Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı kendi grubuna mı seslendi, ortağı Bahçeli’ye mi, yoksa 7 Haziran 1 Kasım arasında temeli yeni atılan rejimin türedi zenginlerine, ayrıcalıklı ailelerine mi bilmiyorum. Belki ittifakı tanımlayan, yasa içinde kurulmuş ya da kendisini yasanın ötesinde gören tüm unsurlara seslendi Erdoğan 7 Haziran’ı unutmayın diye. Çünkü kişisel çıkarlarının, güç ve servet ilişkilerinin ötesini düşünenler, bu ülkenin geleceği, demokrasisi ve barışını arzulayanlar için 7 Haziran zaten unutulmadı, yarım kalmış bir umut ve heyecan olarak tamamlanmayı bekliyor.
AKP Genel Başkanı, devlet başkanı ve hükümet başkanı olarak rollerini iç içe geçirmiş Recep Tayyip Erdoğan açısından tarih, sayı ve olayları simgeselleştirmek önemli. Bir simge, bazen de mit olarak kurulan olayların politik olarak tartışılma zemini, yurttaşların bunlara mesafe koyma olanakları ortadan kalkıyor. Dolayısıyla Türkiye dışındaki muadillerine benzer biçimde Erdoğanizm sürekli bir ya – ya propagandası üretiyor. Bu propagandanın işleyiş mantığında, örneğin Gezi’deki barışçıl protestonun bir komplo ya da genel seçimlerin, yerel seçimlerin darbe olarak anlatının içinde yer alabilmesi hiçbir tutarsızlık taşımaz. Çünkü simgeleştirme ve mitleştirmenin siyasal işlevi tutarlılık ve argümantatif tartışma arayışlarını iptal etmektir. 15 Temmuz, Gezi, 7 Haziran yakın dönemin iktidar tarafından bu mantık ile kapılmaya ya da iptal edilmeye çalışılan en önemli üç tarihidir.
Erdoğan 15 Temmuz’u bir kurucu mit olarak inşa etme girişiminde başarısız oldu, ama yakın tarihin siyasal sonuçları bakımından bu en önemli olayının tartışılması olanakları süratle kapatıldı. AKP Genel Başkanı’nın Başbakan olduğu dönemde Ergenekon davasının savcısı olduğunu söylemeye kadar iten çatışmalardaki görünmez ittifakı görünmez kılınmaya devam edildi. Gezi’nin kriminalize edilmesi için hükümetin bütün olanakları kullanıldı, Kavala iler tutar yanı olmayan bir iddianame ile üç yılı aşkın bir süredir cezaevinde rehin tutuluyor. 7 Haziran 2015 genel seçimlerinin ardından AKP tek başına iktidar olabilecek sayıda milletvekili kazanamadı. Seçmenin meşru biçimde kullandığı oy kriminalize edildi, Sedat Peker gibi suç örgütü-siyaset ilişkisinin göbeğinde yer alan isimlerin miting ve benzeri araçlarla yaptığı açık AKP propagandasına ve 5 Haziran’da Diyarbakır’da patlatılan bombaya rağmen Erdoğanizm 7 Haziran’da yenildi. 7 Haziran 2015 seçimlerinin en önemli aktörlerinden Selahattin Demirtaş bugün cezaevinde rehin tutuluyor, demokrasinin ilksel aracı olan seçimin kendisi kriminalize edilerek bir komplonun parçası kılınmak isteniyor. Gezi’de ve 7 Haziran’da ülkeye hâkim olan demokratik iklimin bir gelecek tartışması, barış, hukuk devleti ve demokrasi tartışmasının ana unsurları olarak görülmesini engellemek için propaganda makinesi işliyor: AKP Genel Başkanı AKP Grubu’nda sesleniyor: 7 Haziran’ı unutmayın, Gezi’yi unutmayın…
Gezi de 7 Haziran seçimleri de Türkiye’de demokrasi güçlerince unutulmuş değil. Çoğulcu, tartışmacı, siyasal beklentilerin barış ve demokrasi beklentileriyle oluştuğu bir ülkeye yönelen arzuyu yok etmenin mümkün olmadığı bu kadar zulüm ve işkenceden sonra ortada değil mi? Yüzbinlerce insanın, gencin, kadının hafızasında limonlu talcidli dayanışma günleri, forumlarda büyüyen umutlar var. Gezi’de öldürülen insanlarımızın yüzlerini ne yapsalar bu ülkenin ruhundan kimse atamaz. Gezi'yi unutulmayacak bir tarih olarak geçmişe işaretlemenin bir anlamı olmadığı artık ortada değil mi?
Fakat bu ülkenin yurttaşları, 8 Haziran 2015’ten 1 Kasım 2015’e kadar geçen zamanda ülkemizi şiddete boğan düzeneği unutmadı, suç örgütü lideri Sedat Peker’in nereden aldığını bilmediğimiz korku iklimi yaratma amacıyla yaptıklarını unutmadı. OHAL zemininde yapılanları, siyasal rejimin olağanüstüleştirilmesini, parlamentonun kriminalize edilmesini, gazetecilerin, muhalefet liderlerinin darp edilmesini, seçim kanunlarında yapılan ayarlamayı, siyasetin şiddetin gölgesine sokulmasını, devletin olanaklarının mafyalaşmış şirketlerin çıkarına sunulmasını, devlet ile mafyanın iç içe sokularak ayrıcalıklar düzenin ülkenin hukuku haline getirilmesini unutmadı. 1 Kasım 2015 seçimlerine nasıl gidildiğini unutmadı, neden gidildiğini ise artık çok iyi biliyor.
Gezi’yi, 7 Haziran’ı biz unutmayın diyor AKP Grubu’nda Erdoğan. Unutmasınlar. 8 Haziran – 1 Kasım arasında yaşananları da elbette hatırlayacak o grubun üyelerinden bir kısmı ve gerçek bir soru sorulduğunda anlatmak zorunda kalacaklar. Unutturulmayacak.