ABD ile Venezuela arasında geçtiğimiz hafta başlayan restleşme
krize dönüştü. Venezuela’da Nikolas Maduro’nun ikinci döneminin
başlamasıyla gerilim tırmanmıştı. Maduro, 2015 seçimlerinden
muhalefetin galip çıkmasının ardından meclisi lağvetmiş ve anayasal
değişiklik için Kurucu Meclis oluşturmuştu. ABD’nin desteklediği
grupların da arasında olduğu muhalif gruplar Maduro’nun bu kararını
protesto ediyordu. Geçtiğimiz hafta ABD muhalefet lideri ve Meclis
Başkanı Juan Guaido'yu geçici başkan olarak tanıdıklarını duyurdu.
Maduro ABD’yi darbe girişimiyle suçluyor ve iktidarı
bırakmayacağını ifade ediyor.
ABD 29 Ocak 2019’ta Venezuela’ya dönük yeni bir yaptırım paketi
ilan etti. Washington’ın bu kararı, Venezuela’yı derinden
etkileyecek. Bunun yanında kararın ABD ekonomisine yansımaları
kaçınılmaz. Ancak etkiler bununla sınırlı değil, Çin’den Hindistan
ve Türkiye’ye kadar pek çok ülkenin bu adımdan etkilenmesi
bekleniyor. Bu yazıda ABD’nin yaptırım kararına ve etkilerine
eğileceğiz.
MADURO’NUN BİLETİNİ KESMEK İÇİN: PDVSA’YA
YAPTIRIM
Yaptırım kavramı Trump iktidarıyla beraber hiç olmadığı kadar
gündemde. Rusya, İran, Kuzey Kore ABD yaptırımlarının bilinen
adresleriydi. ABD, özellikle Ukrayna kriziyle beraber topyekûn
yaptırım uygulamak yerine belli sektör ve kişilere dönük
kısıtlamalara gidiyor. 2017’de ABD’nin sektörel ve kişi bazlı
yaptırım uyguladığı ülkelere Venezuela da katıldı. Karakas,
2017’den 2019’a kadar üç defa ABD yaptırımlarına maruz kaldı.
Pazartesi ilan edilen dördüncü yaptırım paketinin hedefindeyse
Venezuela’nın en büyük petrol şirketi Petroles de Venezuela (PDVSA)
var. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’a göre uygulanan
yaptırım Venezuela’nın ABD’deki 7 milyar dolarlık varlığını ve 11
milyar doları bulan ihracatını hedef alıyor. Yani yaptırımların
bedeli 18 milyar dolar. Yaptırımlar aynı zamanda PDVSA’nın ABD
bankalarındaki hesaplarını da donduruyor. Bolton bu yaptırıma
gerekçe olarak Maduro ve yönetiminin Venezuela halkına ait olan
varlıkları kendi lehlerine kullanmalarını gösteriyor. Yani
Maduro’nun finansal kaynaklarının kesilmesi için bu adım atıldı
diyebiliriz. Yaptırımlar ne zamana kadar yürürlükte olacak sorusuna
dönük verilen yanıt da bu kanaati doğruluyor. Bolton’a göre ne
zaman ki Maduro Başkanlığı Guaido’ya bırakır o zaman yaptırımlar
kalkar.
ABD’nin icazetini alan Guaido, bu teveccühü karşılıksız
bırakmadı ve şu açıklamada bulundu: “Benim başkanlığımda PDVSA
yönetimine yeni isimler getirilecek. Ayrıca PDVSA’nın bir iştiraki
olan Citgo Rafinerilerinin yönetimine de yeni bir isim atanacak.”
Güney Meksika Körfezi kıyısında bulunan Venezuela’dan petrol alan
şirketlerin başında Citgo grubu var. Citgo Venezuela’ya ait ve
yöneticileri, PDVSA tarafından atanıyor. Peki bu yaptırımlar ne
anlama geliyor?
VENEZUELA ABD’YE PETROL SATMAYA DEVAM EDEBİLİR
Mİ?
Yaptırım paketi duyurulurken akıllara takılan en önemli konu
Venezuela’nın ABD’ye petrol satıp satamayacağıydı. Açıklama ve
yaptırım metni incelendiğinde Venezuela’nın ABD’ye petrol satmasına
engel bir durum yok. Yani petrol satışına dönük bir kısıtlama söz
konusu değil. Ancak "her şey aynı ihracata devam" denilecek bir
durumdan da bahsedemeyiz. Şöyle ki Venezuela ABD’ye 2018’de günlük
500 bin varil petrol sattı. Bu petrolün yüzde 90’ı Meksika
Körfezi’nde bulunan 10 rafineri grubuna dağıldı. ABD ölçeğinde
Venezuela petrolünün başlıca alıcıları, Citgo, Chevron, Phillips
66, Volero Energy ve Chevron.
ABD’li alıcılar, PDVSA’dan petrolü nakit olarak alıyorlardı.
Tankerlere petrol yüklenirken ön ödeme yapılıyor, tankerler ABD’ye
ulaştığında da geri kalan ücret PDVSA’nın ABD’deki hesabına
aktarılıyordu. ABD’nin yaptırım uyguladığı hesap da işte bu. Yani
petrol alan firmaların şu anda ödeme yapabilecekleri bir PDVSA
hesabı yok. Bu noktada PDVSA ödemeye erişemeyeceği için petrol
satışını durdurmak zorunda kalacak. Yani kağıt üstünde petrol
akışına dönük bir engel yok, ancak ödeme yapılamıyor. Para yoksa
petrol de yok durumu oluşuyor.
İKİ YANI KESKİN KILIÇ: YAPTIRIM KARARININ
ETKİSİ
Dünyanın en büyük ağır petrol rezervlerini kontrol eden şirkete
dönük bu yaptırım hem Venezuela hem ABD’ye etki edecek. Öncelikle
Venezuela cephesinden duruma bakalım. Venezuela 2017’de IMF
verilerine göre 29.3 milyar dolarlık ihracat yaptı. Bu ihracatın
26.6 milyar doları petrol ve petrol ürünlerinden (yüzde 88.2 ham
petrol, yüzde 11.3 işlenmiş petrol) oluştu.
Venezuela petrol üretimi, ekonomik koşullar nedeniyle 2016’dan
beri düşüyor. 2018’de Venezuela’nın ortalama petrol üretimi günlük
1 milyon 200 bin varil civarındaydı. Bu üretimin 500 bin varili
ABD’ye ihraç edildi, onu 430 bin varille Çin takip etti. Hindistan
ve Rusya Venezuela’nın diğer büyük müşterileri. Tablo bu haliyle
normal görünüyor, ancak Venezuela ürettiği kadar kazanmıyor.
Venezuela’nın sattığı petrolle nakit paraya ulaştığı en büyük
merkez ABD. ABD petrolü nakit alıyor. Venezuela’nın petrolden elde
edilen nakit gelirinin yüzde 75’i ABD’den geliyor. Yaptırım
kararıyla Venezuela bu gelirden oldu. Peki Çin ve Rusya?
Çin ve Rusya Venezuela’ya borç veren iki kreditör. Örneğin Çin
2007’den beri Venezuela’ya 70 milyar dolara yakın borç verdi. Pekin
ve Moskova, Karakas’la borca karşılık petrol anlaşması yaptı. Bir
nevi takas. Venezuela, her iki ülkeye borcu petrolle ödüyor.
Örneğin 2018’de borca karşılık Çin’e günlük 430 bin varil petrol
sevk edildi.
ABD’nin Venezuela’nın en büyük müşterisi olmasının yanında peşin
ödemeyle alım yapması Karakas’ın likit varlıkları açısından hayati
önemdeydi. Ayrıca PDVSA’nın alt şirketi Citgo’da Venezuela’dan hem
petrol alıyor hem de bunu işleterek kârını PDVSA’ya aktarıyordu.
Fakat Citgo şirketinin varlıklarına el konulabilir. Tüm
projeksiyonunu PDVSA’dan petrol almak üzerine kuran Citgo
rafinerisi de zarar edecektir, bu da Venezuela açısından ikinci
büyük olumsuzluk.
Kılıçtan keskin kararın diğer cephesinde ABD var. ABD günlük
bazda 12 milyon varil petrol üretiyor, ancak bunun büyük bir kısmı
hafif petrol. Oysa ABD’deki dizel üretimi ve marjı yüksek petrol
ürünlerinin büyük bir kısmı rafineri komplekslerinde ağır petrolden
üretiliyor. Meksika Körfezi bölgesinde ABD’ye ait rafineri grupları
var. Şimdi bu rafineriler ve şirketler yeni ağır petrol merkezleri
bulmak zorunda. Meksika, Kanada, Kolombiya gibi ülkeler ağır petrol
tedarikçileri, ancak ABD’nin en büyük petrol ithalatçı Kanada ile
arasında petrol akışı için yeteri kadar alt yapı oluşturulamadı.
Meksika’dan da alım sınırlı.
ABD hafif petrol ağırlıklı petrole sahip olsa da Mars Sour,
Offshore Medium US Crude, Heayv Louisiana Sweet Crude gibi ağır
petrol türlerine de sahip. Venezuela ile ilişkilerin son bir
haftada gerilmesiyle beraber ABD iç pazarında söz konusu bu
petrollere akın başladı. Talebin aşırı olması beraberinde
enflasyonu getirdi ve Mars Sour’un fiyatı son beş yılın en yüksek
seviyesine çıktı. Yani rafineriler dizeli bir hafta önceye göre
daha pahalıya üretiyor. Bu durum yalnızca iç piyasada akaryakıt
fiyatlarının artması demek değil, rafineri pazarının daha daralması
demek.
Yaptırım kararı sonrasında Maduro basına yaptığı açıklamada
haklarını aramak için yasal yollara başvuracaklarını söyledi. Yasal
sonuç gelene kadar Venezuela’nın nakit paraya ulaşmak amacıyla
özellikle Asya ülkelerine petrol satmak için çabalaması bekleniyor.
Bu noktada akla gelen ilk ülke Hindistan. Yeni Delhi, yaptırım
kararı sonrasında PDVSA ile pazarlık masasına oturdu bile. Mudi
yönetimi, zor durumdaki PDVSA’dan petrolü daha ucuza almak için
etkin müzakere teknikleri kullanmaya başladı. Venezuela’nın
hedefindeki diğer ülke Türkiye. Son dönemde Karakas ile yakın
ilişkilere sahip olan Ankara’nın dizel üretimi için PDVSA’dan
petrol alıp almayacağı bilinmiyor. Ancak ABD’nin şimşeklerini
üstüne çekmek istemeyen Ankara, temkinli davranmayı tercih
ediyor.