AKP, 71 maddelik bir torba kanun önerisini daha geçen hafta Meclis’e getirdi. Tamamı tartışmalı teklifin 58'inci Maddesi, belki de içlerinde en tehlikelisi. Zira arkasında, gün geçtikçe bünyeye daha fazla zerk edilen inşaat zehrinin simgesi haline gelmiş bir ucubenin hikayesi yatıyor…
Her şey Fikirtepe’deki bataklıkta başladı. Yedi sene önce aralarında Kurtlar Vadisi’ni yapan ekibin de bulunduğu inşaat şirketlerine kentsel dönüşüm projesi verildi. Evler yıkıldı, şu günlerde çürümeye yüz tutmuş rezidansların temeli atıldı ama tek bir proje bile bitirilmedi. Yılın başında inşaatçıların bir kısmı iflas etti, kalanı da “Biz yapamayız” diyerek havlu attı. Geride 5 binden fazla evsiz, devletin sırtına yüklenen milyonlarca liralık fatura ve İstanbul’un göbeğinde yükselen bir ucube kaldı.
Fikirtepe önemliydi çünkü, AKP’nin rant kaynağı kentsel dönüşümün pilot projesiydi. Bu yüzden önümüzdeki yerel seçimde Ankara için aday gösterilen Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki soruna acilen el attı. “Biz” dedi, “Müteahhit değiliz. Sahada işimiz yok. Fakat binlerce vatandaşımızın mağdur olmasına da vicdanımız el vermez.” Derhal yasaların etrafından dolanacak bir ‘kurtarma’ plan hazırlandı. Belediyenin şirketi Kiptaş devreye sokuldu. Batık Anka Yapı, Vartaş ve Ceylan İnşaat’ın işleri üstlenildi. TMSF’nin el koyduğu Dumankaya da eklenince toplam 3 bin 500 konut belediye işi haline geldi. Geriye tek sorun kaldı, kaynak…
İller Bankası burada dahil edildi. Mesele el çabukluğu ile belediye projesine çevrildiği için, İller Bankası’ndan kaynak aktarmanın önü de açıldı. Oysa yapılan anlaşma, yükü tamamen kamuya yıkmaktı. Konut satışına açıkça kamu güvencesi getiriliyordu. İşi eline yüzüne bulaştıran şirketlere de ‘yaptıkları masraf’ gerekçesiyle yüzde 32 hisse verildi. İller Bankası vereceği paranın güvencesi olarak satış gelirini işaret etti. Lakin 2017’deki Sayıştay raporundan öğrendik ki, daha 2016’da Bakan’ın talimatıyla 20 milyon 722 bin lirayı anında Kiptaş’ın hesabına havale etmişti. Tabii yasaya uysun diye ‘avans’ adıyla kaydederek. Sayıştay bu bilginin altına şu uyarı notunu düştü: “Bankanın gayrimenkul projelerine gittikçe ağırlık verdiği ve bu alanda giderek artan sayıda projeye dahil olduğu görülmektedir.”
Anlaşılan iş, Fikirtepe ile sınırlı değildi. Görevi olmadığı halde İller Bankası yakasından tutulup batmakta olan gayrimenkul projelerine sürükleniyordu. Aslında İller Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Mücahit Demirtaş, “Kamuya omuz veriyoruz” derken, satır arasında yeni yönelimin işaretini vermişti: “Fikirtepe’de bu şekilde oldu. Başka bir yerde Kiptaş olmaz, farklı bir firma olabilir.”
Ama olamaz ki. İller Bankası’nın kuruluş kanununda hangi projeleri, nasıl destekleyeceği açıkça yazılıdır. Bunların arasında büyükşehir belediyelerinin kentsel dönüşüm projelerine, hele hele özel şirketlerin işlerine kaynak aktarmak yoktur. Fikirtepe için aktarılan parayı ‘avans’ diye yazmaları da bu yüzdendi zaten. Paranın projeye değil, belediyeye verildiği ve vergi payından mahsup edileceği ima ediliyordu.
Ne var ki, o parayı asla geri alamayacak. Alamayacağı gibi, daha fazlasını da verecek. O da yetmeyecek, bizatihi kendisi konut dikecek, mega projeler yapacak, şirketlerle ortak olacak, batıkları kurtaracak. Nasıl mı? İşte Meclis komisyonunda bulunan torba yasa tam da bunun yolunu açıyor…
MİLYARLARI YİNE BETONA GÖMECEKLER
Önce sunulan tasarının ilgili maddesine bakalım: “MADDE 58- İller Bankası'nın safi kârının yüzde elli birinin, nüfus ve altyapı sektörü kıstası olmadan yerel yönetimlerin kentsel dönüşüm, altyapı ve üstyapı projelerinin finansmanında hibe ve gerektiğinde faiz desteği şeklinde kullanılabilmesi, Banka aktif büyüklüğü ve kredi hacminin artması neticesinde özellikle kentsel dönüşüm projelerine hız kazandırılması ve Bankanın gelir temin etmesi amacıyla yurt içi ve yurt dışında doğrudan veya ortaklıklar aracılığıyla projeler geliştirmesi amaçlanmaktadır.”
Bu maddenin kastettiği değişiklikler kanun teklifinde şöyle yer alıyor:
“6107 Sayılı İller Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun'un 13’üncü maddesinin üçüncü ve yedinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(3) Banka, Genel Kurul tarafından onanan bilançoya göre ortaya çıkan safi karın yüzde elli birini; yerel yönetimlerin kentsel dönüşüm uygulamaları, harita, imar planı, altyapı ve üst yapı projeleri ve bu projelerin yapım işlerinin finansmanı, il özel idareleri tarafından yerine getirilen, köylerin teknik ve sosyal altyapı hizmetlerinin finansmanı veya bu finansmandan doğan faizin desteklenmesinde hibe olarak kullanır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Yönetim Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."
"(7) 5411 Sayılı Kanun'a aykırı olmamak kaydıyla Banka gelir temin etmek amacıyla; yurt içi ve yurt dışında doğrudan veya ortaklıklar aracılığıyla proje geliştirebilir, yenilenebilir enerji, şehir planlama, mimarlık, mühendislik ve müşavirlik hizmetleri, altyapı ve üstyapı uygulamaları yapabilir veya yaptırabilir."
Bu iki fıkranın mevcut halini de hatırlatalım:
“(3) Banka, Genel Kurul tarafından onanan bilançoya göre ortaya çıkan safi kârın yüzde elli birini; il özel idareleri tarafından yerine getirilen, köylerin teknik ve sosyal altyapı hizmetlerinin finansmanı; nüfusu 200 binin altında olan belediyelerin harita, imar planı, içme suyu, atık su, katı atık, kent bilgi sistemi ve benzeri kentsel altyapı projelerinin finansmanı ile nüfusu 25.000’in altında olan belediyelerin anılan projelerinin ayrıca yapımının finansmanında hibe olarak kullanır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Yönetim Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
(7) Banka, kendi kaynakları dışında finansmanı temin edilmek ve 5411 Sayılı Kanun'a aykırı olmamak kaydı ile çalışma alanı kapsamında yurt dışında projelendirme ve danışmanlık hizmetleri verebilir, projelerin uygulanması için temin edilen finansmanın kullanılmasına aracılık edebilir.”
Yasada yapılan üç kritik değişiklikle banka adeta inşaat bataklığına çekiliyor. İlk olarak nüfus kıstası ve il özel idaresi şartı kaldırılıyor. Sonra elinde iyi para birikti denilerek kentsel dönüşüm projeleri de dahil her türlü inşaat projesine hiçbir kriter konulmadan, hibe adıyla aktarılacağı söyleniyor. Ardından “kendi kaynakları dışında finansmanı temin edilmek üzere” şartı da yok edilerek, doğrudan proje yapacağı ve proje yapanlara ortak olacağı belirtiliyor.
Dolayısıyla il özel idarelerinin sorumluluğundaki geliri olmayan köyler ile küçük belediyelerin altyapı/üstyapı projelerine, özellikle sulama gibi yatırımlara destek sağlamak amacı olan İller Bankası, bir müteahhit bankasına, devasa inşaat şirketine çevrilmek isteniyor.
Peki hükümetin acelesi niye? Belediyelerin tek bir çivi çakacak parası kalmadı da ondan. Boğazına kadar borca, Sayıştay raporlarına bakılırsa yolsuzluğa batmış belediyelerin ne mega projeleri ne de kentsel dönüşüm işlerini bitirebilecek mecalleri yok. Üstüne üstlük bu projeleri alan şirketler de tek tek konkordato ilan ediyor. Yerel seçim gelirken dehşet bir tablo!
Bu yüzden 9 Mayıs 2018 günü Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile belediyelere aktarılacak vergi gelirlerinde İller Bankası’nın kesinti yapmaması kararı alındı. 5779 Sayılı Kanun'a geçici bir madde ekleyerek, “2018 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarında genel bütçe vergi gelirlerinden ödenecek paylar yüzde sıfır olarak uygulanır” denildi. Yani İller Bankası’na borçların belediye gelirlerinden mahsup edilmemesi sağlanarak, yerel seçim için seçmen sübvansiyonu olanağı yaratılmaya çalışıldı. Giderleri gelirlerinin kat kat üzerine çıkmış, milyonlarca dolarlık inşaat taahhütlerine imza atmış belediyelerin çoğu aslında fiilen batıktır.
Meclis’e sunulan değişiklik, meteliğe kurşun atan belediyelerin batırdığı projeleri ve ihaleleri alan şirketleri kurtarma ve inşaat dışında vaadi kalmamış hükümete İller Bankası kaynaklarını doğrudan mega projelere aktarma imkanı sağlayacak. Özetle kamu hizmetine gitmesi gereken milyarlarca lirayı yine betona gömmenin yolunu bulacaklar.