Afife Jale'nin 'son günleri' sahnede

Türkiye tiyatrosunun simge ismi, ‘sahneye çıkan ilk Müslüman kadın’ Afife Jale'nin son günleri sahnede... Sanatçı Aslı İktu ile oyunu ve Afie Jale'nin tiyatrodaki yerini konuştuk.

Abone ol

Canan Aydın canan1aydin@gmail.com

DUVAR - Bu topraklarda kadınların ömrü mücadeleyle geçiyor. Kendini var etmek kadın mücadelesinin bir parçası. Ne yazık ki egemen değerlerden kurtulmak pek kolay olmuyor. Günümüzde kocası tarafından öldürülen mi dersiniz, camdan atılıp sonra intihar süsü verilen mi, ailesinden baskı görüp intihara sürüklenen mi... Yani saymakla bitmiyor. Hal böyle olunca da kadınlar, istediğini yemek, istediğini içmek, hatta sokakta gülmek gibi doğal şeyler için bile mücadele etmek zorunda kalıyor. Ne acı! Tüm bu yaşananların sonunda ne mi oluyor? Hep birlikte ‘deliriyoruz’. Ünlü bir psikriyatist “Pisikriyatiste gerçek hastalar gitmez, gerçek hastaların hasta ettiği kişiler gider" der.

Afife Jale'de bu isimlerden biriydi ve tek 'suçu' sanata ve tiyatroya olan aşkıydı. 1919’larda o çok sevdiği tiyatro sahnesine çıkarak kısacık ömrüne koca bir hayat mücadelesi sığdırdı. Sahne sevdası onun ailesi tarafından reddedilmesine neden oldu. Bunun yanında toplum baskısı... Tüm bu yaşananlar onu yıldırmadı. Ve ‘sahneye çıkan ilk Müslüman kadın’ olarak tarihe geçti. Elbette ki dönemin iktidarı da onu hırpaladı. Ama o bu mücadelesini sürdürdü. Sonrası mı, duygusal boşluklar...Afife Jale'nin bu son günlerini anlatan hikayesi ise ‘Afife' adlı oyunla sahneye taşındı. Aslı İktu tarafından yeniden sahnede nefes alan ‘Afife' şimdilerde ise Anadolu turnesine çıkıyor. Yakında sizin şehrinizde de olabilecek oyuna ilişkin bakın Aslı İktu neler söyledi, kendisinden dinleyelim.

Afife Jale, sahneye çıkan ilk Müslüman kadın olarak tarihe geçmiş bir isim. Adına ödüller veriliyor, yaşamı pek çok kitaba konu oldu. Afife’yi bu kez ilk aşkı olan tiyatro sahnesinde göreceğiz. Bize oyunu anlatır mısınız?

Oyun, Afife Jale’nin akıl hastanesindeki son gecesi, son anları, ölmeden önce aklında kalan ve geçenleri anlatıyor. Oyun; tiyatro, Selahattin Pınar ve morfin bağımlılığın onu getirdiği nokta üzerine toplanıyor. Hayatını incelediğimizde; tiyatro ve Selahattin Pınar’la olan dönemler hayata en sıkı bağlandığı zaman aralıklarına denk geliyor. Afife Jale girdiği yoldan geri dönmemiş ve hayalleri için her türlü galibiyeti ve mağlubiyeti karşılayabilecek bir kişiliğe sahip. Fakat dönem onun kazanımlarını mağlubiyete çeviriyor. Darülbedayi’ye kabul ediliyor ama “Müslüman Türk kadını” olarak sahneye çıkması imkânsızdır. Tutuklanmalar, babasının reddetmesi, baskılar onu yıldırmaz ama psikolojik boşluklara sürükler. Bu boşluklar da; baş ağrılarına… Ve bir eczacının ağrılarını azaltmak için verdiği ‘morfin’e bağımlılık… İlk aldığı morfin aslında sonun başlangıcıdır. Selahattin Pınar ile birlikteliği onu korumalı bir alana almasına rağmen, morfin bağımlılığından kurtaramaz.

'AFİFE JALE İLE ORTAK NOKTADA BULUŞUYORUZ'

“Tiyatro varsa ben de varım” diyerek tiyatroya olan aşkını, tutkusunu anlatan Afife Jale'yi sahnede anlatmak sizin için nasıl bir anlam taşıyor?

Çocukluğumdan itibaren sanat ile iç içe büyüdüm. Annem ve babam emekçi opera sanatçılarıdır. Sanatın zorluklarını, heyecanlarını, nefes almak gibi içime sindirmiş bir kadın olarak, Afife Jale’yi sahnede canlandırmak esasında benim için; hem çok zor, hem de gurur verici… Tiyatroya aşık bir kadınım. Bu noktada Afife Jale ile ortak noktada buluşuyoruz. Yani Afife Jale’yi oynamak benim için büyük anlam ifade ediyor. Sanat ile uğraşan bütün kadınların ona minnet borcu var. Bu borcumuzu ödemek ve bu topraklarda yaşadığı için bugün Afife Jale ile sahnedeyiz. Afife Jale’yi oynadığım her gecenin sonunda, bütün alkışların onun ruhuna değmesini diliyorum.

'REHA ÖZCAN, 'AFİFE JALE'Yİ OYNA' DEDİ' 

Afife Jale'yi o çok sevdiği, uğruna savaş verdiği sahnede anlatmak fikri nasıl çıktı ortaya?

Sevgili dostum, Reha Özcan'la bir tiyatro sohbeti arasında, "Bir kadın hikâyesi oynamak istiyorum” dedim. O da; “Afife Jale’yi oynasana… “ dedi. İşte o andan itibaren Afife Jale ile yolculuk başladı. Yazar, yönetmen ve arkadaşım sevgili Cem Kenar’ı aradım. “Afife Jale’yi oynamak istiyorum. Afife Jale üzerine oyun yazar mısın?” dedim. Afife Jale’yi seven, önemseyen ve üzerine çok araştırma yapmış olan Cem Kenar, araştırmalarını tazeledi ve yaklaşık üç aylık bir süreç sonunda yazdığı “Afife Jale” ile beni tanıştırdı. Ve böylece yeni bir süreç bizim için başladı.

Oyun tek kişilik; tam da Afife Jale'nin yalnızlığı gibi... Onun iç dünyasındaki kalabalığı anlatmak zor oldu mu? Bunun için nasıl bir çalışma yaptınız?

Afife Jale ile ilgili yazılan, çekilen, anlatılan her şeyi okuyarak ve izleyerek araştırdım. Tüm zamanımı ona ayırmaya başladım. . Ruh ve sinir hastalıkları hastanelerine gidip bağımlılar ile görüşmeler yaptım, hikâyelerini dinledim, gözlemler yaptım ve prova süreci başladı.

Tabii Afife Jale’yi bugünün gözünden de anlamak kolay değildi. Bu yüzden onu kendi şartlarında anlamaya çalıştım. Fakat onunla ilgili her şey ve bilgi çok kısır. Aslında, tarihe damga vurmuş bir kadının hakkında, bu kadar az bilgi bulmak canımı acıttı.

.

Sahneye çıkmak için kural tanımamış, bunun için büyük mücadeleler vermiş bir isim Afife Jale. Başta ailesi olmak üzere dönemin zaptiyelerinden tutun da mahalle baskısına kadar... Bugün kadın oyuncular ne tür zorluklarla karşılaşıyor? Kadınlar sahnede ne kadar yer alabiliyor?

Televizyonda, sinemada ve ya sahnede izlediği kadın oyuncu ya da balerini alkışlayanlar, kendi ailelerinden bunun çıkmasını istemiyor. Örneğin Türkan Şoray, Türk halkının kadını ve erkeğiyle hayranlık duyduğu bir oyuncu. Ama konu kendi çocuğu olduğu zaman, burada söyleyemeyeceğim sıfatlar kullanıyorlar. Hayranlıkla ile toplumsal tutucu kısmımız bu noktada çatışıyor. Ailesine karşı direnerek tiyatroya aşık olmuş ve bugün sahnede olan tanıdığım birçok “Afife Jale” var.

Afife Jale, yaşadığı tüm bu olumsuzluklara rağmen asla vazgeçmemiş tiyatro aşkından. Bugün bizlerin böylesine derinden, tutkuyla sarılabileceği şeyler kaldı mı? Ne dersiniz?

Benim için tiyatro heves veya hobi değil. Tiyatro mesleğim ve vazgeçemediğim tutkum… Hocam Müşfik Kenter konservatuara girdiğimizde; “Önce iyi bir insan olun, sonra iyi bir oyuncu olursunuz.” demişti. Hayatım boyunca onun izinden gittim ve gitmeye de devam edeceğim. Buradan da onu sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.

Oyuna dönecek olursak oyunun diğer emekçileri kimler?

Sahnede Afife Jale’ye nefes olurken; oyunun yazar ve yönetmenliğini Cem Kenar yaptı. Reji asistanlığımızı ise gençliğini heyecanıyla harmanlayan Yağmur Ünal üstlendi.

Oyun, ne zaman, nerede ne kadar süre sahnede kalacak?

Oyun, bitmemeli diye düşünüyorum. Başka projeler yapsam bile Afife bitmemeli… İlk yılımızda İstanbul’da oynadık. Zamanında Afife Jale’nin yaptığı gibi Türkiye genelinde turnelere başladık. Afife Jale’nin nefesinin bu topraklarda duyulmasına devam edeceğiz. Programımız oluşma aşamasında, yakında belki de şehrinizde olabilir.