"Sevgili Bay Rossellini, Roma, Açık Şehir ve Paisa adlı filmlerinizi izledim ve çok beğendim. Çok iyi İngilizce konuşan, Almanca'sını unutmamış, fakat Fransızca'sı pek anlaşılmayan, İtalyanca ise yalnızca ‘Ti amo’ diyebilen İsveçli bir oyuncuya ihtiyaç duymanız halinde, oraya gelmeye ve sizinle bir film çevirmeye hazır olduğumu bilmenizi isterim.” (Ingrid Bergman)
“Yapıtları o denli ileri ki, Alman dili hâlâ ona yetişmeye çalışıyor.” sözünü Kafka “Goethe” için söylemiştir.
Goethe yirmi beş yaşında yazdığı GençWerther’in Acıları ile şöhreti yakalar. (1976 yılında Egon Günther, Genç Werther’in Acıları adıyla filme de çekti.)
Goethe edebiyattan yer bilimine, madencilik, botanik ve osteoloji (kemik bilimi) ve devlet işlerine dek akıl yürüttüğü her işte başarılı, övgü dolu yaşamıştır. 1786 yılında yoğun çalışması ve hayal kırıklığı bir aşkın da etkisiyle ne yazık ki bunalımdadır. 3 Eylül günü sabaha karşı sadece hizmetçisini bilgilendirerek evinden İtalya’ya gitmek için kaçarcasına çıkar. Tanınmamak için adını değiştirir. Birkaç ay için planladığı sanat, Rönesans ve antik dönem araştırma gezisi iki yıl sürecek, edindiği deneyim ‘yeniden doğuşunu’ sağlayacaktır.
Sözünü edeceğim Michael Winterbottom’ın İtalya’ya Yolculuk (2014) filminde de karşılaşacağımız görüntüleri Goethe şöyle betimler:
“Önümdeki manzaranın tadına varmaları için dostlarımın yanımda olmasını ne çok isterdim! Bu akşam Verona’da olabilirdim, ama yanımda harika bir doğa duygusu, doyumsuz bir göz ziyafeti sunan Garda Gölü vardı ve ben yolumu uzatmanın mükâfatını görmüş oldum. (…) Dağların yalçın olmaya son verdiği ve manzaranın göle doğru daha düzleştiği yerde art arda aşağı yukarı bir buçuk saat boyunca Gargnano, Boiacco, Cecina, Toscolan, Moderno, Verdom, Salo sıralanıyor. Bu çok nüfuslu bölgenin zarafetini hiçbir söz dile getiremez.”
Gothe’nin “görmek, tekrar görmek istedim” açıklaması, sanki Michael Winterbottom’ın I Want You filminin şarkısındaki, Elvis Costello’nun içe işleyen sesiyle söylediği “gerçek seni incitemez, tıpkı karanlık gibi/ama zamanla her şeyi açık ve çıplaklığıyla göreceksin” dizelerini çağrıştır.
Sonuçta “Ruhuna kazıdığı manzaraları” tek kalemle değil, bin kalemle yazmak gerektiğinden söz ettiği gezi notları böylece ortaya çıkar. (Türkçeye çevrildi: İtalya Seyahati)
Michael Winterbottom’un kamerayla yazılmış İtalya’ya Yolculuk filminin adını taşıyan bir film daha var: İtalya'ya Yolculuk/Journey to Italy (1954), yönetmenin Yeni Gerçekçi İtalyan sinemasının öncülüğünü yapan Roma, Açık Şehir (1945), Paisa/Hemşeri (1946), Almanya, Sıfır Yılı (1948) filmlerini çeken Roberto Rossellini olduğunu belirtmeliyim.
Modern sinemanın bu önemli filmi Rossellini’nin İtalya’ya Yolculuk’ta başrolde Ingrid Bergman vardır…
Rossellini filminde evlilikleri çözülmenin eşiğindeki -o sıra benzerini yaşayan aşk ve sanat çifti Rossellini ve Bergman’ın kendi evlilikleri gibi- miras bir villayı satmak için Napoli’ye doğru yolculuk yapan İngiliz çifti hikaye eder.
Dokuz yıl önce İsveç asıllı oyuncu Ingrid Bergman’ı Rossellini’ye götüren, tanıştıran, aşık eden filmler de Roma, Açık Şehir ve Paisa, daha doğrusu Rossellini’ye yazdığı işte şu mektuptur:
"Sevgili Bay Rossellini, Roma, Açık Şehir ve Paisa adlı filmlerinizi izledim ve çok beğendim. Çok iyi İngilizce konuşan, Almanca'sını unutmamış, fakat Fransızca'sı pek anlaşılmayan, İtalyanca ise yalnızca‘Ti amo’diyebilen İsveçli bir oyuncuya ihtiyaç duymanız halinde, oraya gelmeye ve sizinle bir film çevirmeye hazır olduğumu bilmenizi isterim.”
Anlatmaya değer bir öncesi vardır, Amerika’da “kadın sinema yıldızları arasında en fazla gelir getireni, Hollywood’un ‘gururu ve sevgili’ mülkü” olduğu evrede Ingrid Bergman Roma, Açık Şehir’i izlemiş filmin serüvenimsi yapılış hikayesi ona heyecan vermiş, savaş gerçeğinin içinden doğan bu film onu derinden etkilemiştir.
Paisa 1948 yılında en iyi yabancı film olarak Film Eleştirmenleri Ödülünü almıştı. Ingrid Bergman sonrasını şöyle anlatır:
“Broadway’de gezerken hiç beklemediğim bir anda Rossellini adı bir sinemanın reklam panosunda gözüme ilişti. Sinemada Paisa adlı bir film oynuyordu. Küçük sinemaya girdim ve büyülenmiş gibi koltuğumaçakılıp kaldım. Demek ki bu adam harika bir ikinci film yapmıştı. Hiç kimse onu tanımıyordu! Etrafıma bakındım. Sinema neredeyse boştu. (…) Sanırım tam bu anda aklıma bir fikir geldi: Bu yönetmen ünlü bir oyuncuyla anlaşmayı başarabilirse, seyirci de onun filmlerini görmek isteyecekti. (…) Birdenbire aklıma Rossellini’ye yazmak geldi.”
Rastlantısal olduğunu sanmıyorum, İtalya’da Yolculuk’taki eşi (Georges Sanders) ile Ingrid Bergman’ın evlilik ve yaşamlarını sorguladıkları sahnelerin olduğu ünlü Pompei kenti Michael Winterbottom filminin de sahneleri arasına girecektir. Ancak hatırlatmaya gereksinim var, iki Galli oyuncu Steve Coogan ve Rob Brydon’ın sürüklediği İtalya’ya Yolculuk filmi öncesi Michael Winterbottom düşük bütçeli bir başlangıç filmi The Trip/Yolculuk (2010) ve 2017 yılında bu iki yetenekli oyuncu ile İspanya’ya Yolculuk (2017) filmini çekmiştir. Bu yazının sınırlarına sığmayacağı için, İspanya’ya Yolculuk filmini izlemenin anahtarı belki Steve Coogan’ın şu sözü olabilir:
“(Don Kişot için),“O post’unun çıkabileceği bir modernizm daha doğmadan postmodern olabilen bir adamdı.”
Bu yolculuk filmlerinin çekim planında en önem verilen mümkün olduğunca romantik şairlerin ayak izlerinin takip edilmesi, The Observer uzmanlarınca öncesinde seçilen altı farklı yerdeki altı restoranda yemek yiyerek, deneyim ve gözlemlerinin okur ve izleyiciyle paylaşılmasıdır.
İlk filmi Yolculuk için Steve Coogan’nın Amerikalı yazar ve gurme kız arkadaşı Mischa ile İngiltere’nin kuzeyine gitmesi planlanır. Mischa aniden ülkesine döndüğü için geziye katılamayacak, Coogan’nın zorunlu iş ve yol arkadaşı Rob olacaktır.
Yolculuk filminin belirgin özelliği çoğu Hollywood yıldızlarının yoğun takliti, zihin-hatırlama oyunları, gülümsetici-entellektüel diyaloglar ile belgesel kurmaca birleşimi anlatısı olmuştur.
Steve, The Observer uzmanlarının planladığı ve kendilerinden beklediği İtalya’nın kuzeyindeki şarap üretim bölgesi Piemonte’den Capri’ye dek uzanacak yolculuklarını şöyle özetler:
“- Dinle, The Observer başka bir altı öğünlük restoran incelemesi daha yapmamızı istiyor. Ancak bu defa İtalya’da olacak.‘’Benim Güzel İtalyam’’diyebilirim değil mi? Hoş kırsal yerler, harika şaraplar, güzel kadınlar, nefis yemekler…”
Başlangıçta kuzeyde Cenevre ile Cenova arasında kalan Torino ve Bra üzerinden Alba ve sonra da Asti’ye götürecek güzergâhta onları ilk büyüleyecek bölgenin ünlü kırmızı üzüm Barbera’dan üretilen şaraplar ve onlardan biri olan Barolo olacaktır. Barbaresco, Barbera diğerleridir. İlk akşam yemekleri ise, geleneksel mutfağa sahip bir restoranda gerçekleşecektir.
Senaryosuz-doğaçlama çekilen, sürekli atışan ve çoğu Amerikan sinemasından yıldız oyuncuların, örneğin Al Pacino, Batman’deki Michael Caine, Anthony Hopkins, Marlon Brando taklitleri ile bezeli, yol boyunca dinlenmesi planlanan Mozart/Don Giovanni, Verdi/Rigoletto, ayrıca Gallerden 1990’lı yılların popüler rock grubu Stereophonics, hatta Tom Jones‘tan bile şarkılar girecektir.
İngiliz asıllı, romantik akım şairi Lord Byron’un siyasal ve başına ciddi dert açtığı sarsıntılı özel yaşamı nedeniyle İngiltere'yi terk edeceği ve bir yıl İtalya’da yaşadığı günlerin mekanlarını, hatta Byron’ın yüzdüğü Şairler Koyu’nu bile ziyaret edeceklerdir.
Rob, Byron’ın Don Juan’la birlikte dünya edebiyatına armağan ettiği klasiklerinden GençHarold'ın Yolculuğu’ndan söz eder. Steve, Rob’ın kendini eleştiren serzenişlerini yanıtlar:
“Steve:- Oyun… ikimiz de bir yemek oyununun içindeyiz. Oyun çok yararlıdır çünkü doğada bir sürü besin kaynağı bulursun. Doğadan yersin. Bu… bu… Egzersiz yapmanı da sağlar. Koşarsın, zinde olursun, egzersiz yaparsın.”
Tekne ile öğle yemeği için gidecekleri yer manastırıyla ünlü, sadece denizden ulaşılabilen San Fruttuoso’dur. Rob tekne fırsatına kaçırmayacaktır:
“- Ruhum büyülü bir tekne, tıpkı uyuyarak yüzen bir kuğu. Tatlı şarkıların gümüş dalgaları üzerinde. Yazan Shelley okuyansa Richard Burton.”
San Fruttuoso deniz ürünlü yemeklerin yanı sıra, ravioli, patates-ıspanak püresi ekli et tabağı da vardır.
“Rob Brydon: - Bir Amerikan filmi için bir senaryo yolladılar. Senaryoyu kaydetmeli ve bugün onlara geri yollamalıyım.
Steve Coogan:- Rol nedir?
Rob Brydon: -Micheal Mann filminde başrol.
Steve Coogan:- Sahiden mi?
Rob Brydon: - Mafya filmi. Liderlerden biri. İkinci sahnedeöldürülen kolay idare edilebilen tipte bir adam.
Steve Coogan:-Ancak sen Gallisin.
Rob Brydon: - İtalyanlarla Galliler arasında epey benzerlik vardır. Bunu biliyorsun.
Steve Coogan:- Hayır yok.
Rob Brydon: - Evet var. Her ikisi de şarkı söylemeyi sever, kısa ve esmerdir, dondurma sever. Galler’de dondurma dükkanı işleten bir sürü İtalyan var…”
Yolculuğun "keşifler” bölümünde yukarıda da değindiğim gibi Campania bölgesindeki, Napoli kenti yakınlarındaki Pompei vardır.
“Steve Coogan:- Vezüv patladığında ses çıkmış olmalı. Kakofonik bir patlamaydı. Duman sütununu görmüş olmalılar, tam arkalarında patlama sesleri geliyordu çünkü. Bulut gökyüzüne yükseliyor. 30.000 Hiroshima bombası, 200 megatonaçıkan o yüksek sesi hayal etsene. Büyük bir şehir sanki yapaymış gibi formaldehit içinde korunduğu için harikulade görünüyor. Geçmişin fotoğrafı gibi.
Rob Brydon: -Geçmişin heykeli.
Steve Coogan:- Heykel taklit, fotoğraf gerçekliktir.
Rob Brydon: - Evet ama heykel üç boyutlu, fotoğraf iki boyutlu.
Steve Coogan:- Evet, haklısın. İnsanlar can çekişip heykel gibi kalmışlar.
Rob Brydon: - Sandaletlerine bak. Seninkilere benziyor.
Steve Coogan:- Bu da gösteriyor ki 200 yılönce bile insanlar giyim konusunda zevksizmiş.”
Yolculuğun son mekanlarından biri Capri adası manzarasına sahip, Campania bölgesinin tatlıları, yetenek ve yaratıcılıkla gelişmiş yemeklerini sunacak bir restorandır.
İkilinin önlerine önce lüferli ve taze domatesli linguine makarna, kırmızı biberli kaya balıklı ev yapımı ravioli gelecektir. Birkaç kişinin eklenmesiyle kalabalıklaşan masaya deniz ürünleri salatası/ınsalata di frutti di mare, çiğ palamut/ıl pesce crudo, ızgara ahtapot-kalamar-karides, kabaklı karidesli linguine/le linguine alla zucca e gamberetti, ançuezli paccheri, karides ve çiğ yumurtalı linguine/spaghetti uova e gamberi, deniz ürünlü spagetti/scialatielli ai frutti di mare, meme çikolata/capezzoli di Venere eklenecektir. Şarap olarak masada Furore bianco vardır.
Yemekler bitmiştir ama eğlenceli atışmaları ve laf yarışmaları devam etmektedir:
“Steve Coogan: - İlginçtir ki Daniel Craig’e kadar sadece bir tane İngiliz James Bond oldu. Sean Connery İskoç. George Lazenby Avustralyalı. Roger Moore elbette İngiliz ve Dalton…
Rob Brydon: - O nereliydi ?
Steve Coogan: - Galler.
(….)
İtalya’ya Yolculuk filminin çekim serüveni Steve Coogan, Rob Brydon için gerçekte sinema ve edebiyatın geniş-derin belleği içinde eğlenceli bir işe dönüşmüş görünümdedir.
Michael Winterbottom doğaçlamaya yönlendirdiği oyunculuk, çevreyi, yolu kullanma, incelikli İngiliz mizahını gerçekleştirme becerisi nedeniyle kutlanabilir…
Bana da bu eğlenceli ve bilgi dolu yolculuğu anlatmak kaldı. Düşünce hoşuma gitti, restoranları seç, şair ve yazarların izinde yolculuğa başla…
———————————————————
Ançuezli paccheri
1/2 paket paccheri makarna (tüpşeklinde)
180 gr konserve ançuez
200 gr labne peyniri
1/2 kahve fincanı lor peyniri
1 adet yumurta
1çay kaşığı tuz ve karabiber
Domates sosu ( 2-3 adet domates rendesi, zeytinyağıve sarımsak ekli)
200 mg yemeklik krema
2 diş sarımsak (ezilmiş)
1/2 kahve fincanı mozarella peyniri (rendelenmiş, istenirse yerine kaşar peyniri)
1/2 kahve fincanı parmesan peyniri (rendelenmiş, yerine İzmir tulum peyniri/eski kaşar)
Birer dal nane, reyhan, maydanoz, kekik (ince kıyılmış) Taze fesleğen yaprağı
3 yemek kaşığı zeytinyağı
Makarnayı haşlayın. Doldurmak için yumurtayı bir kapta kırın ve çırpın. İçerisine ançuezi, labne ve lor peyniri, otlar, tuz, karabiberi ekleyip karıştırın. Bir tatlı kaşığı ya da sıkma torbası yardımıyla paccheri makarnalara doldurun. Fırın kabına diklemesine yerleştirdiğiniz makarnaların üzerinde kremayı gezdirin. Ardından zeytinyağında sotelenen sarımsağın olduğu tavada domates sosunu, tuz, karabiber ekleyerek pişirin. Bu sosu da makarnaların üzerinde gezdirin, mozarella peyniri serpin ve önceden ısıtılan 190 derece fırında 20-25 dakika pişirin. Fesleğen yaprakları, parmesan serpin ve servis yapın.