‘A Takımı’ savunması: Kendini kesip etini yiyen mahkûmlar var

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü, Meclis İnsan Hakları Komisyonu’na bilgi verdi. Yıldırım, hükümlülere şiddet uyguladığı iddia edilen ‘A Takımı’nın 'kendilerine zarar verenlere müdahale ettiğini' öne sürdü.

Abone ol

ANKARA – TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda cezaevleri hakkında bilgilendirme yapan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım, Avrupa’daki infaz sistemleri içerisinde, ‘A takımı’ gibi ani müdahale ekiplerinin bulunduğunu ve bu grupların özel durumları olan mahkumların kendilerine zarar vermesini önlemek için müdahale ettiğini söyledi.

Cezaevlerinde 10’un üzerinde, “Kendi dudağını diken, kesen ve kanatan” mahkûm olduğunu bu nedenle özel giysisi olan ve gerektiğinde müdahale erecek bir ekibe ihtiyaç olduğunu anlatan genel müdür Yıldırım, “Özel giysili, kesici alete karşı elinde metal eldiven bulunan, göğüs bölgesini koruyabilecek materyaller bulunan bir müdahale biriminin her zaman için olması teknik olarak zorunludur” dedi.

Cezaevleri genel müdürünün tutanaklara yansıyan açıklamaları şöyle:

‘AVRUPA’DAKİ CEZAEVLERİNDE VAR’

Avrupa’da, gelişmiş hukuk sistemlerinin infaz sistemleri içerisinde, ceza infaz kurumlarında bu ve benzeri yapılar mutlaka bulunmaktadır. A takımı var diye söylemiyorum bunu. Bir ani müdahale ekibi; bunun adına birileri “A takımı” diyor, birileri “ani müdahale ekibi” diyor, bir başkası “hazır kuvvet” diyor, birisi “Robocop” diyor. Burada isminin ne olduğu değil ne yaptığı önemli. İnceleyen sayın vekillerimiz bilirler mutlaka, Batı’da ceza infaz kurumlarında ajite hâle gelmiş bir hükümlüyle -saldırgan olmasına gerek yok, saldırgan bir görüntü vermesi yetiyor- tek bir infaz memurunun diyaloga girmesi, iletişime girmesi yasak.

‘TEKNİK BİLMEYEN MÜDAHALE ETMEMELİ’

Prosedür işliyor, özel giyimli ekipler bu kişiye yaklaşıyorlar. Hatta, ben İngiltere’de örneğini de gördüm, büyük bir kalkanla bu kişinin üzerine doğru gidip duvarla kalkan arasında bırakıyorlar, herhangi bir fiziki saldırıya meydan vermemek için. Sakinleştiğinden emin olunca kişiyi rahat bırakıyorlar ya da bir kişiye en az üç kişi olacak şekilde kişinin etkisiz hâle getirilmesini temin ediyorlar. Ben ceza infaz sistemi içerisindeki bir tecrübemi arz etmek istiyorum. Özellikle, saldırganlaşmış birine bu konu da eğitim almamış, bu teknikleri bilmeyen bir kamu görevlisinin onu sakinleştirmeye çalışması ile eğitimi olan özel giyimli birinin sakinleştirmeye çalışması arasında ciddi fark var. İkincisi: Çok daha az zararla, çok daha az hasarla, kişiyi incitmeden sakinleştiriyor ve etkisiz hâle getirebiliyor. Birincisi sokak yaklaşımı 15 ve iki kişinin kavgası şeklinde olabiliyor. O yüzden, bu konuda ceza infaz kurumları kişilerin zaman zaman ajite olabildikleri, çok farklı sosyal kesimlerden, çok farklı psikolojik kesimlerden, kesitlerden gelen insanların bulunduğu bir yer. Kişi kendisine zarar verebiliyor.

‘KENDİ ETİNİ YİYEN MAHKUM VAR’

Bizim ceza infaz kurumlarımızda şu an itibarıyla -arkadaşlarımda tam rakam vardır- 10’un üzerinde -rakamsal olarak arz ediyorum- kendi dudağını diken hükümlümüz var; kendi dudağını dikiyor, bir hastalık. Kendini herhangi bir şekilde kesen ve kanatan, bir anlamda, kendini ifade etme dili olarak kullanan insanlar var. Geçtiğimiz yıl içerisinde -bunun sayısını ayrıca arz edebiliriz- çok sayıda memurumuz çeşitli şekillerde yaralandı. İşte, bu ihtiyatsız yaklaşımdan kaynaklanıyor. Bu konuda ceza infaz kurumlarımızda özel giysisi olan, gerektiğinde… Evet, arkadaşlarım not bıraktılar, biliyordum ama tablo olarak hoş değil; kendi etini kesip yiyen hükümlü var. Şimdi, dolayısıyla, bu durumlarda gerektiğinde müdahale edebilecek şekilde bir birimin, özel giysili, kesici alete karşı elinde metal eldiven bulunan, göğüs bölgesini koruyabilecek materyaller bulunan bir müdahale biriminin her zaman için olması teknik olarak zorunludur.

‘HAK İHLALLERİNE VASITA OLMUŞSA İNCELEME YAPILIR’

Ama bir mekanizmanın zorunluluğu ayrıdır, bir mekanizmanın insan hakkı ihlali içerisinde kullanılması da ayrıdır. Eğer bu mekanizma herhangi bir ceza infaz kurumumuzda bir insan hakkı ihlaline vasıta olmuşsa -bunun incelenmesinin sorumluluğu idari olarak bize ait, adli olarak ilgili başsavcılığa ait- gerektiğinde incelenir ve görev sınırlarının ötesinde yapılmış müdahalelerin de -hepimize sorulabileceği gibi- hukuki sorumluluk çerçevesinde de hesabı sorulabilir.