“Aslen Türk olup Kürtlüğe mağlup olmaya başlayan berveçh-i âti (aşağıdaki gibi) Malatya, Elâziz, Diyarıbekir, Bitlis, Van, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişkezek, Ovacık, Hısnımansur, Behisni, Arga, Hekimhan, Birecik, Çermik vilâyet ve kaza merkezlerinde hükümet ve belediye dairelerinde ve sair müessesat ve teşkilatta, mekteplerde, çarşı ve pazarlarda Türkçe’den maada lisan kullananlar evamir-i hükümete (hükümet emrine) ve belediyeye muhalif ve mukavemet cürmile (suçuyla) tecziye (cazalandırma) edilirler.”
Kürtçe konuşmanın cezai yaptırıma tâbi tutulmasını emreden bu cümle, 1925 tarihli Şark Islahat Planı’nın (ŞIP) 14. Maddesi.
ŞIP’ın 17. Maddesi de şöyle: “Fırat garbındaki vilâyetlerimizin bazı aksamında dağınık bir surette yerleşmiş olan Kürtler’in Kürtçe konuşmaları behemehal men edilmeli ve kız mekteplerine ehemmiyet verilerek kadınların Türkçe konuşmaları temin olunmalıdır.”
Türkolog ve Kürdolog Mehmet Bayrak’ın ortaya çıkardığı 24 Eylül 341 (1925) tarihli bu planın altında M. Cemil (Uybadin), Mehmet Esat (Bozkurt), Kâzım (Orbay), Mustafa Halik’in (Renda) imzası bulunuyor.
28 maddeden oluşan ŞIP, eğitimden iskana, adliyeden istihbarata, aşiret yapısının dağıtılmasından hangi yandaş köylerin vergilerden muaf tutulacağına kadar Kürdistan’ın nasıl idare edileceği, Kürt toplumunun nasıl dağıtılıp asimile edileceği profesyonel bir plan dahilinde, daha cumhuriyetin ilk yıllarında hazırlanıp istikrarlı bir biçimde bugüne kadar uygulanıyor.
Zira Mesut Yeğen’in “TC’nin Kürt Anayasası” olarak tanımladığı ŞIP, hedeflerine, yani aşağıda aktaracağımız “7’inci T”ye ulaşana kadar uygulanmak üzere hazırlanıyor.
Mehmet Bayrak’ın, yeni çıkan kitabı Kürtlerin ve Kürdistan’ın Görsel Tarihi’nde, devletin Kürdistan’a ve Kürt halkına yönelik hangi ırkçı-şoven politikasının altını eşelersek altından “ŞIP” ve öncesi İttihatçı ideolojinin çıkacağına dair tespitini okuyunca bu plana tekrar göz attım. Hakikaten planın pek çok maddesi uygulamada hâlâ capcanlı. Ama şimdilik 14. Maddenin altını çizmekle yetindim.
Bayrak’a göre ŞIP başta olmak üzere devletin Kürt politikasını “7 Uğursuz T”de özetlemek mümkün: Te’dip (askeri yöntemlerle hizaya getirme), Tenkil (Cezalandırma), Taqtil (Katletme), Tehcir (Sürgün), Temsil (Asimile etme), Temdin (Medenileştirme, yani Türk-İslamlaştırma) ve Tasfiye.
Mevcut iktidarın Kürt politikasına bakıldığında, hangi T’lerin uygulamada olup olmadığını kestirmek son derece kolay ama bunları bugünkü koşullarda yazarak tespit etmek veya tespit ederek yazmak yasak!
O yüzden sadece 14. ve 17. maddeler bağlamında birkaç güncel örnekle yetinelim.
Batman Son Söz Gazetesi’nde yer alan habere göre Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Siirt Bölge Müdürlüğü’nün sahada çalışan anketörü, 2015 yılında Batmanlı Tenzire Çetin’e 50 soru sordu. Fakat Türkçe bilmeyen Çetin bu sorulara yanıt vermedi. Bunun üzerine geçtiğimiz hafta 6 çocuk annesi Tenzire Çetin’in evine ceza makbuzu geldi. Siirt TÜİK Bölge Müdürlüğü ekiplerince bütçe anketine katılmadığından ötürü “Kabahatler Kanunu” kapsamında Çetin bin 55 TL idari para cezasına çarptırıldı.
Kürtçe hutbe okuyan ve "sivil cuma namazı" kıldıran imam Abdülkadir Anar’a verilen 6 yıl 3 ay hapis cezası onandı.
Sosyal medyada dolaşan bir iddia: “Taksim İstiklal Caddesi'nde Kürtçe şarkı söylediği için iki gencin gözaltına alındığı öğrenildi.”
Dersim Belediyesi Meclis üyeleri, ‘Dersim’ kararından dolayı ifadeye çağrıldı.
Bu arada ŞIP’ta henüz Tunceli yapılmamış olan Dersim’le ilgili 15. Madde’yi de aktaralım: “Hassaten Dersim, tercihan ve müstacelen iptidailer açılmak suretiyle Kürtlüğe karışmaktan bir an evvel kurtulmalıdırlar.”
Hasılıkelam, bu ülkede iktidarlar değişse de ŞIP’ın öngördüğü plan öyle veya böyle işlemeye devam ediyor.
1925 yılından beri çeşitli dönemlerde az veya çok uygulanmış olan 6 T’nin temel maksadı, 7’inci T’ye ulaşmaktı: Tasfiye. Bugün devleti yönetenler ya dönüp tarihe bakmıyor, ders çıkarmıyor veya artık 7’inci T’ye ulaşıp ulaşmamayı umursamıyor. Eğer ana hedef artık 7’inci T’ye ulaşmak değil de 6 T’yi uygulamaya dönüşmüşse, daha çok çekeceğimiz var demektir.