Akşener: Erdoğan, epistemolojik bir kopuş yaşıyor
Meral Akşener, Meclis'te yaptığı konuşmada, "Erdoğan, 'Yılbaşında enflasyonun düşeceğine inanıyorum' dedi. Kendisi de epistemolojik bir kopuş yaşadığı için artık söz veremiyor, sadece inanıyor" dedi.
DUVAR - İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Akşener; Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “epistemolojik kopuş” sözlerini paylaşarak, “Sayın Erdoğan, şubat aylarında 'Enflasyonu kontrol altına alacağız' diyordu. Bu sefer de 'Yılbaşından sonra enflasyonun düşeceğine inanıyorum' dedi. Kendisi de epistemolojik bir kopuş yaşadığından sadece inanıyor” şeklinde konuştu.
Akşener'in konuşmasından önemli başlıklar şöyle:
"20 sezonluk keyifsizce uzatılmış bir dizinin final sezonu sonunda geldi, çattı. Hiç merak etmeyin, o sene bu sene. İyilerin şafağı artık ufukta görünüyor, emin olun çok az kaldı.
AK Parti iktidarı yüzünden memleketimizin bereketi de güzellikleri de soluyor. Ülkeyi yöneten kişi her tavrıyla örnek olmalıdır. Beğenmediği herkese saldıran, hakareti kendine hak sayan bir zihniyetin neden olduğu toplumsal gerilim tehlikeli bir seviyeye ulaştı. Türkiye bu gerilimi artık taşıyamıyor. Geçtiğimiz hafta Ankara'da bir eğlence mekânında yaşananlar bunun sonucudur. Sırtını iktidara yaslayan herkes, kendini her şeyin sahibi zannediyor.
Hayat iyiler ile kötüler arasında bitmek bilmeyen bir mücadelenin özetidir. Kötülüğü rehber edinenler hep oldu. Bugün bile değişime ayak uyduramayan yönetimlerin insanlığa meydan okuyan uygulamalarına şahit oluyoruz. En temel toplumsal sözleşmeleri kendi çıkarlarına uydurmaya çalışan kirli zihniyetlere şahit oluyoruz.
İLHAKI TANIMIYORUZ: Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik başlattığı işgalin üzerinden 7 ay geçti. Putin çizilen karizmasını düzeltmek için son çareyi 4 bölgeyi ilhak etmekte buldu. Biz bu filmi Kırım'da izledik. Bugün de bu ilhakı tanımıyoruz.
İRAN'DAKİ ZULÜM YOK OLMAYA MECBUR: Komşumuz İran'ın güçlü, mutlu ve huzurlu olmasını istiyoruz. Biz İran'ı bağımsız bir ülke olarak görmek istiyoruz. Dualarımız özgür ve mutlu bir İran içindir. Bu idealimizi ucube bir anlayışla gerçekleştiremeyiz. Bağımsızlığın yolu saçı görünen kadınları yok etmek değildir. Tek bir kadının bile sesini duyurmak için ayağa kalkması, tüm kadınlar için ayağa kalkıştır. İran'daki bu zulüm yok olmaya mecburdur.
ERDOĞAN EPİSTEMOLOJİK KOPUŞ YAŞIYOR: Sayın Erdoğan, şubat aylarında 'Enflasyonu kontrol altına alacağız' diyordu. Bu sefer de, 'Yılbaşından sonra enflasyonun düşeceğine inanıyorum' dedi. Kendisi de epistemolojik bir kopuş yaşadığı için artık söz veremiyor, sadece inanıyor. Tek seferde söylemek de bayağı zor, sayın Erdoğan tek seferde söyleyebiliyor mu acaba?
UFAK AT SAYIN ERDOĞAN: Enflasyon yüzde 19,58 iken bugün yüzde 83,45'e ulaştı. Geçtiğimiz 1 yılda enflasyon 4 kattan fazla arttı. Son 1 yılda üretici fiyatlarındaki artış yüzde 151,5, tarımda yüzde 142,4, konut fiyatlarında yüzde 173,8 oldu. Bugün ne yazık ki dünyada en yüksek enflasyona sahip 5'inci ülkeyiz. İçinde bulunduğumuz tablo böyle ibretlik haldeyken halkımız nefes dahi alamazken, Sayın Erdoğan gününü gün etmeye devam ediyor. Bay krize göre Türkiye'de her şey yolunda. Ona göre insanımız şükretmeyi bilmiyor. Asıl yokluk ABD'deymiş, Avrupa'da market rafları boşmuş. Almanya'da ortalama ücret bizim paramızla 75 bin lira. Yani Sayın Erdoğan diyor ki ayda 5 bin 500 lira çalışanların keyfi yerinde ama ayda 75 bin lira kazanan Alman vatandaşları zor durumda. Hatırlıyor musunuz, rahmetli Münir Özkul, Neşeli Günler’de, Şener Şen’e ne diyordu? “Ufak at Ziyaa” Ufak at Sayın Erdoğan, ufak at. Bizzat kendi eserin olan yoksulluğu, yalanlarla örtemezsin.
IŞILTILI GÖZLER HİÇ GERİ KALIR MI?: İktidarın göz bebeği, Nebati Bakan var. Saray bürokrasisi saçmalama yarışına girer de, ışıltılı gözler hiç geri kalır mı? O da, kılıf aramaya doyamadıkları sözde ekonomi modelini, tarif etmek için adeta, yeni öğrendiği tüm kelimeleri, aynı cümle içinde kullanmaya çalışan, çocuklar gibi; “Neo-liberal ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden, heterodoks yaklaşım” dedi. Üstad, siyaset tarihimize geçecek, bu ibretlik cümle ile, aslında diyor ki; “Biz bilgiden ve bilimden koptuk. Dünyada uygulanan, tüm ekonomi metotlarını da reddediyoruz. Bizi artık ekonomistler değil, nörologlar ve davranış bilimciler değerlendirsin.
Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum: Ekonomiyi batırdığın gerçeğini, milletimizi fakirleştirdiğin gerçeğini, abuk sabuk yalanlarla mı örteceksin? Milletin parasını, yandaşlarına yedirdiğin gerçeğini, beş para etmezlere, 5-10-15 maaş verdiğin gerçeğini, Merkez Bankası’nın bile kasasını boşalttığın gerçeğini, lügatlara sığınarak mı örteceksin?
YALANI KİM AYIRT EDECEK?: Meclis gündeminde yer alan ilk düzenleme, iktidarın yüksek standartlarına göre bile, ucubelikte adeta bir baş yapıt oldu. Sözüm ona, internetteki yalan haberleri durdurmak amacıyla çıkartılan, bu yasada; en çok merak ettiğimiz konu ise, yasanın nasıl işleyeceği. Yalanı kim ayırt edecek? Doğru nasıl bilinecek? Dezenformasyonu hangi kurum denetleyecek? Mesela, şu meşhur dezenformasyonu; trollerin efendisi, iftiraların prensi, algıların bekçisi, İletişim Başkanlığı mı denetleyecek? Mesela; Facebook gidecek, yerine dezenformasyondan arındırılmış, “Akbook” mu gelecek? Twitter gidecek, yerine “Saray Kuşu” mu gelecek? YouTube gidecek, yerine “ŞahsımTube” mu gelecek? İktidar her zaman olduğu gibi, yine bir cambaza bak oyunu sergiliyor. Buradaki cambaz Sosyal Medya Yasası. Oyun ise Hak ve hürriyetlerimize, pranga vurmak. Yani dezenformasyon bahane, istibdat düzeni şahane." (HABER MERKEZİ)