AB-Türkiye: Bundan sonra ne olacak?
Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'nin AB'yle üyelik müzakerelerini askıya alma çağrısı ne anlama geliyor? Gazete Duvar, Türkiye'nin önde gelen AB-Türkiye ilişkileri uzmanlarından Can Baydarol'a sordu...
DUVAR – Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Brüksel’e Türkiye’yle ilişkileri askıya alma çağrısı yapan kararına Ankara’dan sert tepki geldi; AB Bakanı Ömer Çelik "Tarafımızdan yok hükmünde sayılmaktadır" çıkışı yaptı, Başbakan Yıldırım, "AB'nin kafası karışık" dedi. Avrupa Parlamentosu’ysa, cumhurbaşkanlığının yetkilerini genişleten anayasa değişikliklerinin olduğu gibi yürürlüğe girmesinin Türkiye’yi demokrasiden, yani Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin temel taşlarından sayılan Kopenhag Kriterleri’nden uzaklaştıracağı görüşünde. Brüksel’e yapılan çağrı da demokrasi ve insan hakları konusunda bir dizi ihlal uyarısı içeriyor…
Peki bundan sonra ne olacak? AP’nin çağrısı ne anlama geliyor? AP kararları Brüksel nezdinde ne kadar etkili, müzakereler resmen askıya alınacak mı? Ve, ‘Yok hükmündedir’ tepkisi ne kadar gerçekçi?
'AP SİYASİ OLGUNLUKTAN YOKSUN'
Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği’nin (ABKAD) Başkan Yardımcısı Can Baydoral’a göre, temelde değişen bir şey olmayacak; taraflar arasında kesin bir kırılma yaşanmayacak ve fiilen askıda olan müzakareler kağıt üzerinde devam edecek… Baydarol AP’nin kararını ‘siyasi olgunluktan yoksun’ ifadeleriyle, Ankara’nın sert tepkisini de “Politika köşeli olsanız bile yuvarlak laflar gerektirir. Yavaşlamanın vaktidir” sözleriyle değerlendirdi.
'YOK HÜKMÜNDE SAYMAK DALGA GEÇMEK'
Gazete Duvar’a konuşan Baydarol, “Biz AB uzmanları olarak Avrupa Parlamentosu’nu fazla ciddiye almayız” deyip, AP kararlarının Brüksel nezdinde bağlayıcı olmadığını vurguladı. Ancak demokrasi vurgusu yapılan karar hakkında da şu ifadeleri kullandı: “AP kararlarının hiçbir bağlayıcı yanı yok. Ama bu, yapılan eleştirileri ‘yok hükmünde’ saymayı gerektirmez. Bu kadar dalga geçilmesine ben de bazen sinirleniyorum.”
'ONALTIGENE ULAŞTIK'
“Sert gitmeyi maalesef marifet sayıyoruz” diyen Baydarol, “Politika, köşeli olsanız bile yuvarlak laflar gerektirir…. Dikdörtgeni geçtik onaltıgene ulaştık. Yavaşlamanın vaktidir” yorumunu yaptı.
'ORTADOĞU DEVLETİ TEZİNE MEŞRUİYET KAZANDIRIR'
Baydarol’a göre, AP de özeleştiri yapmalı: “Fakat Avrupa Parlamentosu bu eleştiriyi bu şekilde yapınca, Türkiye’yi hızla kötü bir Ortadoğu devleti yapmak isteyenlerin tezlerine meşruiyet kazandırır. AP’nin bu kararı bu şekilde almasının siyasi olgunluktan yoksun olduğunu belirtmek gerekir.”
'AVRUPA'NIN ÇIKARLARI TÜRKİYE'DEN YANA'
Peki AP’nin çağrısı sonucunda ve anayasa paketinin olduğu gibi yürürlüğe girmesi halinde, Avrupa Komisyonu müzakereleri gerçekten de durdurur mu? Bu çağrı resmi kararlara nasıl yansır? “Kopenhag Kriterleri ideallerdir. Bir de çıkarlar ve gerçekler var” diyen AB uzmanı, mülteci sorunu, enerji güvenliği ve Ortadoğu coğrafyasına yakınlığına dikkat çekerek “Türkiye’den uzaklaşmak Avrupa’nın çıkarına değil” yorumunu yaptı.
'İLİŞKİLER ZATEN ASKIDA'
Ancak Baydarol, ‘gerçekçi bir analiz’ yapılması halinde üyelik müzakerelerinin ‘fiilen askıda’ olduğuna da dikkat çekti: “AP, geçtiğimiz yıl kasımda da benzer bir raporu sundu. Yeni başlık açmama kaydıyla devam denildi. Gerçekçi bir analiz çerçevesinde, ilişkiler zaten askıda. Fiilen sürüyor gibi ama ilerleme yok.”
'ALMANYA SEÇİMDEN SONRA 'YOLA DEVAM' DER'
Baydarol, AB’nin itici gücü Almanya’yla son dönemde yaşanan gerilimin bu kez bir ‘kırılma’ya yol açıp açmayacağına ilişkin soruya da, “Almanya seçimlere kadar sessiz kalır. Seçimlerden sonra yola devam edilir” yanıtını verdi.*
'AB'NİN SAMİMİYETİNİ SORGULAMAK LAZIM'
Baydarol’a göre, “Şu anda yapılması gereken samimi olarak iki tarafın da birbirine yaklaşmasını sağlamak.” Ancak AB uzmanı, “Türkiye'de hata yapılıyor ama AB’nin de samimiyetini sorgulamak lazım” diyor; “Her seferinde yeni bahane bulunması Türkiye kamuoyunda ters tepkilere yol açıyor. En sevimsizi de bu” yorumunu yapıyor.
*Almanya 24 Eylül’de genel seçimler için sandık başına gidecek.
'Türkiye AB değerlerini yük olarak görüyor'
Gazete Duvar yazarı Aydın Selcen, yaşananların beklenen gelişmeler olduğunu belirtti. Selcen, "Hükümet, husumeti AP raportörü Kati Piri'nin Türkiye'ye girmesini yasaklamaya dek zaten vardırmıştı" dedi. Selcen'in değerlendirmeleri şöyle:
"Avrupa Parlamentosu'nun 751 üyesi var. 638 üyenin katıldığı oturumda Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması yönünde karar verdi. Oylamada 64 üye aleyhte oy kullandı.
Avrupa Konseyi de Nisan ayı sonundaki oylamasında Türkiye'yi yeniden denetime alma kararına varmıştı.
AP kararının bağlayıcılığı yok. AB, bakanların bir araya geldiği AB konseyi (Avrupa Konseyi değil), (üyelerinin doğrudan seçimle belirlendiği) parlamento ve asıl yürütme organı olan komisyondan oluşuyor. Dolayısıyla hukuken bağlayıcı komisyonun ne dediği.
Hükümet, husumeti AP raportörü Kati Piri'nin Türkiye'ye girmesini yasaklamaya dek zaten vardırmıştı.
Şimdi de AB üyesi olmak hedefi kağıt üzerinde orta yerde durduğu halde 'karar yok hükmündedir' diyor.
Yani, her şey aslında beklendiği gibi gelişiyor.
Bu karar, Piri'nin de değindiği Büyükada'da her biri gayet tanınır yurttaşlar olan kimi insan hakları dernekleri temsilcilerinin yaptıkları toplantıyı gerekçesi dahi açıklanmadan polis tarafından gözaltından alınması arka planı önünde açıklandı.
Erdoğan'ın Die Zeit'e verdiği söyleşideki ifadelerine bakarsak Türkiye'nin AB üyeliği hedefinden kendinin vazgeçtiğini açıklamayacağı anlaşılıyor.
Türkiye, AB değerlerini veya Kopenhag Kriterleri'ni yük olarak görüyor.
Bunun yerine, AB ile geliştirilmiş bir Gümrük Birliği ve Ukrayna'ya bilen tanına vize serbestisini istiyor."