ABD'li uzmanlar: Biden Türkiye’nin Kabil’de kalma konusundaki duruşundan çok memnun
ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey ve Amerikan İlerleme Merkezi’nden Alan Makovksy, Türkiye'nin Kabil'de kalma önerisinin ABD'yle ilişkilerde olumlu atmosfere olanak tanıdığını söyledi.
DUVAR - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden'ın Brüksel'deki görüşmesinin yankıları sürüyor. ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey, görüşmeye ilişkin yorumunda "Türkiye ile normal diyebileceğimiz bir ilişkiye dönülmekte olduğu söylenebilir" dedi. Washington merkezli düşünce kuruluşu Amerikan İlerleme Merkezi’nden Alan Makovksy ise Biden'ın Ermeni Soykırımı'nı tanımasının Erdoğan tarafından gündeme getirilmemesini "ABD ile ilişkilerini yumuşatmaya duyduğu ilginin bir göstergesi" olarak niteledi.
Amerika'nın Sesi'nden Begüm Dönmez Ersöz'e konuşan iki ABD'li uzman, iki ülke arasında diyaloğun devam edecek olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center’ın Ortadoğu Programı Başkanı olan eski büyükelçi Jeffrey, görüşmenin gerçekleşmesinin başlı başına önemli olduğunu vurguladı. Ukrayna, Afganistan ve Suriye gibi işbirliği konularını öne çıkardı.
'BIDEN TÜRKİYE'NİN KABİL'DE KALMA KONUSUNDAKİ DURUŞUNDAN ÇOK MEMNUN'
Jeffrey, “İlişkilerde üç önemli konuya dönüp duruyoruz. S-400, YPG ve Gülen. Türkiye artık Gülenci bir kalkışmayla karşı karşıya değil, Gülen de Türkiye’ye gitmiyor. Suriye Demokratik Güçleri de Türkiye’yi tehdit edecek bir pozisyonda değil. Türkiye ile vardığımız bir ateşkes de var. Burada önemli olan İdlib gibi Suriye’ye ilişkin daha geniş konularda Türkiye ile koordineli çalışmak. S-400 konusunu tamamen çözmek çok zor olacak ama önemli olan bu durumun Türkiye’ye tüm silah satışımızı baltalamasına izin vermemek. Ukrayna konusunda işbirliği yapıyoruz. Afganistan konusu var. Başkan Biden Türkiye’nin Kabil’de kalma konusundaki duruşundan çok memnun. O nedenle bence Türkiye ile normal diyebileceğimiz bir ilişkiye dönülmekte olduğu söylenebilir’’ yorumu yaptı.
'KABİL ÖNERİSİ UMUT VERİCİ BİR ATMOSFERE OLANAK TANIDI'
Makovksy ise Türkiye’nin Afganistan’ın başkenti Kabil’de havaalanının güvenliğini sağlama önerisinin Biden-Erdoğan görüşmesinden önce gündeme gelmesinin 'umut verici bir hava oluşmasına imkan verdiği' görüşünü dile getirdi. Afganistan önerisinin gündeme gelmesinin ardından Taliban’dan gelen açıklamada, Türkiye’nin de NATO’nun bir parçası olduğu ve bu nedenle Türkiye’nin de Afganistan’dan çıkması gerektiği belirtilmişti. Alan Makovksy aynı açıklamada Taliban’ın Türkiye’yi önemli bir İslam ülkesi olarak nitelediğine de dikkat çekti. Taliban bu açıklamasında Afganistan’ın Türkiye ile tarihsel ilişkilere sahip olduğunu, gelecekte Afganistan’da yeni bir İslami hükümet kurulduğunda yakın ve iyi ilişkilere sahip olmayı umduklarını belirtmişti.
Makovsky, “Görüşmeden birkaç gün önce Türkiye’nin Kabil havaalanında güvenliği sağlaması olasılığının gündeme gelmiş olması daha umut verici bir atmosferin oluşmasına imkan tanıdı. Bu çok önemli çünkü Batı ülkelerinin Kabil’deki varlığının çökmesini kimse istemiyor. Büyükelçilerin orada rahat bir şekilde kalabilmesi için havaalanında güvenliğin olması gerek. Anlaşıldığı kadarıyla Türkiye de bunu yapmak için bazı finansal, diplomatik ve lojistik desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Taliban ‘Türkiye de Afganistan’dan çıkmalı’ dedi ancak aynı açıklamada Türkiye’yi büyük bir İslam ülkesi olarak gördüklerini de söylediler. Açıklamanın son paragrafından anladığım Türkiye ile kavga etmek istemedikleri” sözleriyle durumu değerlendirdi.
'SOYKIRIMIN GÜNDEME GETİRİLMEMESİ, İLİŞKİLERDE YUMUŞAMA İSTENDİĞİNİ GÖSTERİYOR'
Erdoğan Biden’la görüşmesi öncesinde, ABD Başkanı’nın Ermeni Soykırımı'nı tanımasını gündeme getireceğini söylemiş, “Bu yaklaşım bizi ciddi manada üzmüştür. Gündeme getirmeden geçmemiz doğru değildir” ifadelerini kullanmıştı. Ancak Erdoğan görüşmeden sonra düzenlediği basın toplantısında konunun gündeme gelip gelmediği yönündeki soruya “Hamdolsun gelmedi” yanıtını verdi.
Makovksy bu durumu Erdoğan’ın ABD ile ilişkileri yumuşatma çabasının önemli bir göstergesi olarak niteledi. “Elbette Biden’ın bu konuyu gündeme getirmesi beklenemezdi. Konuyu gündeme getirecek olan tek kişi Erdoğan’ın kendisiydi. Bence bu konuyu gündeme getirmemiş olması ABD ile ilişkilerini yumuşatmaya yönelik ilgisinin bir göstergesi” şeklinde konuştu.
Uzmanlar, son dönemde Erdoğan’ın Batı'ya yönelik söyleminde yumuşama gözlemlendiği görüşünü dile getiriyor. Yunanistan’la gerilimin düşürülmesine yönelik adımlar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la son temasında verilen mesajlar bu bağlamda değerlendiriliyor.
'TÜRK DİPLOMASİSİNDE YENİ BİR BAHAR'
Jeffrey, “Türkiye makul bir dış politika izliyor. Türk Lirası’nın değerini, batıdaki ticaret ortaklarına ilişkin ekonomik durumu iyi takip etmek zorunda. Erdoğan Suriye, Libya, Dağlık Karabağ ve Ukrayna konularında güçlü ve başarılı pozisyon aldı. Bu nedenle görüşmeye güçlü geldi. İsrail’deki ezeli düşmanı Netanyahu gitti. O nedenle hem İsrail hem de Mısır ve Suudi Arabistan’la ilişkilerin iyileşmesi fırsatı var. Ben bunu Türk diplomasisinde yeni bir bahar olarak görüyorum’’ ifadelerini kullandı.
'BATI'YLA İYİ İLİŞKİLER-EKONOMİ-OY DENKLEMİ'
Makovsky ise Erdoğan’ın sözlerinde gözlemlenen bu ton değişikliğini Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu duruma bağladı; Batı karşıtı söylemdeki yumuşamayı, “Türkiye’nin ekonomisi batıyla bağlantılı. Erdoğan’ın popülaritesi de önemli ölçüde ekonomiye bağlı. Bence denklem bu kadar basit. Erdoğan’ın popülaritesinde bir düşüş olduğu da görülüyor. Bence Batılı yatırımcıyı getirmek için batıyla ilişkileri yatıştırmak zorunda” sözleriyle yorumladı. (Amerika'nın Sesi)