AK Partili İncekara: Hata varsa birlikte yapıldı

AK Parti Genel Başkan Danışmanı, eski milletvekili Halide İncekara, ‘hayır’cıların YSK kararını ve seçim sonucunu protesto etmesini eleştirdi; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için, “İnsanları sokağa, şiddete çağırıyor, alenen suç işliyor” dedi.

Abone ol

ANKARA - Referandum tartışmaları sürerken gözler iktidar partisinde. 16 Nisan gecesi yapılan MYK toplantısında, “kimse özel demeç vermesin” kararı alınsa da tüm gazeteciler AK Partililer’in peşinde. Ankara kulislerinde dillendirilen senaryoları konuşmak üzere AK Parti Genel Merkezi’ne gittik. İlk birkaç günkü moral bozukluğu havası gözle görülür şekilde dağılmış.

AK Parti Genel Başkan Danışmanı Halide İncekara partinin dününü, bugününü en iyi bilen isimlerden; 22, 23 ve 24’üncü Dönem AK Parti Milletvekili. Kendisine çay içmeye uğradık, referandum sohbeti yaptık. ‘Türkiye’nin ikiye bölündüğü’ yorumunu reddeden İncekara, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve sokaktaki ‘Hayır’ımıza Sahip Çıkıyoruz’ protestolarını eleştirdi. Seçmenin ‘demokratik tepkisini’ sandığa giderek dile getirdiğini ifade eden İncekara, “Kılıçdaroğlu alenen suç işliyor” diye konuştu. Başbakan Binali Yıldırım’ın danışmanı Halide İncekara’ya sorduğumuz sorular ve yanıtları şöyle:

‘TÜRKİYE BÖLÜNMEDİ, BÜTÜNLEŞTİ’

Referandumdan çıkan sonuçla ‘Türkiye’nin ikiye bölündüğü’ yorumuna ne diyorsunuz?

Referandumda gerekli oran, yarının bir fazlasıdır. ‘Evet’ için de ‘hayır’ için de böyledir. Her taraf, kendi arzu ettiğinin sonuçlanması ister ama millet iradesi bir şeye ‘evet’ demeye karar verdi. Bu referandumda beni en mutlu eden şey, bölünmüşlükten çok milletin aslında bütünleştiğini gösteren bir tablonun ortaya çıkması. İnsanlar bunun bir siyasi parti tercihinden çok bir hükümet yönetim biçimi olduğunu kavradılar ve çok farklı kesimler, farklı yerlerde birbirine benzer oylar attılar. Örneğin Tunceli ile İzmir… Demokrasi dediğimiz şey de budur zaten. Aynı düşünenlerin değil farklı düşünenlerin oluşturduğu bir topluluk.

‘İTİRAZ CHP GELENEĞİNDE VAR’

‘Şaibe’ iddiaları sürüyor. Üç partinin iptal talebini Yüksek Seçim Kurulu(YSK) reddetti. CHP “referandumun sonucunu tanımıyoruz” dedi. HDP suç duyurusunda bulundu. Ne olacak şimdi?

Bu, CHP geleneğinde var. Her seçim sonrasında CHP’nin sonuca itirazı var. Yani hayatta hiç kazanmayacağını düşünerek hareket ediyor, ‘nasıl olsa hep başkaları kazanacak, ben kaybedeceğim, o zaman hayır!’ diyor.

YSK’nın mühürsüz pusula ve zarflarla ilgili yürürlükteki Seçim Kanunu’na aykırı biçimde karar vermesi hukuki mi?

YSK bir irade ortaya koymuştur ve bunu yaparken geçmiş yıllarda aldığı benzer kararlardan yola çıkmıştır. YSK’nın kararları kesindir. Şimdi Kurul’un kesin sonucu açıklamasını bekliyoruz.

“Anayasalar toplumsal uzlaşma belgesidir” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun yüzde 50’sinin referandumda ‘hayır’ dediğini, bu nedenle anayasanın bir toplumsal mutabakat zemininin olmadığını söylüyor.

Toplumsal mutabakatın Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nda bir karşılığı yok. Hatırlayın, Meclis’te, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, üç parti 60 madde üzerinde anlaşmıştı. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, getirin Meclis’e, onaylansın dedi. O noktada toplumsal mutabakatı yerine getirmedi CHP; HDP’nin gelmeyeceğini bile bile ‘ancak onlar da gelirse olur’ dedi (bu anlaşmazlık üzerine paket, Kasım 2013’te rafa kalkmıştı /ÖAÇ). Mutabakatı ciddiye alan tarafın yapması gereken bunu Meclise getirip düzenlemekti ama yapmadı. Yapmadığı için zaten referanduma gitme ihtiyacı hissedildi.

'KILIÇDAROĞLU ALENEN SUÇ İŞLİYOR'

YSK’nın kararını protesto edenler her gün sokağa çıkıyorlar. Bu eylemlere ne diyorsunuz?

Hiç hoş değil. Anlamadığım, CHP her zaman kendi taraftarının eğitimli, naif olduğunu anlatır ama bunu kaç seçimdir yapıyor. HDP’nin doğu ve güneydoğu da insanları sokağa çağırması gibi, Kılıçdaroğlu da ısrarlı bir şekilde bu insanları sokağa, şiddete çağırıyor. İnsanların huzurunu bozmaya hakkı yok ve suç işliyor; alenen suç işliyor.

‘DEMOKRATİK TEPKİ SANDIKTAKİYDİ’

Bunların demokratik tepkiler olduğunu düşünmüyor musunuz?

Demokratik tepki sandıktaki tepkiydi; gitti, ‘hayır’ını kullandı. Seçim sonuçlarına tepkiye demokrasi refleksi denmez, bu şiddet eğilimli bir davranıştır. Bütün partilerin, bütün tarafların bu süreçte, içlerine girecek ve provokasyon yapacak kişilere karşı dikkatli olması lazım.

Referandumda sandığa gitme oranındaki artış bize ne söylüyor?

Bu millet, aracı kullanmadan kendi iradesine müracaat edilmesini sevdi. Milletin sandığa gitmek konusunda bir mutabakatı var; sandığın önüne gelmesini seviyor ve toplumsal mutabakat katılım oranında tecelli ediyor zaten.

'SOKAK GERGİN DEĞİL'

Siyasetteki gerginlik toplumu da geriyor. Bu tansiyon nasıl düşecek?

Siyasetin kendi kimyası zaten sert. Avrupa’da, Amerika’da da seçimleri izlediğimizde orada da durum böyle. Seçim olan her yerde bir gergin hava, yüksek sesle konuşma oluyor. Siyasetçilerin, belki seçimden bir ay sonra hiç söylemeyeceği şeyleri söyler hale gelmesi, propagandanın doğasında olan bir şey. Her yüksek sesi gerilim olarak algılamak doğru değil. İnsanlar kendi sesini duyurmak istiyor. Bunları gerginlik olarak yorumlamak sokağa haksızlık olur. Sokak gergin değil. Siyasetçilerden çok ekran yüzlerinde gerginlik var. Katılımcıların gerginliğini görenler, sokaktaki insanların da aynı şekilde gergin olduğunu düşünüyor ama öyle değil. Tartışma programlarına katılanlar gergin. Onları seyredince zannedersiniz ki memleket yanıyor.

Erken seçim iddiaları sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da AK Parti’nin başına bir an önce geçeceği konuşuluyor. Seçim ve olası bir kurultay için konuşulan tarihler var mı?

Sayın Cumhurbaşkanı’nın da AK Parti’nin de başından beri tercihi her şeyi kendi tarihinde yapmaktır. Referandum sürecinde seçim için 2019 yılı konuşuldu, beyanlar böyle verildi. Olağanüstü bir şey olmadıktan sonra ve bu uyum yasaları yapılırken de seçimin tarihinde yapılacağını düşünüyorum.

'HATA VARSA HEP BİRLİKTE YAPILMIŞ BİR HATADIR'

Son zamanlarda Ankara tabiriyle ‘kabine toto’ oynanıyor. Referandum sonucuna göre başarısız bulunan kimi bakanların gideceği, kiminin kalacağı konuşuluyor. Kabinede revizyon olacak mı?

Bir hata varsa bu hep birlikte yapılmış bir hatadır. O nedenle ben bu konuda bir şey öngöremiyorum.

Referandum tartışmaları bitmeyecek mi?

Bitmez çünkü muhalefet partisi bir kere kendinin haklı, güçlü olduğuna kendi tabanına ikna etmek için bunu yapıyor. Aslında bu tepki bize değil, kendi tabanına. ‘Biz harikayız, iyiyiz. Bizim hakkımız yendi’... Çünkü kaybetme duygusu yaşıyorlar. Demokrasi kazandı. Burada kaybeden, kazanan yok; siyasi yarış yok. Bir yönetim tercihini onaylamak var. Kılıçdaroğlu ‘haklı değildim. Beceremedim, anlatamadım’ mı diyecek? Yapacağı tek şey var: ben iyiyim, onlar kötü, demek. Bunu da sandık üzerinden yapacak.