçi seçilebilir ve Barış Telli de kendi takımının elçisi olabilirdi. Ancak A Milli Erkek Futbol Takımı formasıyla Avrupa Futbol Şampiyonası oynamış Rüştü Reçber, Bülent Korkmaz, Tugay Kerimoğlu, Nihat Kahveci, Semih Şentürk gibi isimlerden birinin turnuva elçisi olarak belirlenmesi daha iyi olabilirdi. Almanya'nın turnuva elçisi Phillip Lahm'ın karşısına EURO 2008 yarı finaline atıf yaparak Sabri Sarıoğlu'nu da koymak seçime renk ve neşe katabilirdi.
Bu yazdıklarımın tümüne yakını hariçten gazelden uzak değil. Henüz 6222 numaralı yasada değişiklik yapıldığı kesinleşmedi. Fakat kokusu yayıldı, damaklardaki tatlar ölçüldü. Bu yazdıklarım yasanın çıkarılması durumunda yaşanabileceklerin önüne geçilebilmesi için naçizane önerilerimdir.