ABD’nin Kuzey Akım II hesabına Avrupa ne diyor?

Kuzey Akım II Projesi, hem AB içinde hem de ABD, Avrupa ve Rusya arasında tansiyonu yükselten bir konu. Avrupalı şirketler ve ülkelerin bir kısmı bilfiil projede yer alarak zaten işi destekledi. Kaldı ki ABD’nin bir süre sonra "Rusya’dan değil, benden gaz alacaksınız" deme ihtimali de bazı ülkelerin kafasını kurcalıyor. Rusya’nın ise hattın yapımına Avrupa’da etkin şirketleri dahil etmesi, ABD’den gelebilecek baskıyı önceden gördüğünü gösteriyor.

Mühdan Sağlam msaglam@gazeteduvar.com.tr

ABD, AB ve Rusya üçgeninde birden fazla sorun başlığı var. Bu konulardan biri de enerji ilişkileri. Rusya AB’nin özellikle doğalgaz alanında en büyük tedarikçisi. Gazprom’un stratejisinde de ağırlık Avrupa’da. Tam da bu nedenle Gazprom Avrupa’ya doğrudan erişmek istiyor. Şirketin bu çabasının son örneği Kuzey Akım II.

Kuzey Akım II, Kuzey Akım I gibi Rusya’dan Almanya’ya aracısız gaz iletmeyi hedefliyor. Hattın kapasitesi 55 milyar metreküp (bcm). Hat bu kapasitesiyle, Gazprom Export’un 2019 istatistiklerine göre, neredeyse Almanya’nın tükettiği gazı tek başına karşılayabilecek. Almanya’nın Avrupa’da merkeze alınmasında da bu gaz tüketim miktarı var. Yine Gazprom Export verilerine göre, Almanya 57 bcm yıllık alımla Avrupa’da en büyük tüketici. Gazprom’un verileri, boru hattı inşası konusunda en azından enerji ekonomisi açısından hattın yapılma gerekçesi için önemli bir zemin sağlıyor.

Öte yandan ABD 2014’ten bu yana Kuzey Akım II’nin yapımını engellemeye çalışıyor. Bu hafta ABD, AB ve Rusya ilişkileri bağlamında Kuzey Akım II üstünden yürütülen diplomasiyi ve tarafların gerekçelerini ele alacağız.

KUZEY AKIM II NEREDEN ÇIKTI VE KİMLER HATTIN DESTEKÇİSİ?

Rusya için Avrupa 50 yıldır en önemli pazarlardan biri. Gazprom 2019’da Avrupa’ya yaklaşık 200 bcm gaz sağlarken bu miktar pandeminin baskın olduğu 2020’de 180 bcm’e geriledi. Bununla beraber, şirketin son yıllarda Avrupa pazarına sağladığı gaz miktar olarak arttı.

Gazprom, bugün bu önemli pazara üç kanalla gaz sağlıyor: Kuzey Akım I ile Baltık Denizi üstünden Almanya’ya (şimdilik tek Rusya-Avrupa doğrudan hattı), Rusya—Belarus-Polonya –Almanya güzergahını izleyen Yamal Avrupa Hattı ve Ukrayna üzerinden gaz ileten en eski hat Bratstvo (Kardeşlik) Hattı.

Kuzey Akım II'nin güzergahı (Kaynak: Gazprom)

Tedarikçiliğinin yanında Gazprom, Avrupa piyasasında yatırımcı kartvizitine de sahip. Almanya, Fransa ve İtalya’da yoğunlaşmak üzere şirketin 25 Avrupa ülkesinde ortaklıkları ve varlıkları var. Almanya, İtalya ve Fransa aynı zamanda şirketin Wintershall gas, FRAgas, Volta ve Promgas gibi büyük ortaklıklarının olduğu adresler. Ayrıca Kuzey Akım II projesinin inşasından sorumlu Kuzey Akım II şirketinin merkezi İsviçre’de. Yani Gazprom’un Avrupa’daki varlıkları adeta bir ağ gibi kıtayı sarmış durumda. Nitekim burada kurulan ortaklıklar Gazprom’un hat inşa etme sürecinde de etkili oluyor. Kuzey Akım II projesinin ana ortakları Fransa’dan ENGIE, İngiltere’den Shell, Avusturya’dan OMV, Almanya’dan Wintershall DEA ve Uniper. Bu beş şirketin projedeki hissesi yüzde 50. Ana paydaşlar bu şirketler olmakla beraber, hattın inşasında yüklenici ve çeşitli alt hizmetleri yürüten şirket sayısı 20’nin üzerinde. Peki ABD bu hatta neden karşı? Diğer ülkelerin tutumu ne?

WASHINGTON’IN AVRUPA PAZARI VE RUSYA ENDİŞESİ

ABD, Rusya’nın Avrupa pazarında enerji temelli bir güç olmasını engelleme yaklaşımında tutarlı bir tarihe sahip. Washington, Soğuk Savaş sürerken de sonrasında da Moskova’dan açılan gaz vanasına hep şüpheyle yaklaştı. Dahası, tarihsel olarak Rusya ile bazı ülkelerin şirketleri arasında enerji bazlı ortaklıkların kurulduğunu ve genişlediğini de yakından izledi. Bu çerçevede Total, E.ON, ENI, Gas de France, OMV, Wintershall adımları dikkatle izlenen aktörler.

ABD’nin Rusya ve Avrupa arasında gaz alanında kurulan işbirliğine karşı olması 2015’e kadar şu gerekçeyle özetleniyordu: Rusya’nın enerji kanalıyla Avrupa devletleriyle ilişkilerini geliştirmesi ve bunun bir süre sonra bağımlılık düzeyine ulaşması. Bu bağımlılığın Trans-Atlantik ortaklığına zarar verme ihtimali, Rusya’nın Avrupa’ya istediklerini yaptırmak için gazı bir silah olarak kullanması. 2015’te ABD’nin gaz ihraç etmesiyle beraber, Avrupa pazarı bu politik gerekçelerin yanında ekonomik sebeplerle de önem kazandı. Bu yüzden ABD Avrupa pazarında gücünü artırmak istiyor.

Avrupa ülkelerinin ABD’nin tepkisine rağmen Rusya ile yola devam etmelerinin nedenleri şöyle: Birincisi, bugüne kadar Gazprom ile Avrupalı ülkeler ciddi bir sorun yaşamadı. Gaz üstünden kurulan ortaklık, sadece Rusya’ya değil, Avrupalı şirketlere de kazanç sağladı. İkincisi, Gazprom tarihinde iki defa Avrupa ile gaz tedarik sorunu yaşadı. Her ikisinin nedeni de Ukrayna ile yaşanan fiyat kriziydi. Gazprom Ukrayna’ya giden gazı kestiğinde Ukrayna, Avrupa’ya giden gazı kendi ülkesinde kullanmış ve bu durum Avrupa’da bazı ülkelerin kış ortasında gazsız kalmasına neden olmuştu. Tam da bu sorun nedeniyle Gazprom, “Sorunlu tedarikçileri aradan çıkaran hatlar inşa ediyorum ki gaz akışı kesilmesin” diyor.

Öte yandan ABD ve bazı Avrupa ülkelerine göre şirketin Ukrayna’ya uyguladığı gaz kesintisi, herhangi bir Avrupa ülkesinin de başına gelebilir, buna engel yok. Avrupa bundan ders almalı ve Gazprom’la ilişkilerini azaltmalı. Dahası Ukrayna’yı bypass eden Kuzey Akım II aynı zamanda Ukrayna’ya bir ceza, çünkü Gazprom bu adımla Ukrayna’yı transit gelirlerden mahrum bıraktı, enerji akışında önemini yitirmesine neden oldu. Gazprom’un bunu yapmasının nedeniyse, Ukrayna’nın Rusya’nın Avrasya Ekonomik Birliği yerine, AB’yi tercih etmesi.

Tarafların karşılıklı olarak tezleri bu yönde.

TRUMP’TAN BIDEN’A KALAN MİRAS: PROJEDEN ÇEKİLİN YOKSA…!

ABD, özellikle Trump döneminde hem Rusya’ya yaptırımlar, hem de Avrupalı şirketlere yaptırım baskısıyla Rusya’yı Avrupa pazarında geriletmeye çalışıyor. Nitekim Obama’dan Trump’a uzanan bu politika Biden döneminde de sürecek, yeni yönetim de aynı hattan ilerliyor. Bu çerçevede yaptırım görecekleri endişesiyle 17 şirket Ocak 2021’de Kuzey Akım II projesinden çekildi.

Rusya hatta devam edeceğini ilan ederken, Kuzey Akım II konsorsiyumu da projeden geri adım atmıyor. Bunu yanı sıra Avrupa’dan, özellikle Almanya’dan şirketlerin yaptırımla tehdit edilmesine karşı tepki de var; çünkü Almanya için Rusya ile enerji işbirliği sadece Avrupa ile sınırlı değil. Almanya’nın bazı şirketleri Rusya’da Gazprom ve bazı Rusya şirketleriyle beraber çalışıyor. Bu şirketler “Bugün Kuzey Akım II’ye katılanlara yaptırım uygulanacağı söyleniyor, yarın bu, Rusya’da enerji faaliyeti yürütmeye uzanırsa ne olacak, buna dönük önlem alın” diyor. Nitekim Almanya Doğu İşbirliği Derneği “Hükümetimizin, Almanya’ya zarar veren bu adım için ABD ile görüşerek sorunu barışçıl bir biçimde çözmesini ve hatta devam edilmesini sağlamasını bekliyoruz” açıklamasını yaptı. Almanya’nın yanı sıra AB Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de AB’nin üçüncü tarafların yaptırımlarını kendi topraklarında uygulamadıklarını ve Avrupalı şirketlere zarar verecek tek taraflı yaptırımlara karşı olduklarını söyledi.

Sonuç olarak Kuzey Akım II Projesi, hem AB içinde hem de ABD, Avrupa ve Rusya arasında tansiyonu yükselten bir konu. Avrupalı şirketler ve ülkelerin bir kısmı bilfiil projede yer alarak zaten işi destekledi. Kaldı ki ABD’nin bir süre sonra "Rusya’dan değil, benden gaz alacaksınız" deme ihtimali de bazı ülkelerin kafasını kurcalıyor. Rusya’nın ise hattın yapımına Avrupa’da etkin şirketleri dahil etmesi, ABD’den gelebilecek baskıyı önceden gördüğünü gösteriyor. Biden yönetimi, Rusya konusunda sert bir tutum alabilir, ancak bunun Kuzey Akım II’den başlatılması, Washington’ın sadece Moskova ile değil, Berlin başta olmak üzere AB ile de sorunlar yaşamasına neden olacağa benziyor. Yani Washington’ın işi de hiç kolay değil.

 
Tüm yazılarını göster