'AKP, 1 Mayıs gerilimini tırmandırarak çatışmaya, şiddete davetiye çıkarıyor'
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, "AKP şu anda 1 Mayıs gerilimini tırmandırarak çatışmaya, kavgaya, şiddete davetiye çıkarmaktadır" dedi.
DUVAR - CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “AKP şu anda 1 Mayıs gerilimini tırmandırarak çatışmaya, kavgaya, şiddete davetiye çıkarmaktadır. Hükümetin ve İçişleri Bakanı’nın görevi 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenlerin güvenlik ve özgürlüğünü sağlamaktır. Taksim AKP için bir inatlaşma, kutuplaşma aracı olarak algılansa da emekçilerin zihninde ve yüreğinde taşıdıkları umutlar ve yaşadıkları acıları sembolize etmektedir. Hükümetin görevi 1 Mayıs’ta Taksim’i kapatmak değil, iş cinayetlerinde Türkiye’yi Avrupa’nın açık ara 1. ülkesi yapan anlayışını değiştirmektir” dedi.
AK Parti anlayışının Türkiye’yi ‘ucuz iş gücü cenneti’ yaptığını söyleyen Bankoğlu, “AKP Türkiyesinde emek piyasasının her geçen gün daha kötüye gittiğini, hatta işçilerin 1800’lerin koşullarına mahkum edildiğini görüyoruz” dedi. Bankoğlu, hükümetin politikaları yüzünden yaşanan işçi ölümlerine dikkat çekerken, bunlara bir de çocuk işçi ölümlerinin eklendiğini vurguladı.
'ŞANTİYELER, İNŞAATLAR, FABRİKALAR TOPLU MEZARA DÖNDÜ'
CHP’li Bankoğlu açıklamasında şunları ifade etti:
"1 Mayıs, işçilerin, alın teriyle yaşayanların, emekçilerin ve kaderini emekçilerle birlikte görenlerin birlik ve dayanışma günü. Her sene olduğu gibi, bu yıl da emekçiler dünyanın her yerinde ülkelerinin en büyük meydanlarında, sokaklarında 1 Mayıs’ı kutlayacak. Bizim ülkemizde ise bu yılki 1 Mayıs’ta gündemimizi yine yoksulluk, işçi sağlığı ve güvenliği, esnek, kayıt dışı ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaşması, işsizlik ve işten çıkarmalar ve hükümet eliyle yaygınlaşan çocuk işçiliği belirliyor. AKP Türkiyesi'nde emek piyasasının her geçen gün daha kötüye gittiğini, hatta işçilerin 1800’lerin koşullarına mahkum edildiğini görüyoruz. Bunun en önemli göstergesi, ne yazık ki, sayısı on binleri bulan iş cinayetleri. AKP’li yıllarda en az 32 bin işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Hükümetin politikaları yüzünden işçi ölümlerine son yıllarda bir de çocuk işçi ölümleri eklendi. Şantiyelerin, inşaatların, fabrikaların toplu mezara döndüğü bir ülke haline geldik.
'EMEĞİN SERVET İÇİNDEKİ PAYI KASITLI OLARAK DÜŞÜRÜLDÜ'
AKP’nin yönetim anlayışı, ülkeyi en yetkili ağızdan ifade edildiği gibi ‘ucuz iş gücü cenneti’ yapıp emeğin milli gelirden aldığı payı olabildiğinde düşürmek üzerine kurulu. TÜİK’in, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın istatistiklerinde dâhi tek adam sistemine geçişle birlikte emeğin GSYH içindeki payının yüzde 15’lere gerilediğini görüyoruz. İşsizlik Sigorta Fonu’nun işverenlere aktarıldığı, yandaş patronlara sayısız teşvik ve vergi istisnalarının sağlandığı ülkemizde şu sıralar kıdem tazminatı hakkının esnetilmesi, İş Kanunu’nun işçiler aleyhine revize edilmesi ve esnek çalışma modelleri konuşuluyor. İşçi açlık sınırının altında çalışsın, hiçbir iş ve işçi güvenliği önlemi alınmasın, Anayasal hakları elinden alınsın, grev hakkı yasaklansın, işten çıkarıldığında ölüme terk edilsin istiyorlar.
Emek mücadelesi sadece iş gücü piyasasını değil, yarısı asgari ücretle çalışmak zorunda bırakılan tüm toplumun insanca yaşama mücadelesidir. ‘Çalışan ve emeklileri enflasyona ezdirmedik’ diyen Bakan Şimşek’in ekonomiyi getirdiği durum herkesin malumu. Asgari ücrete bu yıl zam yapılmayacağı dikkate alındığında AKP’nin neden olduğu ekonomik buhranın faturası da yine çalışanlara kesilecektir. AKP hükümeti yerel seçimlerde ekonomiyi toparlama adına sürekli vergileri artıran, işçiden kısan, toplumu yoksullaştırırken faizcilere ve yandaşa servet aktaran girişimlerinin cevabını sandıkta fazlasıyla aldı.
'KADIN EMEĞİNİ VE HAKLARINI HER ZAMAN SAVUNACAĞIZ'
Kadınların iş hayatında yaşadığı mobbing, düşük ücret ve güvencesizlik politikaları karşı da sesimizi daha fazla yükselteceğiz. Eşit işe eşit ücreti savunmak bir yana kadını eve hapseden, görünmez ev içi emeği yok sayan, kadını bakıcılığa indirgeyen anlayışa karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Çocukların mesleki eğitim kisvesiyle sömürüldüğü, şantiyelerde ölüme yollandığı düzenin son bulması için gerek Meclis’te, gerek sivil toplum gerek vatandaşlarımız aracılığıyla elimizden geleni yapacağız. Çocuk, kadın, yaşlı ve göçmen emeğini ve haklarını her zaman savunacağız.
AKP şu anda 1 Mayıs gerilimini tırmandırarak çatışmaya, kavgaya, şiddete davetiye çıkarmaktadır. Hükümetin ve İçişleri Bakanı’nın görevi 1 Mayıs’ı kutlamak isteyenlerin güvenlik ve özgürlüğünü sağlamaktır. Taksim AKP için bir inatlaşma, kutuplaşma aracı olarak algılansa da emekçilerin zihninde ve yüreğinde taşıdıkları umutlar ve yaşadıkları acıları sembolize etmektedir. Hükümetin görevi 1 Mayıs’ta Taksim’i kapatmak değil, iş cinayetlerinde Türkiye’yi Avrupa’nın açık ara 1. ülkesi yapan anlayışını değiştirmektir.”