Adem Huduti: 15 Temmuz gecesi valiye söyledim, kayıtları var

Darbe davasında savunmasını veren, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, 15 Temmuz gecesi valiyi arayarak, "Ankara'daki komutanlara ulaşamıyorum, devletimin yanındayım" dediğini söyledi. Huduti "HTS kayıtlarında vali beyle 20'den fazla görüştüğüm ortadadır" dedi.

Abone ol

DUVAR - 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle tutuklanan eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, Düzce Cezaevi girişinde cuntacılıkla suçlanan eski komutanlar Avni Angun ve Emin Ayık'a, "Ne yaptınız çocuklar, beni de yaktınız" dediği iddiasına "Hatırlamıyorum" yanıtını verdi. Huditi, 15 Temmuz gecesi Malatya Valisi'ni arayarak "Devletin yanındayım" dediğini belirterek "HTS kayıtlarında Vali beyle 20'den fazla görüştüğüm ortadadır" dedi.

Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce haklarında kamu davası açılan, aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti, 2. Ordu Kurmay Başkanı Avni Angun, 7. Ana Jet Üs Komutanı Emin Ayık, 2. Ordu Harekat Destek Başkanı Yarbay Zeki Karataş, 2. Ordu İdari Kurmay Başkanı Yarbay Mustafa Serdar Sevgili, meslekten ihraç edilen 2. Ordu'da görevli Ersin Yıldırım ile subay, astsubayların da bulunduğu 28'i tutuklu 76 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.

'ATATÜRKÇÜ BİRİ OLARAK YETİŞTİRİLDİM'

Yakınca Spor Salonu'ndaki 3. duruşmada Huduti'nin savunması alınıyor. Jandarma eşliğinde cezaevi araçlarıyla spor salonuna kelepçeli getirilen Huduti, 1967 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ne gittiğini ve o dönemlerde bulunduğu bölgede dershane olmadığını, tüm hazırlığını kendisinin yaptığını ifade etti.

Askeriyede görev yaptığı yerlere ilişkin bilgi veren Huduti, 43 yıl boyunca hizmet verdiğini belirtti. Bu süre boyunca kendisine verilen görevi onur ve şerefiyle yaptığını düşündüğünü söyleyen Huduti, şöyle devam etti:

"Basına göre FETÖ sayesinde çok hızlı yükseldiğim yazılmıştır. Ben o dönemler dershanesi olmayan bir bölgedeydim. Beni tüm öğretmenlerim Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bir birey olarak yetiştirmiştir. Kendilerine müteşekkirim. Fikri hür, aklı hür, vicdanı hür olarak yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. Normalde devrelerim 4 askeri şurayla orgeneralliğe yükselirken ben 7'nci seferde yükseldim.”

'DEVLETİN YAYINDA OLDUĞUMU VALİYE SÖYLEDİM'

Basında yer aldığı gibi istihbarat, genel kurmay karargahı gibi yerlerde görev almadığını ileri süren Huduti, savunmasına şöyle devam etti:

“Olayın başından itibaren darbeye karşı olduğum kurmay başkanına verdiğim emirlerle net olarak ortadadır. Bununla birlikte Vali beyi, saat 00.00 civarında 2. Ordu komutanını istediğini söyleyerek telefonla bana bağladılar. Birtakım gelişmeler yaşandığını, Ankara'daki komutanlara ulaşamadığımı ve devletimin yanında olduğumu sözlü olarak beyan ettim. HTS kayıtlarında Vali beyle 20'den fazla görüştüğüm ortadadır. Ben 17 ilin komutanlarıyla irtibat halindeydim. Ben onlarla konuşurken zaman zaman garnizon komutanım ve kurmay başkanım ile emir subayım görüştü. 'Silah ve mühimmat depolarına sahip çıkın' diye emir verdim. Bunlar 6. Tümen Komutanı'yla yaptığım ilk konuşmadır. Benzer emirleri diğer komutanlara ve kurmay başkanlarına verdim. Lehime olan bu durum iddianamede yer almamıştır.”

' O SÖZLERİ SÖYLEMEM MAKUL VE MANTIKLI DEĞİL'

İddianamede yer alan Düzce Cezaevinde Avni Angun ve Emin Ayık’a "Ne yaptınız çocuklar beni de yaktınız" cümlesini hatırlamadığını söyleyen Huduti, "Bunu söylemem makul ve mantıklı değil. Aramızda böyle bir konuşma geçtiğini hatırlamıyorum" diye konuştu.

Huduti,  15 Temmuz'da "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından yayınlanan mesajda görevlendirme listesi bulunduğunu belirterek, "Kalın bir kalemle belirtilmiş bir sıkıyönetim mesajı vardı. Mesajı inceledim. Son imzalara bakınca o anda bu emrin uygunsuz bir emir olduğunu, uymayacağımızı emrettim" şeklindeki iddiasına yer verdi.

'GENELKURMAY 2'NCİ BAŞKANINI ARADIM'

Konutundan dışarı çıkmadan önce Genelkurmay İkinci Başkanı'nı aradığını aktaran Huduti, “Kendi yoktu, hanımefendiye ne olup bittiğini sordum. Heyecanlı bir sesle uçakların çok alçaktan uçtuğunu, Ankara'da bombaların atıldığını söyledi. Olay daha vahim hale geldi. Karargaha gidip, yönetimi elime almak istedim" diye savunma yaptı.

Makamındaki telefon görüşmelerinin büyük bölümünü askeri hat olan "tafix" üzerinden yaptığını anlatan Huduti, "Cep telefonlarıyla da görüştüm. Olayın gizliliği nedeniyle uzun hattan görüştüm. Benim hatırladığım iki tuğgeneral ve Bahadır Erdemli ile birlikte odaya girdik. İkisi de darbeyle ilgili bir şey beyan etmediler. Avni Angun Paşa beni aradı; 'Komutanım karargaha gelemiyorum, kapıda silahlı askerler beni geri çevirdi' dedi. O zamana kadar bizde böyle bir olay olacağını düşünmedim” ifadelerini kullandı.

Mahkeme Başkanı Vedat Koç, Malatya Valisi Mustafa Toprak ile saat kaçta görüştüğünü sorması üzerine Huduti, ilk görüşmeyi saat 00.00'da yaptıklarını öne sürdü.

'YATAKTA UYUYORDUM, GİYİNDİM AŞAĞI İNDİM'

Evden çıktığında saat 23.50 gibi cep telefonundan bir kez Vali Toprak'ı aradığını ancak ulaşamadığını savunan Huduti, bu sırada mahkeme başkanı Koç'un “Daha önce arama fırsatınız olmadı mı?” sorusu üzerine “Daha önce bir talebim olmadı. Yatakta uyuyordum. Ne olduğunu bilmiyordum. Giyindim, aşağı indim ve aracıma bindim. Bindikten sonra bağlayın (telefonları) diye emirlerimi verdim” dedi.

Mahkeme Başkanı Koç'un "Bunca yıllık askeri hizmetin olduğunu söylüyorsun. Terör örgütü FETÖ'yü hiç sezmedin mi, güçlendiğinin farkına varmadın mı?" sorusu üzerine Huduti, "Hayır sezmedim çünkü bu tip konular Genelkurmay istihbarattan alınır. Bu alınan personeller hakkındaki bilgilerinde olumsuz hiçbir belge, bilgi yok. Buradaki personelin hemen hemen hepsini göreve başladığımda tanıdım, personeli tanımak için zaten vaktim olmuyor" yanıtını verdi.

Mahkeme Başkanı Koç'un 7. Ana Jet Üssü Komutanı Emin Ayık'la görüşüp görüşmediğini sorması üzerine Huduti, "Akşam durum hakkında bir bilgi aldım. Uçak kalkmayacağı konusunda bilgi verdi. Avni Paşa saat 04.00-04.30 sıralarında 4 uçak indiğini söyledi. Daha sonra 6 uçak indiğini öğrendiğini, sonra emniyetle birlikte hareket ettiğini ve uçakların kendi komutanlığının izniyle indiğini bana iletti” dedi.

'ERGENEKON VE BOLYOZ'LA İLGİLİ TÜM KİTAPLARI ALDIM'

Darbe girişiminde 1'inci, 3'üncü ve Ege Ordu Komutanlarıyla birçok kez telefonla konuştuğunu iddia eden Huduti, o gün çok yoğun telefon görüşmesi yaptığını söyledi.

Ankara'da bulunan kitapların kendisine ait olup olmadığı ve üzerilerindeki işaretlemelerin kendisi tarafından yapılıp yapılmadığı sorulan Huduti, kitapların kendisinin olduğunu belirterek, "Okuduğum tüm kitapları işaretlerim. Ben Ergenekon ve Balyoz'la ilgili o dönem tüm kitapları aldım. Emekli olunca tekrar inceleyecektim" dedi.

“Daha erken bir saatte basın açıklaması yapma imkanı bulmadınız mı?” sorusu üzerine ise Huduti, imkan bulamadığını, sorumluluk alanında olan 17 kentteki darbe girişimini engellemek için çalıştığını ileri sürdü.

'DURUMUN DOĞRU OLMADIĞINI İFADE ETTİM'

Şu anda 2. Ordu Komutanı olan, dönemim Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel ile görüşmesinin detaylarının sorulması üzerine Huduti, “Silahlara, mühimmata sahip olmasını, bu durumun doğru olmadığını, gelen her talimatta benden ve kurmay başkanımdan sözlü emir almasını ifade ettim” dedi.

Huduti, "Darbecilerin beni Ankara'ya götürmesiyle ilgili önceden bir karar alındığını değerlendiriyorum. Kara havacılık alayına gitmeleri benim konutuma gelişlerinden öncedir" dedi.

"Odanızda size silah doğrultuldu mu?" sorusuna da Huduti, "Albay Bahadır Erdemli tarafından doğrultuldu. Bahadır Erdemli ve Mustafa Serdar Sevgili'nin silahlarını Sedat Kaya aldı. Her ikisinin de silahı benim odamda alındı" yanıtını verdi.

Huduti daha sonra sanık avukatlarının sorularını yanıtladı. Duruşmaya öğleden sonra devam edilmek üzere ara verildi.

İDDİANAMEDE NELER YER ALIYOR?

Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede, dönemin 2. Ordu Komutanı Huduti, bir numaralı şüpheli olarak yer alıyor. İddianamede, "Sayın Cumhurbaşkanının telefonla canlı yayına katılarak, millete verdiği mesajlara rağmen, 2. Ordu Komutanı olan şüphelinin bu yönde bir açıklama yapmadığı, 16/07/2016 günü saat 02.00 sıralarında Malatya Valisi'nin 2. Ordu Komutanı ile irtibata geçebildiği, bu saate kadar 2. Ordu Komutanı olan şüphelinin il valisiyle irtibat kurmadığı anlatılıyor.

Şüphelilerin, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve "terör örgütü FETÖ/PDY üyesi olmak" suçundan da 15 yıl hapisle cezalandırılmaları isteniyor. (HABER MERKEZİ)