AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten sokak köpekleri açıklaması: Toplumda zıt talepler var

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, canlı yayında gündeme dair açıklama yaptı. Çelik, sokak hayvanlarına ilişkin, "Toplumda zıt talepler var. Henüz üzerinde çalışılıyor" dedi.

Abone ol

DUVAR - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı sona erdi. Toplantı sonrası Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu.

İran lideri Reisi'nin düşen helikopterine ilişkin konuşan Çelik, "AKINCI İHA'nın zorlu koşullarda uçuş yaparak merhum şahsiyetlerin yerini tespit etmesi Türkiye'nin geldiği yeri göstermesi bakımından önemlidir. Türkiye'nin İmkan ve kabiliyetinin gelişimini gösterdi." dedi. Sokak köpeklerine yönelik düzenlemeyle ilgili de bilgi veren Çelik, "Bu adı üstünde taslak. Toplumda zıt talepler var. Henüz üzerinde çalışılıyor. Önümüzdeki hafta Meclis'e gelmesi planlanıyor. Çalışma henüz tamamlanmadı" ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in konuşmasından satır başları şöyle:

BİRLİK VE BERABERLİK ÇAĞRISI: MKYK'mızda kapsamlı değerlendirme yapıldı. Sayın Cumhurbaşkanımızın yoğun mesaisi olacak. Başta Gazze meselesi olmak üzere. Parti içinde hep beraber aynı hedefe odaklanmamız konusunda açıklamalar yaptılar.

Son gelişmeler ışığında Cumhurbaşkanımızın savunma sanayisinde geldiğimiz nokta değerlendirmeleri oldu. Bu alanda daha da yatırım yapacağımızı ifade ettiler.

Önemli mesajlarından bir tanesi de Cumhur İttifakı içerisindeki birlik ve beraberliğin korunmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Cumhur İttifakı'nın huzurunu ve birliğini bozmaya dönük yapılan açıklamalar karşısında hep beraber, birlik ve beraberlik içinde hareket edilmesini ve Cumhur İttifakı'nın birliğinin korunması konusunda herkesin yüksek bir hassasiyetle davranmasını ifade ettiler.

AKINCI İHA TÜRKİYE'NİN GELDİĞİ YERİ GÖSTERİYOR: İran'a taziyelerimizi sunuyoruz. Bu zor günlerinde kardeş İran milletinin yanındayız. Bu süre içinde bu tip kazalar olduğu zaman, bunlara zamanında müdahale edebilmek imkan ve kabiliyet meselesidir. Bizden talep edilen anında yerine getirildi. AKINCI İHA ve helikopter gönderildi. AKINCI İHA'nın zorlu hava koşullarında uçuş gerçekleştirerek merhum şahsiyetlerin yerinin tespit etmesi Türkiye'nin geldiği yeri göstermesi bakımından fevkalade önemlidir. 

UCM'DEKİ TUTUKLAMA KARARI TALEBİ ÖNEMLİ: Gazze konusunda önemli gelişmeler oluyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı'nın Netanyahu'nun tutuklanması için karar talebinde bulunması son derece önemlidir. Bu talep şunu kayda geçirmiştir, Netanyahu ve bakanları doğrudan savaş suçlarından sorumludurlar. Burada umarız ki mahkemenin ön yargılama dairesi talebe uygun karşılık verir ve tarihin doğru yerinde durmak adına tutuklanma kararı çıkar. Başsavcının talebindeki nitelikli değerlendirmeler de çok önemli.

Netanyahu hükümetini sivillerin aç bırakılması, kasten acıya sebep olabilecek eylemlerde bulunulmasının altını çiziyor, sivilleri kasıtlı olarak hedef alarak savaş suçu işlendiğini ifade ediyor. Bütün eylemlerin Netanyahu ve hükümeti tarafından gerçekleştirildiğini görüyoruz. Gecikmiş de olsa olumlu bir adım. 

İSPANYA, NORVEÇ VE İRLANDA TARİHİN DOĞRU TARAFINDA DURDU: Diğer önemli gelişme İspanya, Norveç ve İrlanda'nın Filistin'i devlet olarak tanıyacaklarını ifade etmesidir. Bu ülkelerle sınırlı kalmamalıdır. İspanya Başbakanı Sanchez soykırım şebekesi tarafından hedef alınıyor ama İspanya hükümeti tutumunu değiştirmedi. Bir kez daha İspanya'ya teşekkür ediyoruz. Umarız bu Avrupa Birliği'nin temel duruşu olur. Bu ülkeler tarihin doğru tarafında durduklarını, uluslararası hukuktan yana olduklarını göstermiştir.

Bunlar olurken ABD'den bu doğrultuda duymamız gereken sesleri duyamıyoruz. Senatör Graham, Hiroşima ve Nagazaki'yi örnek göstererek, İsrail'in nükleer silah kullanabileceğini söylediği açıklama korkunçtur. Çok ibretlik bir şey, Temsilciler Meclisi üyelerinin bir kısmı UCM Başkanı ve Başsavcısı'na tehdit mektubu yazdı. Bu aslında Batı'ta temsil edilen hukuk devleti, uluslararası hukuk kavramlarının tamamen çökmesi anlamına gelir.

İSRAİL'İN SOYKIRIM YAPTIĞINI SÖYLEMEYİ SUÇ HALİNE GETİRMEYE ÇALIŞIYORLAR: Bir yasa tasarısı gönderdiler Kongre'ye. Bunun esası İsrail'in ırkçılık, soykırım yaptığını söylemeyi suç haline getirmeye çalışıyorlar. Bu kafayla gidilirse düşünürleri mahkum edebilecekler. ABD üniversitelerindeki protestoları gerçekleştiren öğrencileri antisemitik olarak yargılamaya yol açacaklar. Netanyahu hükümeti dünyadaki Yahudilerin duruşunu da gölgeleyen bir tutum sergiliyor.

İsrail'in kendini savunma hakkı var deniyor  ama bir ülkenin kendini savunma hakkı cinayet işleme hakkı anlamına gelmez. Başka ülkelere saldırma şeklindeki cinayetin hafifletici sebebi olamaz. Netanyahu hükümetinin insanlık adına mahkum edilmelidir. Umuyorum ve diliyorum ki Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısının talebi ön yargılama dairesi tarafından kabul edilir. Ve burada gereken karar çıkar ve hiçbir şekilde herhangi bir ülkeye girmesi söz konusu olmaz. Bu kararın gereği olarak da bu cinayet şebekesi durdurulmuş olur.

SOKAK KÖPEKLERİ DÜZENLEMESİ: Adı üzerine taslak. Bununla ilgili olarak toplumda birbirine zıt çeşitli talepler var. Bu çerçevede henüz üzerinde çalışılıyor. Önümüzdeki hafta veya daha sonraki hafta TBMM'ye gelmesi planlanıyor. Taslak üzerinde ortadaki bütün görüşlerin tartışıldığı bir çalışma var. Çalışma devam ediyor, henüz tamamlanmadı.

PARTİ İÇİNDE DEĞİŞİM: (AK Parti Rize İl Başkanı Hikmet Ayar'ın istifası ve istifaların il başkanları düzeyinde gelmesinin beklenip beklenmediği sorusu üzerine) Bir değişim sürecinin başlangıcı yorumlarını gördüm. AK Parti'de değişim, olağanüstü bir durum değildir. Biz geleneklerimizi, tecrübelerimizi koruyarak sürekli değişim içerisinde olan bir partiyiz. AK Parti Teşkilat Başkanlığı'nın olağan bir gündemi var. Gündem de şu, bu çerçevede çeşitli yerlerde pekiştirmeyle ilgili adım atılacak, bazı yerlerde değiştirmeyle ilgili adım atılacak, bazı yerlerde görev değişimi olacak. Bazı yerler vekaletle devam ediyor, o vekaletle devam eden yerlerin asalete çevrilmesi söz konusu olacak. Bunlar Teşkilat Başkanlığının olağan gündemi içerisinde gerçekleşecek. Bugün yarın da başka illerle ilgili bu şekilde tasarruf olacak.

SEFERBERLİK TÜZÜĞÜ: Daha önceki Seferberlik Tüzüğü, 1990 yılında hayata geçmişti. Değişen savaş koşulları ve jeopolitik gelişmeler doğrultusunda bu tip belgelerin güncellenmesi gerekiyor. Burada bu seferberlik meselesinde stratejik olan esas şudur; herhangi bir savaş durumunda bütün kurumlardaki ve sivil toplumdaki milli güç unsurlarının Türk Silahlı Kuvvetleri'ne destek verecek, onun emrine verilecek şekilde koordine edilmesi esastır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, milletimizin egemenlik haklarını ve güvenliğini sağlayacak şekilde bütün milli güç unsurları nasıl senkronize edilecektir. 1990'lı yılların koşullarında hayata geçmiş olan bu belge 6-7 kere küçük değişikliklere uğradı. Daha sonra teknik sebeplerle tüzüğün düzenleyici olmaktan çıkması, yönetmeliğin düzenleyici bir belge haline gelmesiyle de esasında 2011'den itibaren çeşitli kurumlardan, bütün bakanlıklardan, bütün kurum ve kuruluşlardan yani 'milli güç unsuru' diyeceğimiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğini sağlama ve muhafaza etmeyle ilgili herkesin görüşleri alındı.

DAHA ÖNCE YAPILACAKTI FAKAT DEPREM ARAYA GİRDİ: Esasında bu daha önce değerlendirilecekti ama araya deprem gündemi de girdi. Dünyada ülkelerin güvenliğinin korunmasıyla ilgili çok büyük değişiklikler oluyor. İHA'ların, SİHA'ların artık savaş teknolojisinde başat bir rol almış olması var. Ki Türkiye buna çok önemli bir yatırım yapıyor, en son AKINCI'nın başarısını gördük. Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna gerilimi, güneyimizde Gazze'yle ilgili durum, Balkanlar'daki gelişmeler, bütün bunları değerlendirdiğinizde her zaman için milli güvenlikle ilgili belgelerin güncellenmesi söz konusudur. Ama bu belge daha önceden çalışılmaya başlamıştı, araya deprem gündemi girdi. Şimdi bütün milli güç unsurları bir savaş durumunda TSK'nin ülkeyi koruma misyonuna nasıl destek verecek, nasıl emrine girecek, bu şekilde bütün kurumların görüşleri alındı. Bu görüşler arasındaki tenakuzlar giderildi. Yeni jeopolitik ve teknolojik gelişmeler ışığında Türkiye Cumhuriyeti'nin milli güvenliği için en üst düzeyde yapılması gerekenlerin koordinasyonu nedir, buna karar verildi ve yönetmelik olarak yayınlandı. Yani olağan bir işlemdir ve olağan bir şekilde güncellenmiştir. Herhangi bir özel konuya veya gündeme dönük olarak bu adım atılmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğine dönük olarak bu belgenin olgunlaştırılmasıyla birlikte Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifiyle hayata geçmiştir.

(HABER MERKEZİ)