Hayatımız ‘ehven ve şer’ arasında yuvarlanıp gidiyor. Biz iyimserler -ki devrimciler iyimser olmalıdır demişti bana eski Küba elçisi Abascal- içimizdeki ‘ehven’i besleyip, dünyanın çoklu ‘şer’ halinden, biraz olsun, en azından ruhumuzu kurtarmayı çalışıyoruz. ABD seçimlerini de böyle seyrediyoruz daha çok. Burada Trump’ın, kesintisiz ‘zengin ve şımarık ergen’ davranışı karşısında baştan itibaren zaten hiç hazzetmediğimiz kesin, hatta buna gıcık oluyoruz da diyebiliriz…
-Nasıl olsa artık başkan da olmamasının verdiği rahatlıkla ve kudretle, darısı için de muhtaç olduğumuz-
Bu yüzden, öncelikle davranış biçimiyle Biden, bir adım daha öne çıkıyor, orta sınıf sevme terazisinde, efendi çocuk bu başkan…
Cebimizde taşıdığımız küçük burjuva kantarımızla tartmaya devam ettiğimizde, başka ‘ehven’ tarafları da var yeni başkanın. -Yanlış anlaşılmasın KBK-Küçük Burjuva Kantarı, bir küçültme tanımlaması değil- Öncelikle başkan yardımcısı, gözümüzü kamaştırıyor. Hint ve Jamaika asıllı başkan yardımcısını Trump’cılar ‘radikal solcu’ diye tanımlıyor. Buna niye inanıyorsun derseniz keyifli bir şey bu. İsterseniz doğru bulmayın ama diğer tarafa verdiği ‘sol’ poz bile şık. Bunu hemen alıyoruz, üst ‘ehven’ cebimize koyuyoruz.
Yani bana hemen bir ABD başkan yardımcısı ne kadar ‘sol’ olur filan demeyin, özellikle karşısında açık ırkçı, göçmen karşıtı, emek düşmanı, hiçbir cennete kabul edilmeyecek kadar zengin ve zengin olduğu kadar da küstah bir başka aday varken, güzel görünüyor.
-Hatırlatayım ‘ehven ve şer’ ekseni içinde bir yazı bu-
Başkan yardımcısı Kamala Harris’in bir başka önemi şu ki, 78 yaşında Biden, eğer hayatını kaybederse, ABD yasalarına göre onun yerine geçecek biri. Bu yüzden sadece, bir başkan yardımcılığı ile de sınırlı değil bu ehvenin kekremsi de olsa tatlı yanı.
Ayrıca yine Demokrat Parti'nin, diğer güçlü başkan aday adayı olan, ABD ölçüsünde, ‘sosyalistliğini’ pek tartışamayacağımız Bernie Sanders’ın seçim sonrası yaptığı açıklamaları da oldukça önemli. Yeni başkan ve ekibi için, 100 günlük bir süre içinde gerçekleştirmeleri için önerdiği programda neler yok ki. Bütün işçilerin güçlendirilmiş sendikal haklarından tutun, işlerini kaybeden insanların desteklenmesine, Covid sonrası ekonomik yıkımda iyice yoksullaşan halka yardımları yaşama geçirmesini talep ediyor. Ayrıca herkese ücretsiz sağlık hizmeti de bu önerdiği programın içinde. Neoliberalizmin ve daha da beter vahşi Trump kapitalizminin yok ettiklerini onarılabilmesi için, yeni başkandan en azından ‘talep’ etme umudu taşıması da karşımızda kocaman bir ‘ehven’ olduğunu gösteriyor zaten.
Burada Sanders’ın, neoliberalizme karşı bir çıkışın, simgesi olduğunu hatırlatmak ve özellikle Demokrat Parti içinde önemli bir taraftarı olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Yani Biden ve ekibi tümden bu programı yok sayamayacaktır.
Ayrıca bu seçimin en önemli tarafı Biden’nin kazanması değil, Trump’ın kaybetmesidir.
-Bu araya bir Bulutsuzluk Özlemi şarkısı sözü de iliştiriyorum; “Çelişkiler derinleşsin diye, böyle mi geçsin ömrüm.”-
Ancak yazıma burada son verirken, daha sonra bana, ‘Bak iyi dedin ama Venezuela’ya şöyle davrandı, Küba’ya böyle yapıyor’ demeyin, ehven ehven konuşuyoruz işte kendi aramızda o kadar…
Yok yine de sevmediyseniz, benden bu kadar, size de ABD başkanı beğendiremem ki canım…