Ahmet Taşgetiren: Ne acayip işti o öyle!
Ahmet Taşgetiren, Akşener'in İmamoğlu ve Yavaş'a yaptığı çağrı için "Siyaset zeminini süper bomba ile bir 'deprem'e sürükleyip 'enkaz altında birlikte kalalım' demek" değerlendirmesinde bulundu.
DUVAR- İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in cuma günü düzenlediği basın toplantısında kullandığı üslup ve CHP belediye başkanlarını aday olmaya çağırmasının yankıları devam ediyor.
Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, adaylık konusunun masada kriz yaratacağının çok önceden belli olduğunu ifade ettiği yazısında, İYİ Parti'nin çıkışını "siyasi harakiri gibi" sözleriyle değerlendirdi. Akşener'in üslubunun 'kahır, serzeniş' değil 'öfke' içerdiğine değinen Taşgetiren, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na adaylık çağrısı için de "Ne acayip işti o!" diye yazdı.
Taşgetiren'in "Siyasi deprem: Enkazın altında kim kalacak?" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle:
"EN ÇAPRAŞIK KONU: -Peki metnin o kısmına ne demeli? O kısım, yani Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a 'Adaylık çağrısı' yapılan kısma? Ne acayip işti o! İyi Parti’nin Genel İdare Kurulu’nda, yani en yüksek politika üretim merkezinde bir Allah’ın kulu, 'Ne yapıyoruz biz?' diye sormamış mıydı? Tamam, iki başkanın seçilmesinde katkısı olmuştu İyi Parti’nin ama sonuçta bunlar CHP’nin adayları idi, yani bu çağrı 'Partinizi bırakın benim peşimden gelin' demekten farklı mıydı? Sen nereye gidiyordun ki? Gittiğin yer belli miydi ki? Neden partilerinden ayrılsınlardı, onların senin partinden ya da bağımsız aday olunca kazanacakları garantisini mi veriyordun ki? Bu, tam seçime üç kala, siyaset zeminini süper bomba ile böylesine bir 'Deprem'e sürükleyip 'Enkaz altında birlikte kalalım' gibi traji – komik bir çağrı değil miydi bu?
BU KADARI OLMAZ: -Bunları Meral hanım düşünmemiş olamaz. Yine bunları İyi Parti’nin kurmayları dikkate almamış olamaz. Peki ama buradaki absürtlüğü göze almak niye? Haber kanallarında bu konuya ilişkin değerlendirmeler yapılırken Birgün gazetesi genel yayın yönetmeni Yaşar Aydın’ın bir cümlesi kulağıma çalındı. Şöyle bir cümle: 'Akşener’in Kılıçdaroğlu’na karşı ‘Kazanacak aday’ şartını koşması, Kılıçdaroğlu’nun ‘kazanamaması’na değil ‘kazanması’na yönelik bir itiraz olmasın.' Yani ne demek? 'Birileri Kılıçdaroğlu’nun kazanmasını istemiyordu, ama son gelişmelerden sonra onun bile kazanacağı görülmeye başladı, önünü kesme misyonu da Akşener’e verildi.' Bu gayet açık ki bir komplo teorisi. 'Birileri' diye birileri var, farklı zamanlarda 'İyi saatte olsunlar, Ecinniler, derin devlet vs…' diye işaret edilen birileri…. İşte onlar Meral Akşener’i böyle bir 'siyasi intihar'a sürükledi… Memleketin geleceği için değmez mi? İster inanın ister inanmayın. Ben de kuşku ile yaklaşırım şu derin devlet işlerine. Mesela çok sormuşumdur, 'Erdoğan 21 yıldır iktidarda, derin devlet hala var mı, varsa Erdoğan neresinde, artık Erdoğan’ı da derin devletin içinde, yanında, uzantısı gibi düşünmek mi gerekiyor?' gibisinden…Ama diyeceksiniz, İyi Parti gibi yükselen bir siyasi hareket, 'harakiri – intihar' gibi değerlendirilen bir yola niye girer ki… 'Biz yokuz artık' der kenara çekilirdiniz. Belki Kılıçdaroğlu’nun size en zor zamanınızda ip uzatmış olduğunu da dikkate alarak 'Geçmiş hukuku çiğnemek istemeyiz' derdiniz. Ama Kılıçdaroğlu’nu kendi belediye başkanlarıyla vurmak gibi okunacak bir yola girmek neyin nesi?" (HABER MERKEZİ)