Adana’daki Romanlar yardım bekliyor: Bu mahalle ‘yok’ hükmünde mi?

Adana’da ağırlıklı olarak Romanların yaşadığı mahallede, çadır ve erzak yardımı talep ediliyor. Gelir düzeyi düşük olan mahalleliler, depremden korksa da hasarlı evlerine girmeye başladı.

Abone ol

Hemra Nida

ADANA - Depremin altıncı günündeyiz. Maraş merkezli depremlerin ardından önce Antep’e, oradan Hatay’a, daha sonra da Adana’ya geçtik. Günlerdir bu bölgedeyiz. Şu anda Adana’nın Yüreğir ilçesinin 19 Mayıs Mahallesi’ndeyiz.

Burada herkes bir şekilde sesini duyurmak istiyor. Diğer şehirlere göre Adana nispeten az etkilenmiş diyebiliriz. Ama burada en büyük talep, çadır ve erzak. Burası, Roman topluluklarından Teber grubunun ağırlıklı olarak yaşadığı bir mahalle. Mahallede hemen hemen herkes kendini ifade etmek ve içinde bulundukları zor koşulları göstermek istiyor.

Tülin Hanım, soğuktan çocukların hastalandığını söyledi. 

‘ORTADA KALDIK’

Tülin Hanım, evinin bahçesine çadır kurmuş, orada yaşamını sürdürüyor. Tülin Hanım, “Çok korktuk. İçeride yatamıyoruz, bahçemize kurduğumuz çadırda yaşıyoruz. Odun yok, yakacak yok, soba yok, üşüyoruz. Hiçbir şeyimiz yok, ortada kaldık” diyor.

Adana’da hava açık olsa da soğuk. Özellikle gece hava sıcaklığı daha da düşüyor. O nedenle Tülin Hanım endişeli. Kendilerine barınma konusunda çözüm sunulmasını istiyor. Bölgede çalışan bir gönüllü ise şunları anlatıyor: “İlk depremin olduğu gece, yağmur yapıyordu. Dışarı çıktığımızda yağmurun altında kaldık. Buralara çadır falan gelmedi. Battaniye yok. Evlere zaten giremiyoruz. İnsanlar resmen aç susuz. Zaten kısıtlı imkanı olan bir mahalleydi, şimdi iyice zorlaştı.

Özlem Hanım da derdini anlatmak istiyor. Korkarak yaşadıklarını, evlerinin hasarlı olduğunu, mecburen arada içeri girdiklerini ama yine dışarı çıktıklarını söylüyor. Özlem Hanım, çok mağdur durumda olduklarını vurgulayarak yardım talep ediyor.

Suat Bey, mahallede yaşayanların ekonomik olarak çok zorlandıklarını anlattı. 

‘ZATEN YAŞAM ŞARTLARI ZORDU, ŞİMDİ DAHA DA ZOR’

Burada insanlar soğuk nedeniyle dün gece itibariyle evlere girmeye başlamış. Ara ara korkup dışarı çıksalar da soğukla baş etmek zor. Çocukların ve kendilerinin hasta olmasından da çekiniyorlar. Hemen hepsinin evleri hasarlı. Bu mahallede yaklaşık 4 yıldır çalışma yaptığım için yakından tanıyorum. Okuma yazma oranın çok düşük olması nedeniyle halkın yetkililerle de iletişim kısıtlı. Bölgede aynı zamanda alt yapı problemleri de var. Adana geneli bu anlamda daha iyi olsa da burada hali hazırda kötü olan alt yapı daha da çökmüş durumda.

Mahallilerin sözcülerinden Suat Bey, “Bu ikinci depremimiz. 98 depremini yaşadık. Aynı evler, büyük bir deprem daha geçirdi. İnsanlar depremden korkup sokağa çıktı ama dünden beri risk alarak evlere girmeye başladılar. Mahallemiz, normalde de yoksul bir mahalle. Zaten yaşam şartları zordu, şimdi daha da zor. Buradaki insanlar geçimlerini günübirlik bir şeyler satarak sağlıyor. Dolayısıyla kendi kendine bir şey yapacak durumda değil insanlar. Bizim isteğimiz, bu mahalledekilerin tahliyesi. Portatif evler olur, başka çözümler olur… Buradan gitmek istiyor herkes” diye konuşuyor. Suat Bey, mahalleye polis dışında bir yetkilinin gelmediğini ifade ediyor: “Mahallemizin adı çıkmış dokuza, inmez sekize. Neşet Ertaş’ın da dediği gibi ‘Zengin isen ya bey derler ya paşa, fakir isen ya abdal derler ya cingan haşa.’ Bu anlayışla baktıkları için bu mahalleleri umursamıyorlar. Ambulans ‘Polis gelirse gelirim’ diyor, tek başına gelmiyor. Buradaki insanların görünüşü onların tedirgin ediyor ama içlerinde çoğu kişiden daha yufka yürekli insanlar. Kısacası yetkililere ulaşsak da bizi dinlemiyorlar. Bu mahalle ‘yok’ hükmünde onların gözünde galiba.”

Hasarlı evini göstermek isteyen bir mahalleli, çadıra ve erzaka ihtiyaçları olduğunu belirtti. 

‘YA SOĞUKTAN YA DEPREMDEN ÖLECEĞİZ’

Bir başka mahalleli ‘halini’ göstermemizi istiyor. “Dışarda durursak soğuktan, içerde durursak depremden öleceğiz” diyor.       

Bazı mahalleli de yıkıntılar üzerine çadır kurdu. Ancak soğuğa dayanamadıkları için onlar da evlere girip çıkıyor.

Mahallelilerin dayanışma ruhunu da eklemek gerekiyor. Mahalleli, depremlerden sonra Hatay’ın Adana’ya göre daha kötü durumda olması nedeniyle evlerindeki battaniyeleri, kendi elleri ile yaptıkları ekmekleri toplayıp gönderdi.