Ajda Ender, transfobik şiddet yüzünden 7 aydır evine giremiyor
İstanbul'da yaşayan trans kadın Ajda Ender, 2005'ten beri apartmanındaki kişiler tarafından transfobik şiddete maruz kaldığını söyledi. Ender, tehditler yüzünden kendi evine giremiyor, sokağa tek başına çıkamıyor, işini devam ettiremiyor.
DUVAR - Trans kadın Ajda Ender, maruz kaldığı transfobik şiddetin fiziksel şiddet ve ölüm tehditlerine varmasından sonra evine giremediğini Twitter hesabından duyurarak adalet çağrısında bulunmuştu. Ender'in avukatlığını üstlenen İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, "Ajda, 'sıradanlaşmış' transfobik şiddet ve ayrımcılığın mağduru durumunda" dedi.
'FİZİKSEL ŞİDDETE VARDI'
Ajda Ender, 2003 yılından beri annesinin üzerine olan Şişli'deki evinde ikamet ettiğini, uğradığı ayrımcı şiddetin 2005 yılında başladığını söyledi: "Şiddet, küçük adımlarla geldi. Bana 'travestisin, fuhuş yapıyorsun' şeklinde şeyler söylediler, iftira attılar, parfümümden bile rahatsız oldular, hakaretler ettiler. Bu Mart ayında tehditler sonrası ilk kez suç duyurusunda bulunduktan sonra bu, fiziksel şiddete dönüştü."
Komşuları hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra, sopalarla dövüldüğünü ve evinin kapısında bıçak izleri bırakıldığını anlatan Ender, kendisine saldıran komşularının birlik olup polis çağırdıklarını ve apartmana gelen polisin önünde de kendisini tehdit ettiklerini söyledi.
'POLİS, 'GÖRÜNTÜNÜZDENDİR' DEDİ'
Ender, karakola ilk suç duyurusunda bulunmaya gittiğinde polislerin de ayrımcı tavırlarda bulunduğunu şöyle anlattı: "Polise gitmek zaten başlı başına bir iş oluyor, suç duyurusuna gittiğimde orada da aşağılandım ve ayrımcılığa uğradım. Zar zor suç duyurumu kabul ettiler ama yazarken 'Bunlara görüntünüz ve haliniz sebep oluyordur' dediler."
Komşularının tuttuğu avukat M.B.'nin de kendisine şiddet uyguladığını, taciz ettiğini, yüzüne kezzap atıp öldürmekle tehdit ettiğini ileri süren Ajda Ender, "Evimden ayrılmak zorunda kaldım. Sokağımda, apartmanın çevresinde sürekli adamlar dolaşıyor. Arkadaşımın evindeyim. Sokağa tek başıma çıkamıyorum, korkuyorum" dedi.
'BU ŞİDDET BENİM ÜSTÜMDEN TÜM TRANSLARA KARŞIDIR'
Başına gelenleri Twitter'dan duyurduğunda dayanışma gördüğünü anlatan Ender Şişli Asayiş Kadına Karşı Şiddet Bürosu'na konuyla ilgilendikleri için teşekkür ederek şöyle konuştu: "Ben trans kadın olduğum için beni susturmaya, acizleştirmeye, yalnızlaştırmaya çalışıyorlar, yaşam hakkımı elimden aldılar. Ben LGBTİ bireyleri temsil ediyorum. Bu şiddet benim özelimde aslında tüm kadınlara, translara uygulanmaktadır. Ben toplumdaki kimseyi rahatsız etmem, örnek olmaya çalışırım. Çünkü ben trans kadınları da temsil ediyorum aslında. Bana fuhuş yaptığıma dair iftira attılar. Yapmıyorum, yapanı da asla yadırgamam. Ülkemizde trans kadınlar iş konusunda engellerle karşılaşıyor, üniversiteli olsalar bile mesleklerini yapamıyor ve buna mecbur bırakılıyorlar. Ben şanslıyım, kendi mesleğimi yapabiliyordum."
Kendine ait bir tekstil işi olan Ajda Ender, daha önce mağazalarda müdürlük de yaptığını ancak şu an evinde bulunan depoya ve kıyafetlere ulaşamadığı için mesleğini devam ettiremediğini söyledi: "Piyasadan borçla aldığım elbiseleri hayatımı idame ettirebilmek için sosyal medyadan satışa çıkardım. Evimdeki kıyafetlere ulaşabilsem en azından onların parasıyla birkaç ay geçinebilirdim."
'KORKUYORUM, AMA ŞİKAYET ETMİŞ OLARAK ÖLÜRÜM'
Ender'in suç duyuruları ve İstanbul Barosu'na komşularının avukatı M.B. hakkında ilettiği şikayeti henüz sonuçlanmadı. Halen tehditler ve şiddete uğrama korkusuyla evine giremeyen Ajda Ender, "Geri adım atmayacağımı biliyorlar. Korkuyorum ama eğer ölürsem bu bir kadına şiddet vakasıdır, sorumluları bellidir. Ben bütün şikayetlerimi ilettim, suç duyurularını yaptım. Benim ölümüm, bu suçluların ve gereğini yerine getirmeyenlerin başına kalır. Gereğini yapmayan yetkililer başıma geleceklerden sorumludur" diye konuştu.
'YARGI, POLİS VE TOPLUM TRANSFOBİK'
Ajda Ender'in avukatlığını üstlenen insan hakları aktivisti ve İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin hukuki olarak Ajda'ya destek oluyor ve süreci takip ediyor.
Keskin, trans kadınların görünür oldukları için çok yoğun şiddete maruz aldığını belirterek "Transfobi ve homofobi, başta yargı ve polis olmak üzere, toplumun tüm kesimlerinde çok yaygın. Örneğin, sokakta yürürken bir trans kadın, polis tarafından durduruluyor ve ‘kabahatler kanununa göre' para cezası kesiliyor. Ceza gerekçesi çoğunlukla 'çevreyi kirletmek', 'çevreye zarar vermek’! Bu transfobik ve ırkçı bir uygulama. Devlet böyle ama toplum da farklı değil. İşte Ajda’da bu ‘sıradanlaşmış ‘ şiddet ve ayrımcılığın mağduru durumunda" dedi.