AİHM'e giden 'rockçı imam' Tüzer: Erdoğan'a bile beni şikâyet ettiler
2013 yılında arka arkaya yayınlanan haberlerle kamuoyunun 'rockçı imam' olarak tanıdığı Ahmet Muhsin Tüzer, daha sonra imamlık mesleğinden ihraç edildi. Tüzer şimdi hukuk mücadelesini AİHM'e taşıyor.
DUVAR - Medyada 'rockçı imam' olarak yer aldığı çok sayıda haberin ardından imamlık mesleğinden atılan Ahmet Muhsin Tüzer, davayı geçtiğimiz hafta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) taşıdı. Türkiye'de mahkemelerin işe iadesiyle ilgili olumsuz kararlarının ardından Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapmak isteyen Tüzer, başvurusunu zamanında yapmasına rağmen mahkemenin 30 günlük başvuru süresinin aşılması nedeniyle başvuruyu kabul etmediğini söylüyor.
FREDDIE MERCURY 'BİSMİLLAH' DEYİNCE...
Tüzer, geçmişte dini musiki ile ilgilenmiş. Hatta Türkiye’de yayınlanan ilk ilahi kasetlerinden birini kardeşleriyle birlikte 80’lerin başında hazırlamış. Rock müziğe yönelmesinin vesilesi ise Freddie Mercury olmuş. Queen’in ünlü ‘Bohemian Rhapsody’ şarkısında geçen “Bismillah!” nidalarını duyduğunda çok etkilenmiş ve “dünyaya bir daha gelmeyecek bir ses” dediği Mercury’nin sıkı bir hayranına dönüşmüş. Sonrası malum, medyanın rock müzik söyleyen ve bir de grup kurarak sahne alan bir imamla ilgili olumlu ve renkli haberleri… Bu haberlerle edindiği şöhretin sonucunda önce kimi tarikatlardan ciddi tehditler alan Tüzer, kendi tabiriyle “göze battığı için”, 2013 yılında Antalya'nın Kaş ilçesindeki Pınarbaşı Camii'nde imamlık yaptığı sırada ihraç edildi. Hukuk mücadelesi sonucunda işe iade edilen imam, bu kez de hakkında açılan soruşturmalar nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Kurulu kararıyla Ağustos 2018'te meslekten ihraç edildi.
‘MÜZİK YAPMAKLA YÜZ KIZARTICI SUÇU AYNI GÖRÜYORLAR’
Tüzer, bir süredir Eskişehir’de, başka bir kurumda memurluk yapıyor. “Bizi sadece Diyanet İşleri kurumundan attılar ancak memurluk hakkımız sürüyor” diyen müzisyen imam, atılmasına gerekçe olan maddeyle ilgili şunları söylüyor: “Sözünü ettiğim, 98 B diye bir madde. ‘İtikat, ibadet, tavır ve hareketlerinin İslâm törelerine uygunluğu’na dair. Bir imam hatibin yapmaması gereken, yaptığı takdirde imamlık vasfını kaybedeceğine dair bir madde. Müzik yapmayı, icra etmeyi de bu madde altında değerlendiriyorlar maalesef. Eften püften gerekçelerle çok imamın canını yaktılar bu maddeyi bahane ederek. Bazı kimselerin imamlar hakkındaki iftiralarının, şikayetlerin ardından bu madde işe koşuluyor ve çok rahatça imamları görevden alıyorlar. Bir arkadaşımız İYİ Parti’nin bir açılışına katıldığı için yine aynı maddeyle görevine son verildi örneğin ki o arkadaşın tüm memurluk hakları elinden alındı.”
‘DİYANET'TE ÜST MAKAMLARDA BİRKAÇ KİŞİ…’
Bundan 10 yıl önce ana akım medyanın ilgisini “rockçı imam” olarak çeken Ahmet Muhsin Tüzer, birtakım yapıların ve kişilerin kendisiyle o günden beri uğraştığını söylüyor: “2013’ten beri uğraşıyorlar benimle. Edindiğim sağlam bilgiye göre Diyanet İşleri Başkanlığı’nda üst düzey makamlarda olan 7 veya 8 kişi bunlar. Beni Diyanet’ten attırmak için sonuna kadar uğraşacaklarını, gerekirse ‘Reis’e kadar çıkacaklarını’ söylemişler bu insanlar. Bana bunu söyleyen de yine çok yüksek makamda biri. Sanırım beni ‘Ahmet Muhsin rock müzik yaparak, düşünceleriyle, hayat görüşüyle bizim İslam itikadımızın dışında biri, dinimize zarara veren hatta dinden çıkmış bir imam’ diyerek yaftaladılar.”
DİYANET’İN DEĞİŞEN TAVRI
Tüzer, üst düzeydeki bu birkaç kişinin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tavrını da etkilediği görüşünde: "Diyanet’in tavrı geçmişte böyle değildi. 2014 ya da 2015’te Diyanet İşleri’nin çıkardığı resmi yayında bana yer ayrılmıştı ‘rockçı imam’ olarak. Çok da mutlu olmuştum. Portekiz konseri çok manidardır, bir utanç hadisesidir ülke adına. Catherine Christer Roberta Hennix adlı bir besteci, filozof, müzisyen bana kendi grubunda solistlik teklif etti. İlk kez 2014’te ABD’de New York’ta bir konser verdik. O konser iki yıl sonra bir albüm olarak yayınlandı. O sanatçıyla Portekiz’de bir konser yapmıştık. Porto’daki dünyaca ünlü Serralves Müzesi’nden davet aldık. Kültür Bakanlığı’na müracaat ettim, Bakanlık bana sahip çıktı, çok mutlu oldular ve devlet sanatçısı olarak beni Portekiz’deki konsere gönderme kararı aldılar. Akabinde Diyanet’e yazı yazdılar, Diyanet’ten gelen yanıt olumluydu, hatta bu beni şaşırtmıştı. İşin üzücü tarafı şu oldu; hazırlıklarımız bitti, konsere 15 gün kala Diyanet’ten bu kez ikinci bir yazı geldi, bu konsere gitmemin uygun olmadığına dair. Birileri devreye giriyor ve benim gitmemi engelliyorlar.”
‘EROĞAN’A BENİ DEFALARCA ŞİKÂYET ETTİLER’
‘Rockçı imam’ Tüzer, kendisinin dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a defalarca şikâyet edildiğini bildiğini, hatta ABD’de bir konser sırasında Erdoğan ile tanıştığını ancak başbakanın kendisine karşı olumsuz bir tavır takınmadığını belirtiyor: “Erdoğan’a beni defalarca şikâyet etmişler, bunu biliyorum. O ilgilenmemiş. Ben konser vesilesiyle ABD’de olduğum zaman tanıştım da kendisiyle. Bana başarılar diledi, tebrik etti, herhangi bir olumsuz tavrı yoktu. Devletin çeşitli kurumlarında yuvalanmış olan cemaatler, tarikatlar var biliyorsunuz, bunlar Diyanet’te de var; onların benden rahatsız olduklarını biliyorum. Meslektaşlarım olan imamların ekseriyetinin de benden rahatsız olduklarını biliyorum maalesef. Muhafazakâr kesimde de ciddi bir rahatsızlık var, bunun da farkındayım. Ben onlara sevgi besliyorum. Hatta benim atılmama neden olan birkaç imam var, onları da affettim ben. Sonuçta birlik düşüncesiyle hareket eden biriyim.”
‘AMACIM İSLAM’A HİZMET ETMEK’
Türkiye’de hukuk süreci kendisi için olumlu bir kararla neticelenmeyince Ahmet Muhsin Tüzer davasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıma kararı almış. Avukatı Mücteba Akkale ile geçtiğimiz hafta AİHM’e başvurusunu yapan Tüzer, amacının imamlık mesleğine dönmek olduğunu ancak müzikten de vazgeçmeyeceğini vurguluyor: “Benim amacım imamlık mesleğime dönmek çünkü ben hizmet etmek istiyorum dinime. Geçmişte ‘rockçı imam’ diye o kadar çok yer aldım ki medyada, bu bir hizmetti aslında. Geleceğimizi emanet ettiğimiz gençlere ulaşmak, onların gönüllerine dokunmak, onlarla iletişim kurabilmek istiyorum. Kendi değerlerimizi onlara daha çağdaş bir şekilde sunabilmeyi istiyorum. Şu anda çok vahim bir durumdayız, gençleri kaybediyoruz. Çünkü maalesef yanlış dini anlatımlar, dinin gençlere yanlış aktarılması, aynı zamanda dini temsil edenlerin kötü örnek olmaları neticesinde bugün biz gençliği kaybetmekle karşı karşıyayız. Gençliği kaybeden ülkeyi kaybeder.”
Ahmet Muhsin Tüzer, AİHM süreciyle ilgili çok umutlu. Hakkının yendiğini, haksız ve hukuksuz bir şekilde görevinden alındığını, AİHM yargıçlarının bu davayı gayet ilginç bularak mutlaka olumlu bir karar vereceklerini düşünüyor. Görevine döndüğünde ise müzik çalışmalarına devam etmeyi planlıyor: “Müzik aracılığıyla dine hizmette bulunuyorum. Müzik gençlere ulaşmakta bir araç, bunu görmeleri gerekiyor. Diyanet çıkıp da ‘Gençlere dinimizi çağdaş yollarla anlatıyoruz’ desin ben alkışlayayım. Dünyanın farklı yerlerinde ‘rocker imam’ diye konserler yapmış olsaydık oralarda alacağımız olumlu tepkileri bir düşünün. Türkiye’ye ve İslam dinine bakış daha müspet hale gelecekti. ‘Demek ki İslam’da müzik haram değilmiş’ diyeceklerdi.”
Müzik çalışmalarına da devam eden ‘rockçı imam’ yakında yeni bir şarkı yayınlayacağını, bu şarkının büyük bir etki yaratacağını söylüyor: “Öyle bir parçayla çıkacağım ki, ‘İşte şimdi tam rockçı imam oldu’ diyecekler. Birkaç ay içerisinde huzurlarınızda olacağım inşallah. Hard rock bir şarkı ama farklı tarzlara yöneliyoruz içerisinde. Daha fazla detay vermeyeyim, sürpriz olsun.”