Afife Jale’nin mezarı 82 yıl sonra bulundu
Türkiye tiyatrosunda sahneye çıkan ilk Müslüman kadın oyuncu olan Afife Jale’nin kayıp mezarının izini süren Boğos Çalgıcıoğlu, ipucunu Kazlıçeşme Mezarlığı’nda buldu.
Özgür Duygu Durgun
DUVAR - 25 Temmuz 1941 tarihli gazetelerin hemen hepsinde şu haber göze çarpıyordu: “İlk kadın san’atkar Afife’nin cenazesi dün hemen hemen kimsesiz olarak kaldırıldı.”
Haberle birlikte verilen fotoğrafta mezarın başında az sayıda insan olduğu dikkat çekiyordu. Haberde adı geçen, Türk tiyatrosunun ilk Müslüman kadın oyuncusu Afife Jale’den başkası değildi.
Afife Jale'nin çocukluk ve gençliği, Birinci Dünya Savaşı ve İstanbul’un işgal yıllarında geçti. İlk kez 1920’de Kadıköy Apollon Tiyatrosu’nda Hüseyin Suat’ın ‘Yamalar’ oyununda sahneye çıktı. Müslüman bir kadın olarak sahneye çıktığı gerekçesiyle hayatı boyunca dışlandı. 1921’de İçişleri Bakanlığı’nın Müslüman kadınlara sahneyi yasaklamasının ardından, 8 Mart tarihinde Darülbedayi (Şehir Tiyatroları) tarafından işten çıkartıldı. Özgür ruhlu bir kadındı. Mücadele etmekten vazgeçmedi, farklı kumpanyalarda tiyatroya devam etti. Polis nezaretine alındı, kötü muameleye maruz kaldı. Yılmadı, Anadolu turnelerinde sahneye çıktı. Cumhuriyetin ilanından sonra kadınlara sahne yasağı kalkmasına rağmen bu kez sağlığı izin vermedi. Şiddetli baş ağrılarını geçirmek için o yıllarda doktor reçetesiyle verilen morfine başladı. Morfin bağımlılığı hazin sonu hızlandırdı. Yardıma muhtaç halde sokaklarda, parklarda yaşadı. Yapayalnız öldüğünde sadece 39 yaşındaydı. Uzunca bir süre mezarının nerede olduğu bilinmedi.
Tiyatro tarihi araştırmacısı, oyuncu, yönetmen Boğos Çalgıcıoğlu, Afife Jale’nin mezarının izini sürdü. Çalgıcıoğlu ile bu süreci konuştuk.
GÜLLÜ AGOP’UN MEZARINI ARARKEN BAŞLAYAN HİKAYE
Çalgıcıoğlu, Osmanlı Türk tiyatrosu dönemini konu alan araştırma ve Türkçeye kazandırdığı çevirilerle tanınan bir tiyatro emekçisi. Çalgıcıoğlu, sadece tiyatro tarihini araştırmakla kalmayıp özellikle Osmanlı Türk tiyatrosunun önemli oyuncularının ve ustalarının ölümlerinden sonraki hikâyelerinin de izini sürüyor.
Çalgıcıoğlu, Türk tiyatrosunun temellerini atan Hagop Vartovyan’ın (Güllü Agop) ilgisizlikten ötürü kaybolan mezarının, uzun süren bir araştırmayla 2011’de Ortaköy Yahya Efendi Mezarlığı’nda olduğunu ortaya çıkardı. Ardından, İstanbul’da sahneye çıkan ikinci Müslüman erkek oyuncu, aynı zamanda Şehir Tiyatroları’nda komedi dersleri vermiş olan Ahmet Fehim’in Büyükada’daki mezarını buldu.
Bu süreçte Afife Jale’nin mezarının da kamuoyunda bilinmediğini fark eden Çalgıcıoğlu, İstanbul’da bu mezarı aramaya başladı.
TİYATRONUN DEĞERİ BİLİNMEMİŞ İSİMLERİNİ HATIRLATMAK İÇİN YOLA ÇIKTI
Çalgıcıoğlu tiyatronun sembol isimlerinin mezarlarını araştırmaya ilk defa nasıl başladığını şöyle özetledi: “Bu çabamın temelinde 1880-1948 yılları arasında yaşamış, İstanbullu Ermeni tiyatro tarihi araştırmacısı Şarasan’ın (Sarkis Tütüncüyan) kaleme aldığı, Türkçeye çevirdiğim ‘Türkiye Ermenileri Sahnesi ve Çalışanları’ adlı kitap var. Bu kitap Metin And’ın pek çok eserinde yararlandığı önemli bir kaynaktır. Kitapta adı geçen sanatçıların önemli bir bölümünün sırf oyuncu ve Ermeni oldukları için mahkemelerde şahitlikleri kabul edilmemiştir. Kadın oyuncular, yakın tarihimize dek pavyon vesikasıyla sahneye çıkabilmiştir. Böyle bir ülkede tiyatrocuların hak ettikleri değeri görmeleri gerektiğini düşünerek yola çıktım.”
2016 yılında bir ipucu bulma umuduyla önce Afife Jale’nin sahneye çıktığı ilk yer olan Apollon Tiyatrosu’na (Kadıköy Rexx Sineması) giden Çalgıcıoğlu’nun karşısına, sinemanın fuayesinde atıl bir şekilde yerde duran Afife Jale büstü çıktı. Kötü durumda olan büst, Çalgıcıoğlu’nun ısrarlı takibiyle temizlendi ve 2018’de tekrar sinema girişindeki bahçede yerini aldı. Ancak bugün Rexx Sineması kapalı, büstün akıbeti ise meçhul.
KAYIP MEZARIN İZİ BİLİMSEL YOLLARLA SÜRÜLDÜ
Çalgıcıoğlu’nun iz sürebileceği tek belge, Afife Jale’nin cenazesinde kimin tarafından çekildiği belirsiz bir fotoğraf. Çalgıcıoğlu, “Cenaze töreninin elimizdeki muhtemelen tek belgesi olan bu fotoğrafta Şehir Tiyatroları’ndan Behzat Butak, Sait Köknar ve oğlu Ergun Köknar bulunuyordu. Fotoğrafı çeken kişinin kim olduğu ise bilinmiyor” diye anlattı.
"Afife Jale’nin gömüldüğü yer kimsesizler mezarlığıydı. Bunu, cenaze fotoğrafında yer alan heybetli taşlardan anlıyoruz. Bu taşlar cellatların mezarları için yapılırmış. Kimsesizler ve cellatlar aynı mezarlığa gömülürmüş. Fotoğrafın geri planında görülen binaların Balıklı Rum veya Yedikule Ermeni Hastanesi olabileceğinden yola çıkarak araştırmaya başladık. Selim İleri ve Can Dündar, Afife Jale’ye dair yazdıkları kitaplarda Balıklı Rum’dan söz etmişlerdi ancak bu bilgiyi doğrulamak gerekiyordu. Zira her iki bina da mimari olarak benziyordu, aynı mimarın elinden çıkmıştı.”
Çalgıcıoğlu, fotoğrafın Yedikule Ermeni Hastanesi yakınlarında Kazlıçeşme Mezarlığı’nda çekilmiş olma ihtimalinden yola çıkarak tarihi fotoğrafların karşılaştırmasını yaptıklarını anlattı: “Emin olmak için hastane gerisinde görünen surların o dönemki haliyle günümüzdeki durumunu karşılaştırdık. Bunun için çekim yapmak istedik ama mezarlıktaki ağaçların günümüzde ulaştığı yükseklik ve sıklığı sebebiyle kaliteli görüntü almakta zorlandık. Mezarlığın hemen yanında bulunan bazı gökdelenlerden aldığımız özel izinlerle mezarlığın ve çevrenin havadan fotoğraflarını çektik. Bu süreçte harita mühendisi Şinasi Tek ve İTÜ Geomatik Bölümü’nden Prof. Dr. Rahmi Nurhan Çelik bilimsel destek sundu. Yapılan karşılaştırmalı dijital ölçümler 1941 tarihli fotoğrafta görünen mezarlığın doğru yerini bize gösterdi. Ayrıca Bakırköy Ruh ve Sinir Hastanesi’ne başvurduk. Hastaneden aldığımız yanıt, ‘hasta mahremiyeti nedeniyle bilgi veremeyecekleri’ yönünde oldu. Burada yıllarca çalışmış psikiyatrist Dr. Lâtif Ruhşat Alpkan’ın değerli katkısıyla, Afife’nin hastane kayıtlarına dair belgelerin tarihlerine ulaşabildik. Afife Jale üç kez hastaneye yatmıştı ancak üçüncü dosya kayıptı."
SAHİPSİZ BİR MEZARLIĞIN GÖSTERDİĞİ İPUÇLARI
Çalgıcıoğlu, Afife Jale’nin mezarını nokta atışı olarak tespit etmenin imkansız olduğunu belirtti. Zira 1995’te mezarlık toprakla doldurulmuş ve eski mezarların üstüne yeni naaşlar gömülmüş. Yaklaşık 2,5 metre yüksekliğindeki cellatlar için dikilen mezar taşları ise yükselen yeni katman nedeniyle kısalmış.
Kasım 2022’de İBB Kültür A.Ş.’den yetkililerle yapılan mezarlık ziyaretinde ise ilginç bir bilgi ortaya çıktı. Afife Jale’nin gömüldüğü düşünülen alanda, şu anda yaklaşık 80 yıllık, yani Afife Jale’nin gömüldüğü tarihe eş yaşta bir ağaç bulunuyor. Ağacın köklendiği alan parmaklıkla çevrili ve mezarda yatan kişinin kimliği kayıtlarda yok.
Öte yandan, Afife Jale’nin ölümünden hemen sonra dönemin basınında yer alan haberlerde ve oyuncu Vasfi Rıza Zobu’nun anılarında bahsi geçtiği üzere, cenaze kaldırılmadan sanatçının yüzünün maskı alınmış. Bu sayede sahneye çıkan ilk Müslüman kadının ileride kurulacak bir tiyatro müzesine büstünün konulacağı yazılıp çizilmiş. Fakat maskeye ne olduğu, kimlerin eline geçtiği, bahsi geçen büstün yapılıp yapılmadığı bugün de yanıtını bulamamış sorular arasında.
HALDUN DORMEN’DEN DESTEK
Boğos Çalgıcıoğlu, Afife Jale’ye yaşarken kendisinden esirgenen saygının hiç olmazsa öldükten sonra gösterilmesi gerektiğini söyledi. Mezarlık alanına konulacak bir totem veya mezarlık girişinde Afife Jale’nin orada yatmakta olduğunu belirten bir bilginin kamuoyuna açık bir alanda yer alabileceğini belirten Çalgıcıoğlu, mezar araştırmasıyla ilgili süreç hakkında kapsamlı dosyalar hazırlayıp İBB, Mezarlıklar Müdürlüğü, Kültür A.Ş gibi kurumlara ilettiklerini dile getirdi.
Çalgıcıoğlu, “1997’den bu yana verilen Yapı Kredi Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nin fikir babası, duayen tiyatrocu Haldun Dormen’in bu sürece katkısı çok büyük. Hazırladığımız dosyayı Başkan Ekrem İmamoğlu’na bizzat kendisi sundu. Haldun Dormen ustamızın bu çabadaki emeğinin altını çizmek isterim” dedi.
Boğos Çalgıcıoğlu kimdir?
1950 yılında İstanbul’da doğan Boğos Çalgıcıoğlu, 70’li yıllarda pandomim sanatına ilgi duydu ve bu alanda eğitim aldıktan sonra çeşitli gösterilerde yer aldı. Ağırlıklı olarak Ermenice temsiller veren Berberyan Kumpanyası’nda yıllarca oyunculuk ve yönetmenlik yaptı. Tiyatro tarihine ışık tutan çeşitli oyunlarda oyuncu ve içerik danışmanı olarak yer aldı. Şarasan’ın ‘Osmanlı Ermeni Sahnesi ve Çalışanları’ adlı kitabını ve Başepiskos Levon Zekiyan’ın ‘Venedik’ten İstanbul’a Modern Ermeni Tiyatrosunun İlk Adımları’ adlı kitabını Türkçeye kazandırdı. Çevirisini yaptığı Hagop Baronyan’ın ‘Şark Dişçisi’ adlı oyunu önce İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sonra Bursa Nilüfer Kent Tiyatrosu’nda oynandı.
Osmanlı Ermeni Tiyatro tarihi hakkındaki araştırmalarını sürdüren Boğos Çalgıcıoğlu 2013’ten bu yana Paros Dergisi’nde tiyatro tarihinin unutulan isimlerini yazıyor. Çalgıcıoğlu, Haziran 2022’de Türkiye Ermeni Katolik Patrikhanesi tarafından modern Ermeni edebiyatının en önemli temsilcilerinden Mıgırdiç Beşiktaşlıyan adına verilen özel nişana layık bulundu. Nişanın önceki sahipleri arasında Ara Güler de bulunuyor.