Ahmet Faruk Ünsal: Erdoğan artık sevgiden değil korkudan destek alıyor
Ayşegül Doğan’ın Gazete Duvar için yaptığı “10 Soruda 2017” söyleşilerinin konuklarından biri de insan hakları savunucusu ve bir dönem Adalet ve Kalkınma Partisi’nden milletvekilliği de yapan siyasetçi Ahmet Faruk Ünsal oldu. Yoğun yağmur sesi eşliğinde yapılan söyleşide Ahmet Faruk Ünsal, 15 Temmuz 2016 sonrası Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yeni bir sezonun başladığını belirterek, “Darbe sonrası 2016’da yaşadığımız her şey bugüne kadar yaşananlarla birbirine çok benziyor. Hukuk açısından, insan hakları açısından demokrasi açısından, uluslararası ilişkiler açısından, sosyal ve siyasal hayatın ağır bir olağanüstü hal zehiri altında nefes alınamaz hale gelmesi açısından çok trajik bir bir buçuk yıl yaşadığımızı söyleyebilirim” dedi.
Ahmet Faruk Ünsal’ın sözlerinden bazı kesitler şöyle:
“İte kaka geçtiği söylenen bir referandum dönemi geçirdik. Cumhuriyet tarihinde yaşadığımız en kritik olaydı.”
“İktidar partisinin belediye başkanlarının hiçbir adli ve idari soruşturma geçirmeksizin istifaya zorlanmaları, sadece yılın değil yine cumhuriyet tarihinin en kritik olaylarından biriydi. Seçmen iradesinin tamamiyle hiçe sayıldığı, demokrasiye saygının, demokratik denetimin hiçbir anlamının olmadığını hepimizin kafasına çaktıkları bir süreç yaşadık.”
“Dün dündür bugün bugündür sözünün yaratıcısı Süleyman Demirel’i, şampiyonu cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır.”
“Ben bir Stephan Zweig hayranıyım. “Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castellio Calvin’e…” bugün yaşadığımız bu düşünce özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün bu kadar kısıtlandığı bir dönemde çok ufuk açıcı.”
“Özellikle olağanüstü hal sürecinde yaşadıklarımız, maruz kaldıklarımız ve bunları yapan insanlar ki birçoğunu tanıyorum, kişisel olarak tanıyorum… Tıpkı Hannah Arendt’in dediği gibi, çıkarın o hayattan, harika arkadaşlar, çok hoş sohbetler, çok duyarlılar ama bir mekanizmanın parçası oldukları zaman ne büyük canavar dönüştüklerini anlatır Hannah Arendt.
“Alanya’da kimlik kontrolü sırasında bir genç yakalandı. Emniyetin üçüncü katından atlayarak inhitar ettiği iddia edildi. Süleyman Soylu dedi ki, “Örgüt talimatı var, yakalanınca intihar edilsin diye…” Bu kanımı dondurdu. Bundan sonra bu tür şüpheli ölümlerin hiçbiri hakkında biz gözaltı yapan memurların herhangi bir sorumluluğunu iddia edemez hale geliriz. Bu bir anlamda örtülü yargısız infaz talimatı gibi algılanacak bir şey.”
(2017’de kazananlar, kaybedenler kimdi sorusuna cevaben)
“Artık insanlar Tayyip Erdoğan’ı sevdikleri için değil, korktukları için onunla beraberler. Dolayısıyla 2017’nin 2018’in en büyük kaybedeni olacak.
“Barzani referandum sürecinde maalesef kaybeden taraf oldu. Sadece Barzani değil, Irak Kürtleri ve Irak Kürdistanı kaybetti.”
“Selahattin Demirtaş en büyük kazanan. Asaletini hiç bozmadan, ağırbaşlılığını hiç bozmadan muhteşem bir görüntü sergiledi.”
“Yılın en vicdan yaralayanı Nuriye ve Semih’in durumu. İçişleri Bakanı, yargılanmakta olan iki şahıs için örgüt üyesidir diye broşür bastırıyor. Hukuk devletinde olması düşünülemeyecek bir şey. Adeta ölseler de kurtulsak diye bir davranış var devletten.”
“Bence 21’inci yüzyıl bir Kürt yüzyılı olacak. Çünkü İslam dünyasında gerek Farsların gerek Arapların gerekse Türklerin başaramadığını Kürtler bir şekilde başarmaya çalışıyor.”