‘Açlık Oyunları’nda yeni bir sayfa başladı
'Açlık Oyunları'nın ABD’de yayımlanmasından 10, Türkiye’de ise 5 yıl sonra yazar Suzanne Collins, ‘Açlık Oyunları’ yolculuğunda yeni bir hikâyeyi odağına aldığı romanı 'Açlık Oyunları: Kuşların ve Yılanların Şarkısı'nı tamamladı. Doğan Kitap tarafından yayımlanan kitap tüm dünyayla aynı anda okur karşısında.
Özlem Karahan
Her bir kitabı olduğu kadar film uyarlamaları da kısa sürede fenomene dönüşen ‘Açlık Oyunları’ serisinin ilk kitabı Amerika Birleşik Devletleri’nde 2008 yılında yayımlandı, onu 2009’da ‘Açlık Oyunları: Ateşi Yakalamak’ ve 2010’da ‘Açlık Oyunları: Alaycı Kuş’ takip etti. Üçlemenin yakaladığı başarının ardından bu seri dört film olarak sinemaya uyarlandı, gişede büyük başarı yakaladı.
Türkiye’deki sanatseverler, Amerika’dakilerin tersine ‘Açlık Oyunları’yla önce beyazperdede tanıştı. Jennifer Lawrence’ın canlandırdığı Katniss Everdeen’in sistemle mücadelesini anlatan ve 2012 – 2015 yılları arasında vizyona giren dört filmin ardından bu hikâyenin romanları ilk kez Kasım 2015’te Türkçeye çevrildi.
Üçlemenin son kitabının ABD’de yayımlanmasından 10, Türkiye’de yayımlanmasından 5 yıl sonra yazar Suzanne Collins, ‘Açlık Oyunları’ yolculuğunda yeni bir hikâyeyi odağına aldığı romanını tamamladı. Öykünün dördüncü kitabı olan ‘Açlık Oyunları: Kuşların ve Yılanların Şarkısı’nın Türkçe çevirisi, tüm dünyayla aynı anda okur karşısında.
Zalim Coriolanus Snow’un başkanı olduğu Panem şehrinin yönetimi altındaki birbirinden yoksul ve ezilen on iki mıntıkadan oluşan bir distopik düzenin öyküsünü anlatan ‘Açlık Oyunları’nda okurlar ve sinemaseverler şimdiye kadar, kız kardeşini korumak için oyunlara gönüllü haraç olarak katılan Katniss Everdeen’in önce hayatta kalma, sonra da bu adaletsiz düzeni değiştirme mücadelesine tanık olmuşlardı.
Bu yeni romanda ise Collins, okurları Katniss’in hikâyesinin yaşanmasından tam altmış dört yıl öncesine götürüyor. Mıntıkalarla yıllar boyunca süren iç savaştan galip çıkmış yorgun ve yoksul Panem şehrinde düzenlenecek 10. Açlık Oyunları’nın hazırlıklarının yapıldığı günlerde geçen öykünün merkezine ise Coriolanus Snow’u yerleştiriyor.
Collins, serinin şimdiye kadar kaleme aldığı romanlarında Snow’un zalimliğini, sevgisizliğini, öfkesini, güç ve otorite tutkusunu; kısaca onu kötülüğün merkezi yapan özelliklerini oldukça net biçimde anlatmıştı. Bu yeni romanda ise onun ilk gençlik günlerine giden yazar, iyilik ve kötülük, aşk ve sevgisizlik, adalet ve zalimlik arasında yaptığı seçimlerle hem kendini hem de Panem’i nasıl inşa ettiğini anlatıyor.
Bu, sadece Snow’un öyküsü değil. Romanda Snow anlatılırken bir yandan da Açlık Oyunları’nın ortaya çıkışından gelişimine kadar her şey gözler önüne seriliyor, hatta yarışların gelecekte alacağı boyutun nedenleri, ipuçları da paylaşılarak şimdiye kadar var olan boşlukların büyük kısmı doldurulmuş oluyor.
Anlatıdaki ustalığını daha önceki eserlerinde de göstermiş olan yazarın akıcılıktan ödün vermediği bu yeni romanında yine hemen her eserinde olduğu gibi yukarıda bahsi geçen birçok kavramın yanı sıra insan doğası, bencilliği, yönetim sistemlerinin kapanları ve bugünün gerçekliğine dair birçok manzara alttan alta, incelikle sorgulanıyor.
Önce romanları okuyup ardından filmleri izleyen eleştirmenler, daha önceki eserler konusunda, Collins’in romanlarının filmlerden çok daha başarılı olduğu konusunda hemfikirdi. ‘Kuşların ve Yılanların Şarkısı’ adlı bu yeni roman henüz yayımlanmadan, bu romanın da sinema perdesinde boy göstereceği, hatta filmle ilgili çalışmaların başladığı haberleri gündeme düşmüştü. Covid 19 salgını nedeniyle hemen her alanda olduğu gibi sinema sektöründe de birçok işin ertelendiği hesaba katılırsa filmin ne zaman çekilmeye başlanacağı ve seyirciyle buluşacağı belirsizliğini koruyadursun, Türkiye’deki ‘Açlık Oyunları’ tutkunları serinin bir romanını, ilk kez filmini izlemeden önce okumanın tadını çıkaracaktır.
Tam bu noktada, serinin daha önceki romanlarını okumamış olanlara müjde vermekte fayda var. Seriye dair okumaya başladığınız ilk kitabın ‘Kuşların ve Yılanların Şarkısı’ olmasında hiçbir sakınca yok. Zira bu, daha önceki üç romandan bağımsız bir hikâye. ‘Açlık Oyunları’yla tanışmak için bu kitaptan başlayabilir, ardından daha önce yayımlanmış seriyle hikâyedeki yolculuğunuza devam edebilirsiniz.