AK Partili Özkan: 'Mağduriyet' FETÖ projesi

AK Parti MKYK üyesi ve Denizli Milletvekili Cahit Özkan, FETÖ ile mücadele, 'adalet' talebi, erken seçim ve parti içi değişime ilişkin sorularımızı yanıtladı.

Abone ol

DUVAR - AK Parti MKYK Üyesi ve Denizli Milletvekili Cahit Özkan, CHP’nin “adalet” yürüyüşünde “halk”ın olmadığını, “mağduriyet” iddiasının bir FETÖ projesi olduğunu, FETÖ sanıklarının “Hero” tişörtü giyerek suç teşkil eden “suçu ve suçluyu övme” fiili gerçekleştirdiğini söyledi. AK Parti'de Mayıs ayında yapılan Olağanüstü Büyük Kongre sonrası oluşturulan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'na giren Cahit Özkan, partisindeki 'değişim'in nasıl olacağı ve muhalefetin 'adalet' konusundaki itirazlarını değerlendirdi. İktidar partisinin hukukçu milletvekillerinden Özkan, tek tip kıyafet tartışması ile ilgili olarak da, sanıkların 'suçu ve suçluyu öven' kıyafetlerle duruşmaya gelemeyeceklerini, suçu ve suçluyu övmenin TCK’da suç olduğunu belirtti.

Cahit Özkan'ın açıklamaları şöyle:

ADALET YÜRÜYÜŞÜ'NDE HALK DESTEĞİ YOKTU: CHP’nin politikalarını anlamak için 2010 yılında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a düzenlenen kaset olayını iyi anlamak lazım. Kasetli ve silahlı terör örgütü FETÖ’nün CHP’yi vesayeti altına alma hedefi ile “devlet içinde F tipi yapılanma” kavramının mucidi Deniz Baykal’a kumpas düzenledi ve CHP bu kumpasa teslim olarak kurultaya gitti. Planlandığı üzere de Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan oldu. Bundan sonra artık “F tipi yapılanma” CHP gündeminden düştü. Gezi kalkışması ile başlayan, 17/25 Aralık ile devam eden tüm süreçlerde CHP’nin nasıl bir FETÖ vesayetine girdiğini söylem ve eylemlerinde hep gördük. İşte Adalet Yürüyüşü de böyle bir anlayışla gerçekleşti. Bu eylem CHP milletvekili Enis Berberoğlu için yapılmadı. Bir FETÖ kumpası olan MİT TIR'larına ilişkin devletin gizli bilgilerini ifşa ederek FETÖ’nün amacına hizmet ettiği iddia edilen Enis Berberoğlu için yapıldı. Mesele bir gazetecilik değil, bir anayasal suç işlenmesidir. Adalet Yürüyüşü gerçekten toplumu ve milletimizi ilgilendirmiş olsa idi mahşeri katılım sözkonusu olurdu. Öyle olmadı. 450 km.'lik Ankara İstanbul arasında yaklaşık toplam 20 bin kişi yürüyüşe katılıp ayrılmış. Tüm bunlar, “adalet yürüyüşü”nün, toplumsal tabanı olmayan, sadece FETÖ’nün ulusal ve uluslararası alanda yürüttüğü “algı” operasyonuna hizmet eden bir eylem olarak kaldığını göstermektedir.

'MAĞDURİYET' İDDİASI BİR FETÖ PROJESİDİR: 15 Temmuz, ülkemiz aleyhine faaliyet gösteren tüm terör ve ihanet lobilerini yanına alarak FETÖ’nün başı çektiği “darbe ve işgal” girişimidir. Türkiye 15 Temmuz'da gerçekten bir uçurumun kıyısından döndü. Her devletin yapması gerektiği gibi Türkiye Cumhuriyeti de kendini koruyacak adımları attı ve atmaya devam ediyor. Devlet olmak, ihanet ve terörle mücadele ederken, bugün yapıldığı gibi hukuk ve adaletin sınırları içerisinde kalmayı gerektirir. Biz, demokrasimize, hukuk devletimize, barışımıza ve güvenliğimize yönelen “varoluşsal tehdit”le hukuk ve adaletle mücadele ederken FETÖ, “mağduriyet” söylemi arkasına sığınarak yeniden zemin kazanma peşinde. HDP ve CHP'nin gündeme getirdiği 'adalet' ya da 'mağduriyet' söylemleri tamamen FETÖ projesi olan “algı oluşturma” projesine hizmet amacı gütmektedir.

SUÇU VE İŞLEDİĞİ SUÇ NEDENİYLE SUÇLUYU ÖVMEK SUÇTUR: Türk Ceza Kanunu'nun 215. Maddesi'nde suçu ve bir suçtan dolayı suçluyu övmek cezayı gerektirir. 249 vatandaşımızı şehit eden, 2 bin 196 vatandaşımızı yaralayan darbeye teşebbüs suçunun faili, hain FETÖ üyesi sanığın “HERO” tişörtü giyerek eylemini savunmasına hiçbir hukuk düzeni müsaade edemez. Bu hususta mesaj içeren kıyafete müsaade edilemeyeceği sadece bizim hukukumuzda değil Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde de mümkün değildir. Bu çerçevede duruşma salonunda sanıkların ne giyip giymeyeceklerine ilişkin yasal düzenlemeler yapılacaktır.

DIŞ MÜDAHALE OLMADIKÇA ERKEN SEÇİM İSTEMEDİK: Her seçim bir “toplum sözleşmesidir. Milletle yapılan bu akde istinaden, yine millet için millete hizmet yetkisi alınır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde AK Parti bugüne kadar, seçimlerde milletin verdiği millete hizmet etme görev ve yetkisini yere bırakmadan emanetine sahip çıkmıştır. Ancak ve ancak milletin hakemliği ihtiyacı doğarsa millete gitmiştir. Örneğin 2007 yılında, 367 garabeti gibi dışarıdan demokrasiye yapılan müdahaleler karşısında millete gidilmiştir. Bu bağlamda seçimlerin zamanında yapılması demokrasinin kurumsallaşmasının bir göstergesidir.

.

80 MİLYONUN İKTİDARI: AK Parti, reformların ve değişimin adresi olmuştur. Milletimizin desteğini her zaman arkamızda hissediyoruz. Bize oy verenlerin talebini iyi okurken, oy vermeyenleri de anlamaya çalışıyor, ona göre projeler geliştiriyoruz. Hedefimiz 80 milyonun huzuru ve mutluluğudur. Aldığımız oylarla yetinmek yerine, alamadığımız oyları iyi analiz ederek herkesin partisi olmaya herkesi kucaklamaya çalıştık ve çalışıyoruz. Sadece bizi destekleyen yüzde 50'ye değil desteklemeyen yüzde 50'ye de baktık. 'Acaba niye desteklemiyorlar?' sorusuna yanıt aradık. Bu arayış sonucunda da açılımlar gerçekleştirdik. Geçmişte başka siyasi partilerde görev alıp bugün AK Parti davasına katılan, parti üst yönetiminde görev alan siyasiler tam bir siyasi başarı örneğidir. Bu, kurucu liderimiz, sayın Cumhurbaşkanımızın büyük liderliğinin ve vizyonunun bir sonucudur. AK Parti bunu gerçekleştirirken, kendi içindekileri dışlayan ana muhalefet partisini de görüyoruz. Milli ve yerli duruşu ile siyaset yapanların adresi AK Parti'dir. Geride hoş bir seda bırakma anlayışı ile siyaset yapan kadrolarız. Ve bu ülkeyi özgürlük, demokrasi, refah ülkesi yapmanın gayreti ile çalışıyoruz.