Adnan Oktar/Nereden Nereye? - 3... Baş düşman: Darwinizm ve Evrim Teorisi
Dünyanın dört bir yanında bedava dağıtılan evrim karşıtı Harun Yahya kitapları... Milli Eğitim destekli evrim karşıtı sergiler... En ünlü mürit Oktar Babuna... Adnan Oktar'ın hikayesinde son perdeye gelindi mi?
DUVAR - Adnan Hocacılar 90'lardan itibaren kendilerine baş düşman olarak Evrim Teorisi'ni seçti. Bu, öylesine yoğun bir faaliyetti ki altmışı aşkın internet sitesi kuruldu ve Adnan Oktar’ın “Harun Yahya” takma adıyla yazdığı 150'ye yakın kitap yayınlandı. Bunlar İngilizceden, Arapçaya hatta çok az bilinen Afrika dillerine kadar değişik dillere de çevrildi. Kitaplar bedavaya dünyanın dört bir yanında dağıtıldı. ABD’de başlayan ve evanjelistlerin önderlik ettiği evrim karşıtlığı Batı dünyasında ciddi bir karşılık bulmamıştı ancak Adnan Oktar’ın girişimi İslam dünyasında 'yeni bir çalışma' olarak kabul edildi. Bu, Adnan Oktar’ın 'ciddi bir düşünce adamı' olarak kabul edilmesinin de önünü açtı. Her ne kadar bu çalışmalarda bulunan daha sonra kendisinden ayrılan müritleri, değil bu kitapları yazmak, kapaklarını dahi açmadığını iddia etse de söz konusu yayın bombardımanının etkisi büyük oldu.
Özellikle çok pahalı baskıları yapılan 'Yaratılış Atlası'nda çeşitli fosillerin fotoğrafları yer alıyor, Kuran ayetleri ile desteklenen, her türlü bitki ve canlının bugünkü halleri ile yaratıldığı, bulunan fosillerin sadece 'nesli tükenmiş canlılara ait olduğu' tezi ileri sürülüyordu.
SİYASAL İSLAMCI MAHALLEYE GERİ DÖNÜŞ
Üstelik evrimi anlatan internet sitelerinin yayınlarını takip ettirerek çok iyi bildiği bir başka şeyi daha yapıyordu Adnan Oktar: Türkiye mahkemelerinde dava açarak en azından bu sitelerin izlenmesini yasaklatıyordu! Ayrıca Akit, Milli Gazete gibi İslamcı yayın organlarında “bir düşünce adamı” olarak yeniden yer bulmaya başlamıştı. Her iki gazetede de köşe yazarı olarak yazılar yazdı. İslamcı camia Oktar'ı kendilerinin el atmadığı 'karşı mahallede' faaliyet gösteren bir 'tefekkür adamı' olarak görmeye başlamıştı. Elbette bu köşe yazarlığının yanı sıra yazdığı kitaplar da tam sayfa ilanlarla ve büyük paralar karşılığında bu gazetelerde tanıtıldı.
MİLLİ EĞİTİM KAPILARINI ADNAN HOCACILARA AÇTI
AK Parti iktidarının başlaması ile birlikte özellikle 2008 yılından sonra Adnan Oktar’ın müritleri kendilerini devlet liselerinde ve üniversitelerde göstermeye başladı. Evrim karşıtı 'fosil sergileri' Milli Eğitim’in izin vermesi nedeniyle serbestçe okul okul dolaşmaya başladı.
Bu dönemde yine farklı ülkelerden çeşitli gruplarla bağlantıya geçildi. Ama en şaşırtıcı olanı Mason ve Yahudi karşıtlığı ile bilinen Adnan Oktar’ın İsrail’i övmeye başlayıp Mason locasına üye olmasıydı.
Altuğ Revnak Eti'nin ifadesinde geçen şu bölüm örgütün kurduğu ilişkilerin boyutlarını gösteriyor, “İlerleyen zamanda Kabalacılar bizi ABD’ye davet ettiler. Bu görüşmeden bir yıl sonra 2013 yılı yaz aylarında ABD’de Los Angeles’te Kabalanın dünya toplantısına katıldık… Bir çok Hollywood yıldızı ile bu toplantıda tanışma imkanı bulduk. Orada Demi Moore, Ashton Kutcher, Al Pacino gibi bir çok aktör ve film yapımcısı ile tanıştık.”
İSRAİL’DE POLİTİKACILAR VE HAHAMLAR İLE İLİŞKİ
Türkiye-İsrail ilişkilerinin kötüleştiği bir dönemde Adnan Oktar’a yakın Oktar Babuna İsrail Parlamentosu'nda Netanyahu'yla bile görüşme imkanı buldu.
Adnan Oktar grubu Fethullah Gülen örgütünden çok daha önce karşıtlarını dinleme ve onlara karşı kara propaganda yapma gibi faaliyetler yürütmüştü. Savcılık iddianamesine de yansıyan ifadelere göre 'FETÖ' ile kurduğu ilişkilerin özellikle 1999 operasyonu sonrasında açılan davalardan kurtulmalarında belirleyici olduğu da düşünülüyor. Zira Adnan Hocacıların bu operasyonun Ergenekon örgütü tarafından kendilerine karşı yapıldığını ileri sürerek davayı açan savcı Zekeriya Öz’le uzun bir görüşme gerçekleştirdiği de biliniyor.
FETHULLAH GÜLEN’İ 'YARDIMCISI' YAPTI
Daima politik anlamda güçlü olanların yanında durmaya özen gösteren Adnan Oktar, Fethullah Gülen’e karşı da olumlu bir dil kullanmıştı. Hatta ona “Mehdi yardımcısı” ünvanını uygun bulmuştu. A9 televizyonunda ünlü 'kedicikler' karşısında yaptığı bir konuşmada şunları söylüyordu, “ Fethullah Hoca, mehdi aşığıdır. Ahir zamanda İslam'a hizmet edecek mühim şahıslardan birisidir. İlla söyleyeyim mi, Kahtani olabilir Fethullah Hoca, hadislerde belirtilen Kahtani olabilir. Bir şey bilmesem söylemem, Mehdi’nin yardımcısıdır.”
Adnan Hoca 1980’lerin başında başladığı yolculuğunu şimdilik yine bir polis operasyonu ve yargı süreci ile sonlandırmış görünüyor. Benzer operasyonları daha önce de yaşamıştı. Bugünkü tek fark, mağdur olduklarını, çocuklarının mallarına el konulduğunu söyleyen ailelerin, cinsel tacize uğradıklarını iddia eden, bazıları on sekiz yaşın altında kız çocuklarının, kandırıldıklarını söyleyen insanların sayısının artmış olması. Geçmişteki operasyonlardan siyasiler, yargı ve medya ile kurduğu ilişkiler, yıldırma amaçlı iftira atmadaki becerisinin sınırının olmaması gibi nedenlerle kurtulmayı başardı. Ancak artık grubuna eskisi kadar mürit akışının olmadığını biliyoruz.
Kimbilir belki gerçekten bu defa, siyasal İslamın 80'lerde başlayan yükselişinin en uç ve en garip akımının son perdesini izliyor olabiliriz.
-SON-