Bir an ABD’nin Şam'ı vurduğunu düşünelim. Tablo aşağı yukarı şöyle olurdu: Suriye yönetimi, ABD’nin bu saldırısına İsrail’e saldırarak cevap verdi. Hizbullah da Lübnan’dan binlerce roketi İsrail’e fırlattı. İsrail de bu saldırılara karşılık verdi. İran saldırıların durmaması halinde Türkiye ve Suudi Arabistan’daki ABD üsleri ile Körfez’deki gemilerini hedef alacağını açıkladı.
ABD Krizin başından bu yana sürdürdüğü “Esad’ı gönderemesek de süründürelim” stratejisini askeri saldırı ile devam ettirebilir mi? Ya da Suriye’nin Rusya için önemini ve Putin’in gözünü kararttığını hala kavrayamamış olması mümkün mü?
Son bir haftada yaşanan gelişmeler elbette hayra alamet değil: Rusya ile ABD arasındaki (zaten var olmayan) diyalog sona erdi, ABD askeri müdahale seçeneğinin masada olduğunu yineledi, Putin (zaten önceden fiiliyatta bittiği belli olan) plütonyum anlaşmasını askıya aldığını açıkladı.
Rusya bununla da yetinmedi ve (aslında çok önceden gönderildiği sanılan) S-300 savunma sistemini Suriye’ye gönderdiğini ilan etti.
Türkiye - Irak hattı yeniden ısındı. Irak Başbakanı İbadi’nin “Türk askeri çekilsin” ifadesi parlamento kararı ile somutlaştı. Türkiye bir yandan mezhepsel bir dil kullanarak diğer yandan Barzani’yi muhatap alacağını belirterek, Irak’ın fiilen bölünmesine katkısını esirgemeyeceğini açıklamakla Irak'a savaş mesajı vermiş oldu.
Musul operasyonu sadece IŞİD’e karşı değil, bir yandan Türkiye de dahil tarafların hesaplaşması harekatı olacak. İran dikkat çekici şekilde sessiz duruyor. Musul harekatının ortaya çıkaracağı olasılıkları bekliyor.
Halep’te ise Suriye ordusu ilerliyor. Vekilleri kaybederse ABD de kaybetmiş sayılacak. Halep elden giderse bugüne kadar yapılan mücadele bir anda kayboluverecek.
Ama bütün bu gelişmeler yine de sonu belli olmayan bir savaş için yeterli değil.
ABD’nin Şam ile savaş söylemine dönmesi, sadece gerginlik politikasını sonuna kadar sürdürmek istemesinden. Yapabilseydi şimdiye kadar çoktan savaşırdı.
Birkaç yıl önce terör örgütleri tarafından yapılan kimyasal saldırı ile (Guta - 21 Ağustos 2013) istediği bahaneyi üretmiş gibi görünüyordu ve saldırmakta kararlıydı. 2013 Eylül ayı başlarında denedi de. Tepkiyi ölçmek için İspanya açıklarında bulunan bir gemisinden iki füze fırlattı. Ancak Rusya, Şam ve Lazkiye’ye yönelik füzelerden Akdeniz üzerinde birini vurdu birinin de yönünü değiştirerek sulara gömdü. Bu hamle Rusya’nın kararlılığını ortaya koyunca prestiji korumak için Suriye’nin kimyasallarının imhası çözümü gündeme geldi ve zevahir kurtarıldı.
Suriye’nin Libya, Esad’ın da Kaddafi olmadığı muhtemelen idrak edilmiştir. Üstelik şimdi Rusya da gelişmiş savunma sistemleri de Suriye’de. Yani birkaç yıl önce ABD'nin saldırı girişimini durduran Rusya bu kez de aynı cevabı verir.
Rusya’nın “ABD Suriye’ye saldırırsa tektonik kaymalar yaşanır” açıklaması boşuna değil. Putin, Kırım hamlesi ile ne kadar kararlı olduğunu daha önce gösterdi.
Ortadoğu içi gaz dolu bir oda gibi. Patlaması bir kıvılcıma bakar. ABD Şam’ı vurursa, savaş içine Türkiye, Ürdün, Irak, Lübnan, Suudi Arabistan ve İsrail’i alacak şekilde yayılır.
Washington’da Suriye’ye açılacak bir savaşın çılgınlık olduğunu düşünenler de yok değildir herhalde.