Devletlerin yüksek yüksek tepelerinde, bu köşe okunuyor mu pek zannetmiyorum ama olsun deneyelim, yerin kulağı var. Öncelikle başkanlar, belki ya da çok muhtemel, kendileri için zaten bir ‘kahramandır’ ancak biz aşağıdan, ayak takımının gördüğü kadarıyla, işler pek yolunda gitmiyor. Bu yüzden bu kahramanlık kılavuzunu yazıyorum ki bir yandan bu şans, ‘herkesin kahramanı olma şansı’ kaçmasın, öte yandan biz de, naçizane bu kahraman olma sürecinden sebeplenelim.
PC- Bu çok ciddi bir kılavuzdur.
1- Ülkelerde ekonomi berbat. Amerika Birleşik Devletlerinde bile dolar yetmiyor. Halbuki kendi basıyor adam. Bazı başkanlar esnafa, işçiye filan destek çıktı ama nereye kadar. Ekonominin kanatlı atları uçak şirketleri batıyor mesela, Turizm gelirleri diz altı, sağlık ve sigorta harcamaları gediği büyüdükçe büyüyor, kapitalizmin prensi otomobil sanayi durmak üzere, gibi bir sürü şey…
Yani siz devlet başkanları, bizden daha iyi biliyorsunuz ki durum boktan…
2- Böyle durumlarda bir ya da birden çok düşman ilan edilerek, yokluk ve sefalet, yüce nefrete boğularak bastırılabiliyor, fakat bu virüs başka türlü bir şey. Merdiven boşluğunda yüzüne maskeyi takınca her şeyi unutuyorsun ve mesela herkes bir maya yerlisi Kechua gibi geliyor insanın gözüne ki bir başkanın en korkması gerektiği şey, herkesin aynı ve eşit olduğu duygusudur. Bir yayılırsa önü alınamaz alimallah…
3- İnsanlı-insansız başarılar da maske altında kalıyor böyle dönemlerde. Mesela organize sanayide, uçak toplayıp, satıyorsunuz, hemen unutuluyor. Nerde insanlarda 3-1'lik Macaristan galibiyeti hafızası? Yıllarca onu düşünüp, düşünüp, ferahlayan bir neslin ahfadıyız ama şimdi öyle değil. ‘Aya gideceğiz’ diyorsunuz 12 dakika akılda kalıyor, ‘Dağları delip kanal yapacağım’ diyorsunuz iki maske takımı sonra, maske kirlendi mi endişesiyle toz oluyor her şey. İnternetten okunan yemek tarifi gibi, ‘başarılar’ bir tutam tuz, Nusretvari bir sallayışla, tavaya düşer düşmez, ‘tuz da atacak mıydık’ diye unutulup bir kez daha okunuyor tarif. Sonra yine maske-mesafe…
4- Aman Sn. başkan, Sn. danışmanları, terk etmeyin yazıyı sakın, gerçekten geliyor şimdi kahramanlık formülü; madem her şey covid’e çıkıyor, o zaman kahramanlık da bu noktada. Çok basit, hiçbir şeyi umursamayıp patentsiz aşı üretiyorsunuz. Üretilmiş istediğiniz aşıdan, patent ücreti ödemeden, çok ucuza ve çok hızlı bir şekilde aşıyı üretebilirsiniz. İşte kahramansınız. ‘Halkım ölüm tehlikesi altındayken, ben patentlerle uğraşamam’ diyorsunuz ve sadece ülkenizde değil bütün dünyada kahramansınız.
Siz isterseniz ‘halkım’ yerine milletim de diyebilirsiniz, böyle şeylere takmıyoruz biz kahramanlıkta…
5- Bu nasıl olur demeyin, gerçekten üslubuma bakmayın. Pek alışık değilim devletle konuşmaya, hele başkanlarla konuşmalarım sadece Jose Mujica, Evo Morales, Hugo Chavez’le filan sınırlı ama dediklerim gerçek. Patent kullanmadan aşıyı çoğaltmak da bir devlet için çok kolay ve basit bir şey.
6- Ayrıca bu dünyada ilk de değil. Daha önce Brezilya, ülkesinde hızla yayılan HİV virüsüne karşı, patentsiz ilaç üretti ve ilaç şirketleri nihayetinde dize geldi. Güney Afrika’da aynı ilaç için, mahkemelerde, insan hayatı söz konusu olunca ‘patentsiz üretilebilir’ kararları çıktı. Yani konuşmanıza devam ediniz müstakbel kahraman başkan; ‘İnsan sağlığı mevzu olunca gerisi teferruattır. Sadece kendimiz için değil değil, dünyanın her yerinde aşıya ulaşamayana biz aşı göndereceğiz ya da uzman arkadaşlarımızla orada aşı üreteceğiz’ diyorsunuz.
Alkışlar alkışlar ama gerçekten, arenada virüslerin önüne atılanların alkışları bunlar…
7- Hangi ülkeden olacaksınız bilmiyorum ama kolay olmadığını kabul ediyorum müstakbel herkesin kahramanı başkan. Çünkü Sosyalist başkan, Doktor Allende’ye darbe yapılmasının, ikinci en büyük nedeni halkı için ‘Patentsiz ilaç’ üretimiydi. Fakat dünyanın bu hal ve şeraiti içinde, özellikle sizin bulunduğunuz güç koşullarda, bu cürete sahip bir başkan içinizden çıkacaktır ve eminim ki daha önce ne yapmış olursa olsun, kahraman sayılacaktır.