Nuran Evren Şit’in senaryosundan Ömer Faruk Sorak’ın çektiği “Aşk Tesadüfleri Sever” tam dokuz yıl önce vizyona girdiğinde büyük ilgi görmüştü. Yaklaşık 2.5 milyonluk gişe rakamıyla da yılın en iyilerinden biri olmuştu. Hayatının beş yılını Ankara’da geçirmiş biri olarak “Ankara’da aşık olmak zor iki gözüm” diyerek filmi genel olarak iyi bulduğumuz ama sıkıntılarına da değinin bir yazı yazmışız o dönem Radikal’de, bir yerinde de demişiz ki “Aşk Tesüdüfleri Sever, ne yazık ki ‘tesadüfler tesadüf olmaktan’ çıkıp, kurgu olmaya başladığı anda odağını kaybediyor. Açık söylemek gerekirse ciddiyetini de kaybediyor.”
Bugün itibarıyla salonlardaki yerini alan “Aşk Tesadüfleri Sever 2” için de benzer bir cümleyi kurabiliriz rahatlıkla. Öncelikle bu bir devam filmi değil. Filmin başında ve sonunda da belirtildiği gibi “gerçek bir hikayeden esinlenilmiş” bir yapım. Yani Niko ile Sema’nın 1960’lı yıllarda başlayan, sonra kesintiye uğrayıp kavuşma ile biten hikayesi. Nuran Evren Şit ve filmin ortak yönetmeni İpek Sorak, bu hikayeyi bugüne bağlayan bir başka öyküyle zenginleştirip “tesadüfün bu kadarı” dedirten bir senaryoya imza atıyorlar. Ancak bu kez, hikayenin daha ilk yarısında finaldeki tesadüfün ne olduğunu ön görmek mümkün oluyor.
“Aşk Tesadüfleri Sever 2”, biri 1961 diğeri 2011 yılında geçen iki aşk hikayesini paralel bir şekilde anlatıp finalde birbirine bağlayan bir yapım. Türkiye ile Yunanistan’ın Kıbrıs meselesi yüzünden gergin olduğu, haliyle bu gerilimin ülkedeki Rum vatandaşlara da yansıtıldığı 60’lı yılların başında henüz talebe olan Sema ile Niko birbirine aşık olur. Yıllara yayılan ve giderek artan siyasi gerilim yüzünden sıkıntılarla boğuşan ilişki, 1964 yılında Rumların ülkeden tehcir edilmesiyle yeni bir boyuta geçiyor. Bir dizi talihsiz tesadüf, ‘iyi niyetli kötülükler’ sonucu ikilinin yolları ayrılıyor, başka hayatlara başlıyorlar, evlenip çoluk çocuğa karışıyorlar.
2011’de ise altı yıllık ilişkisini aldatıldığını öğrenince sonlandıran Defne ile ilişki yaşamayı beceremeyen Kerem bir biçimde tanışıyorlar. Birbirlerine aşık olan gençler, geçmişten getirdikleri arızaları gidermeye çalışırken, karşılıklı kalp kırmak da dahil sıkıntılı günlerden geçiyorlar.
“Aşk Tesadüfleri Sever 2”, tıpkı ilk filmde olduğu gibi dönem atmosferi kurmakta oldukça maharetli. 60’lı yılların gergin atmosferini anlatırken politik olarak doğru yerde durmaya özen gösteren de bir yapısı var. İçinde yaşadığı zaman kötüye gittikçe insanoğlu ‘geçmiş’in daha iyi olduğuna dair bir izlenime kapılıyor. Bütün sıkıntısına, derdine tasasına rağmen daha samimi daha insaniymiş gibi geliyor ve öyle de tasvir ediliyor geçmiş. Bu film de bundan azade değil. Yani geçmiş tasviri ne kadar incelikliyle, bugüne bakışı biraz daha karamsar. Geçmişe dair bu incelik, sadece aşka odaklandığında naif bir anlatıma bürünüyor ve tehcir gibi bir durumu politik olarak doğru yerde olsa bile estetik gösterme riski taşıyor. Ya da buradan bir dram çıkarma, seyirciyi gözyaşı dökmeye zorlama çabasına girişiyor.
Hikayenin bu tarafına geldiğimizde ise ‘modern’ ilişkileri, karşılıklı güven sorunlarını anlatmakta iyi diyebiliriz film için. Ancak, Kerem karakterinin çok fazla prototip olduğunu söylemeden geçmeyelim. Çağan Irmak’ın “Issız Adam”ının Alper’i varken ilişki kurma becerisi olmayan, üstüne üstlük bir de aşçı olan yakışıklı karakter hiç de orijinal bir fikirmiş gibi durmuyor. Üstelik bu kaslı ve dertli adamların sinemada hâlâ bir arzu objesi olabilmesinin kendisi bile sorunlu. “Kızım dertliyim ben taam mı” şeklinde özetleyebileceğimiz derinlikteki gizemlerin büyük sorunlar gibi algılanmasına bir itirazınız yoksa finalde ister istemez hüngür hüngür ağlayacaksınız demektir. Filmi beğenip beğenmemeniz, perdede zor ağlayan birisi olmanız hiçbir şey ifade etmeyecek. Üst üstte bindirilen sahneler, ciğerinizi parçalayan müzikler, dram üstüne dramlarla akan son yarım saatte gözyaşı dökmeyen de ne bileyim kalpsizin önde gidenidir en hafif tabirle.
Toparlarsak, “Aşk Tesadüfleri Sever 2” tasarımından yönetime ve oyunculuklarına kadar özenli bir iş. Ama esin kaynağı hikayesine eklediği ‘ıssız adam’ motifi ile klişe olmaktan kurtulamayan bir yapım olmuş. Hikayenin ‘gerçek’ kısmı idare etse de, kanımca bugüne dair hikaye erkek karakteri, kötü kalpli eski sevgili karakteri vb. ile fazlaca karikatür kalıyor. Yine de yukarıda dediğim gibi, gözyaşı garantili olduğu kesin.
AŞK TESADÜFLERİ SEVER 2
YÖNETMEN: Ömer Faruk Sorak, İpek Sorak
OYUNCULAR: Nesrin Cavadzade, Yiğit Kirazcı, Elif Doğan, Aytaç Şaşmaz, Türkü Turan, Erkan Can, Zuhal Olcay, Uğur Polat
YAPIM: 2020 Türkiye
SÜRE: 125 dk.