Ahmet Haşim Köse: Anayasa anlatılacaksa Murat Sevinç, uluslararası ilişkiler anlatılacaksa İlhan Uzgel anlatır
Ahmet Haşim Köse'den Yeni Şafak'a yanıt: Bu ülkede ekonomi politik anlatılacaksa Benan Eres böyle bir programda yer alır; bu ülkede anayasa anlatılacaksa Murat Sevinç o programda yer alır; bu ülkede uluslararası ilişkiler anlatılacaksa İlhan Uzgel o programda yer alır; yine bu ülkede örneğin Ortadoğu anlatılacaksa Fulya Atacan yer alır...
Nurettin Öztatar
DUVAR - Yeni Şafak Gazetesi bugün bütünüyle karalama bir habere imza attı. Gazetenin internet sayfasından, “Terörden atılana CHP kalkanı” başlığıyla verilen “haberde” Beşiktaş Kent Okulu’nda ders veren bilim insanlarının terörle bağlantılı oldukları öne sürüldü. “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayarak barış çağrısı yaptıkları için OHAL KHK’ları ile üniversitelerden atılan bilim insanlarını hedef gösteren Yeni Şafak, CHP’yi ve Beşiktaş Belediyesi'ni de suçladı.
Beşiktaş Kent Okulu’nun koordinasyonunda yer alan, kendisi de OHAL KHK’sı ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye’den ihraç edilen Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse, Yeni Şafak'ın yayınıyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Prof. Köse, “Bizimle düşünecek, öğrenecek ve öğretecek herkes bizim dostumuzdur ve gökyüzü sofrası onlara elbette açıktır. Hâlâ düşünebiliyorsak elbette umut vardır. Düşünmeyi KHK ile yasaklayamıyorsunuz” dedi.
Beşiktaş Kent Okulu Koordinasyonunu yürüten Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse'nin sorularımıza yanıtları şöyle:
Hocam Yeni Şafak Gazetesi Beşiktaş Belediyesi'nin bünyesinde oluşturulan Beşiktaş Kent Okulu hakkında ders veren hocalarını hedef alan bir haber yaptı. Teröre destek veren Barış Akademisyenleri'ne CHP'nin sahip çıktığı, ders veren hocaların hepsinin KHK ile ihraç edildiği, okulun kuruluş "emrinin" de Kılıçdaroğlu tarafından verildiği yazıldı. Okulun akademik koordinasyonunu siz sürdürüyorsunuz, bu konudaki düşünceleriniz alabilir miyiz?
Öncelikle şunu belirtmek lazım. Bu doğrudan Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti organlarını görevlendirilmesiyle oluşan bir yapı değil. Öyle olsaydı adı parti okulu olurdu. Benim partiyle doğrudan bir bağlantım yok ama eğer öyle olsaydı hiç değilse bir bilgim olurdu. Haberin kaynağı bu oluşumun partiden öte o bölgede siyaset yapan kişilerin ortak çabasının ürünü olduğunu biliyor olmalı. BELTAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Ayça Akpek’in özel çabası olmasa böyle bir faaliyet oluşamazdı. Benim katkım bu oluşumun programlarına düşünsel destek sağlamak. Yine haberi yapanların okul ya da üniversite fikrinden ne kadar uzak olduklarını üzülerek görüyoruz. Okulun temeli uzmanlaşmış bilgiye, üniversitenin temeli ise eleştirel bilgiye dayanır. Uzmanlık ve eleştiri evrensel bilginin omurgasını oluşturur. Beşiktaş Kent Okulu "İktisat, Siyaset, Hukuk ve Uygarlık" alanında programlar düzenlemeyi amaçlıyor. Şimdi gazetede haber olan bazı arkadaşlarıma referansla uzmanlık alanımı sorgulayalım. Bu ülkede ekonomi politik anlatılacaksa Benan Eres böyle bir programda yer alır; bu ülkede anayasa anlatılacaksa Murat Sevinç o programda yer alır; bu ülkede uluslararası ilişkiler anlatılacaksa İlhan Uzgel o programda yer alır; yine bu ülkede örneğin Ortadoğu anlatılacaksa Fulya Atacan yer alır... Diğer hocalarım da konularının gerçek anlamda uzman kişileridir. Bizim KHK ile üniversitelerimizden atılmamız düşünsel hayatımızın sonlanması anlamına elbette gelmiyor. Ama görüyoruz ki iktidara yakın medya yerel seçimleri de dikkate alarak kendince asparagas haberler oluşturmaktan vazgeçmiyor. Bu topluluğa şunu hatırlatmak lazım: Hiç olmadığı kadar üniversiteler sizin, ama Dadaloğlu'nun o güzel sözleriyle "ferman sizinse söz de bizim." Ne beklenebilir ki biz elbette düşüneceğiz, yazacağız ve olanak bulduğumuz yerlerde birikimlerimizi aktaracağız. Bundan da vazgeçmemiz mümkün değildir. Bu oluşum kimseye zorlama yapmıyor, programını, derslerin içeriğini açıkça kamuoyuna duyuruyor. İltifat başta Beşiktaş olmak üzere halkımızındır. Ne de olsa "ağaç kabuğu yesinler" denilen kitlenin üyeleriyiz. Biz bu medya mensuplarından farklı olarak, minimum koşullarda yaşamayı beceren topluluğun parçalarıyız. Öyle bir elimiz yağda bir elimiz balda olan insanlar değiliz. En büyük erdemimiz doğruya olan sorumluluk duygumuzdur. Her konuda konuşmayız; bu özelliğimiz akademik terbiyemizin yanı sıra dünya görüşümüzden gelir. Evet biz insanlığa ve barışa inanırız. Bu inancımızdan dolayı lekeyle gezmeyiz, kendimizle barışığızdır.
Hocaların çoğu Siyasal Bilgiler'in hocaları, bu konuda ne demek istersiniz?
Beş program düzenlenmesi öngörülüyor. Bu birinci program evet öyle bir kompozisyon üretti. Ama ne salt SBF hocalarını ve ne de sadece KHK ile atılan hocaları hedefliyor. Başlangıçta da dediğim gibi konu alanının yetkinliği bizce en önemli kriterdir. Bu medya grubunun akademik yetkinliği kabul gören hoca önerileri varsa bizimle paylaşsınlar. Ekonomi politik derslerini kim versin? Anayasayı kim anlatsın? Uluslararası düzeyde kabul gören bir dış işleri hocası var mı? İyi bir kent bilimci, iyi bir maliyeci ya da daha net bilgileri olabilir iyi bir iletişimci önerirler mi? Varsa önerileri biz de değerlendirir, buyurun dostlar sofrasına deriz. Yoksa ve bence bu tür haber yapabilen düşünce geleneklerine yakın olan bu niteliklerde hoca yok, bu da onlara şunu göstersin: İşte ülkenin içinde bulunduğu üniversitelerin durumu bu.
22 Aralık’ta bir sempozyum düzenlemeyi planlıyorsunuz. Bu konuda bir bilgi verebilir misiniz?
Evet, "Bulunduğumuz Eşik: 2018 Biterken Türkiye" başlıklı bir sempozyumu örgütlemeye çalışıyoruz. Korkmasınlar yalnızca atılan akademisyenlerden oluşmayacak bu toplantı. İktisat, siyaset ve İstanbul'u konu alıyor. Halkımız özgür iradeleriyle toplantıya davetlidirler. Bizimle düşünecek, öğrenecek ve öğretecek herkes bizim dostumuzdur ve gökyüzü sofrası onlara elbette açıktır. Hâlâ düşünebiliyorsak elbette umut vardır. Düşünmeyi KHK ile yasaklayamıyorsunuz.
'Kentli olmaktan doğan sorumluluk giderek muğlaklaşıyor'
BELTAŞ Beşiktaş Belediyesi San. Ve Tic. A.Ş. adına Av. Ayça Akpek Beşiktaş Kent Okulu’nu anlatmıştı:
Beltaş Beşiktaş Belediyesi San. Ve Tic. A.Ş. anlaşılacağı üzere bir belediye bağlı şirketidir. Şirket olarak pek çok alanda faaliyet göstermekteyiz. Bugüne kadar şirketin yaptıkları içinde anlamı itibariyle en büyük proje olan ‘kent okulu’nun ne anlam ifade ettiğini ve bu düşüncenin nasıl ortaya çıktığını paylaşmak isterim.
Anayasamız belediyeleri birer kamu tüzelkişisi olarak tanımlamakta. Kamu deyince de genel kanaat kamunun siyasetten ari bir kavram olduğudur. Kamu ile siyaset ya da siyasal kavramlarının birbiri ile çatışan kavramlar olduğu algısı bilinçli bir biçimde dayatılıyor.
Siyasalın ya da politik olanın ne olduğuna dair tartışma, hiç kuşkusuz siyasetin alanı ama özellikle ülkemiz için geleceğimizi belirleyen temel sorunsalları kavramak açısından da yaşamsal bir konu. Çünkü gündelik yaşamımıza egemen olan güç ilişkilerini kavrayışımız ancak siyasalı kavrayışımıza bağlı olarak gerçekleşebilir. Siyasal bilinç de böyle oluşur.
Siyaset netice itibariyle nasıl bir yaşam tahayyülümüz olduğuna dair bir yöntem/ideoloji sunar. İdeoloji olmadan tahayyül, hayal olamaz. Bu bağlamda kamunun doğrudan ilgi alanına giren yerel yönetim de siyasetin en önemli konusudur. Çünkü kent, en nihayetinde insanın arzu ettiği yaşamı inşa ettiği bir alandır.
Kent Okulu düşüncemizin temelinde de bu yaşam alanını nasıl kurgulamamız gerektiğine dair siyasal sorumluluğumuz yatmaktadır.
Kentli olmaktan doğan sorumluluk giderek muğlaklaşan bir konu. Çünkü kentten yaratılan rantın yegane zenginleşme aracı olduğunu dayatan bir ekonomik düzen var karşımızda. Doymak bilmeyen daha fazla kazanma arzusu yutuyor kentleri. Bir tarafta yüzlerce katlı rezidanslarda lüks yaşamlar, diğer yanda derin bir yoksulluk sunuluyor bize. Rant yalnızca binaları değil, tavrımızı da değiştiriyor.
Birbirinden kopuk, kentli olmanın gerektirdiği dayanışma, yardımlaşma duygusundan yoksun anlayış gelişiyor. Kentin kaynakları alabildiğine eşitsizce dağıtıldığından çelişkiler daha da derinleşiyor.
Yerel yönetim anlayışının yalnızca rant kavramının içine sıkıştırıldığı bir anlayışın egemen olduğu bir dönemde yaşıyoruz.
Bu sıkışmışlıktan çıkmanın yolu, dayanışma duygusunu yeniden inşa etmek olduğuna inanıyoruz. Biz tam da bu noktada rant kavramına farklı bir yaklaşım getiriyoruz. Beşiktaş yarısından fazlasının yüzde 56’sının üniversite ve üstü eğitime sahip olduğu bir ilçe. Türkiye’nin en yüksek eğitim bu oranlarla Beşiktaş’tadır.
Bu gerçek gösteriyor ki Beşiktaş’ın en büyük artı değeri eğitimdir. Biz bu bilinçle yola çıkarak, bilgiyi kamuya taşıma sorumluluğu içinde kent okulu girişimini başlattık. Kent kaynaklarını eşit paylaşmak sorumluluğundan hareket ediyoruz. İlhamımızı bu ülkenin kurucularından alıyoruz.
Her geçen gün toplumun bilgi alma hakkının sınırlandığı bu zamanlarda bilginin temel bir insan hakkı olduğu gerçeği ile sorumluluk alıyoruz. Hep birlikte yeni bir siyaset inşa etmeyi hedefliyoruz.