Akademik Özgürlük paneli: Kalanların da gitmiş gibi hissettiği bir üniversite

"Akademik Özgürlük" panelinde konuşan Korkut Boratav, "Devlet, giderek gaddarlaşıyor. Ama er ya da geç ihraçlara sebep olan kişileri tazminata mahkum edeceksiniz, mücadeleye devam" dedi. Sevilay Çelenk, "Üniversitedeyken de kendimizi sürgün hissediyorduk. İhraçlar sürgünleri somutlaştırdı. Kalanların da gitmiş gibi hissettiği bir üniversite" derken, İnan Özdemir Taştan da "Her 10 akademisyenden biri mobbinge maruz kalıyor" diye konuştu.

Abone ol

ANKARA - Eğitim Sen, Ankara Dayanışma Akademisi, İnsan Hakları Okulu ve Mülkiyeliler Birliği, akademisyen cübbelerinin polis postallarının altında ezildiği, 10 Şubat 2017’de gerçekleştirilen “Büyük Buluşma”nın yıl dönümünde ortak bir panel düzenledi. Mülkiye Kültür Merkezi Prof. Dr. Oral Sander Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen panele, Korkut Boratav, Sevilay Çelenk ve İnan Özdemir Taştan konuşmacı olarak katıldı. Panelin moderatörlüğünü Eğitim Sen Ankara 5 Nolu Üniversiteler Şubesi Başkanı Meltem Kayıran yaptı.

"Akademik Özgürlük" paneli açılış konuşmasını yapan Meltem Kayıran, akademisyenlere dönük ihraçlara ve baskılara dikkat çekerek, son 3 senede ortaya konulan mücadelenin uluslararası akademik özgürlük boyutuna taşındığını söyledi. Kayıran, 179 ülkeden 32 milyon eğitimci üyesi bulunan Eğitim Enternasyonali'nce, 10 Şubat'ın "Dünya Akademik Özgürlük Günü" ilan edildiğini söyledi.

BORATAV: BİZLER, 4 KUŞAK ÜNİVERSİTEDEN TASFİYE EDİLDİK

Prof. Dr. Korkut Boratav, üniversitelerdeki tasfiyeleri aile olarak yaşayan biri olduğuna hatırlatarak, söyle konuştu:

"Ben bir aile olarak üniversite tasfiyelerini yaşamış bir kişiyim. Aslında bizler 4 kuşak tasfiye edildik; ben, babam, öğrencilerim ve öğrencilerimin asistanları... Babamı mevcut pozisyonunda 3 kez attılar. Eski Cumhuriyet daha az gaddardı. Babamı her attıklarında sokağa atmadılar. İlk atıldığında liseye öğretmen olarak atayacaklarını söylediler. Şimdi öyle değil. Devlet, giderek gaddarlaşıyor."

'İHRAÇLARA SEBEP OLANLAR TAZMİNATA MAHKUM EDİLECEK'

Akademide yaşanan ihraçlara ilişkin sorumluların kim olduklarının belli olduğunu, er ya da geç hukukun işletileceğini söyleyen Boratav, "Mücadeleye devam edin. Er ya da geç buna sebep olan insanları tazminata mahkum edeceksiniz. Hukuk, gaddar insanlar için hortlayacak" dedi.

ÇELENK: İHRAÇLAR SÜRGÜNLERİ SOMUTLAŞTIRDI

Ankara Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nde görev yaparken ihraç edilen Gazete Duvar Yazarı Doç. Dr. Sevilay Çelenk, "Akademide Özgürlük" kavramını "gitmek" ile "kalmak" üzerinden irdeledi.

Akademide son 10 yılı "askıda kalma" olarak değerlendiren Çelenk, "Ben Korkut hocamızın öğrencisi oldum. İnan ise benim lisans zamanlarından öğrencim. İhraç edilmiş 3 kuşak bir aradayız. Kalma ve gitme meselesini konuşuyoruz. Son 10 senemizi düşündüğümüzde, her gün biraz daha hayal ettiğimiz üniversite ile gerçek üniversite arasında farkın açıldığını gördüğümüz yabancılaşma yaşadık. Üniversitede olduğumuz zamanlarda da ne kadar özgürdük, bunu düşünmek lazım. Bizler zaten üniversitedeyken de kendimizi sürgün hissediyorduk. İhraçlar sürgünleri somutlaştırdı. Kendi üniversitelerimize adım atamıyoruz. Kalanların da gitmiş gibi hissettiği bir üniversite" diye konuştu.

'ÜNİVERSİTEDE TASFİYE DEVAM EDİYOR'

Akademide kalanlar için her türlü mobbingin uygulandığını, tasfiyelerin devam ettiğini belirten Çelenk, "Üniversitede kalanlar için her türlü mobbing hortladı. Bizden sonra birçok arkadaşımız baskılara karşı emekli oldu. Sözleşmesi yenilenmeyen akademisyenler var. Yani tasfiye süreci devam ediyor. Akademik özgürlük bizim işimizden olmak ile yüzleştiğimiz bir durum" dedi.

TAŞTAN: TÜRKİYE'NİN AKADEMİK ALANI DARALTILIYOR

İhraç edilen akademisyenlerden İnan Özdemir Taştan ise, İnsan Hakları Okulu'nca, OHAL döneminde Türkiye'de akademik özgürlüğe ilişkin hazırladıkları, "Türkiye'de Akademinin OHAL'i; Baskı, Oto-Sansür, Mobbing" başlıklı raporu sundu. Araştırma sürecinde yoğun bir baskı ve korku ikliminin mevcut olduğunu ifade eden Taştan şunları söyledi:

"Yöneticilerin keyfi uygulamaları, soruşturmalar, cezalar ve baskılar mevcuttu. OHAL dönemi, yöneticilere geniş bir alan açtı. Bugün, her 10 akademisyenden biri mobbinge maruz kalıyor. Sendikal haklar ve örgütlenme özgürlüğü üzerinde ciddi baskılar var. Görüştüğümüz akademisyenler, OHAL döneminde en çok can güvenliğinden endişe ediyordu. Bu kadar güvencesiz bir ortamda üniversitelerde biat kültürü, particilik, cemaatleşme, kişiler bağlar gelişmiş durumda. Her 7 akademisyenden biri ya işinden atılmış ya da iş yapamaz hale getirilmiş. Akademisyenlerin yüzde 49'u KHK ile kamu hizmetinden atılma korkusu yaşamış. OHAL döneminde akademide otosansür arttı. Türkiye'nin akademik alanı daraltılıyor."