'Akşener ve partisi muhalefetin en zayıf halkası mı?'
Evrensel yazarı Yusuf Karadaş, Erdoğan'ın muhalefetin içine oynarken Akşener ve partisini zayıf halka olarak görmesinin muhalefete karşı güvensizlik havası yaymasına da uygun zemin yarattığını yazdı.
DUVAR - Millet İttifakı'nın aday belirleme sürecinde Kılıçdaroğlu'nun adaylığı masaya gelirse İYİ Parti'nin tutumunun ne olacağı tartışma konusu. 6’lı Masanın ‘ortak mutabakat metni’nde Kürt sorununun adının geçmemesinde de İyi Partinin tutumunun belirleyici bir rol oynadığı belirtiliyor. Geçen yılın mayıs ayında “Esad’la el sıkışıp göçmenleri evlerine göndermek için devletten görev isteyen” Akşener'in Erdoğan ne zaman Kürtlere karşı sınır ötesi bir operasyonu gündeme getirse destek verdiğine dikkat çeken Evrensel yazarı Yusuf Karadaş, 6 Şubat depreminin hemen ardından Erdoğan'ın Akşener'le telefon görüşmesi yapmasının basına servis edilmesiyle Erdoğan'ın "Akşener ile görüşerek deprem karşısında 'milli birlik' havası yaratmayı ve böylece iktidarının sorumluluğunun üstünü örtmeyi" amaçladığını yazdı.
Yusuf Karadaş "Akşener ve devlet aklı!" başlıklı yazısında şu görüşlere yer verdi:
"Akşener, depremden sonraki ilk günlerde 'Türk devleti büyük bir devlettir. Türk milleti büyük bir millettir' gibi söylemler üzerinden iktidarı doğrudan hedef almayan bir tutum da ortaya koymuştu. Ancak CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun 8 Şubat tarihli 'Yaşananlara siyaset üstü bakmayı, iktidarla hizalanmayı reddediyorum. Bu çöküş tam da sistematik rant siyasetinin sonucudur. Erdoğan’la, sarayıyla ve rant çeteleriyle hiçbir zeminde buluşmayacağım' sözleriyle yaşanan yıkımda doğrudan iktidarın sorumluluğuna işaret eden sert açıklaması sonrasında Akşener de iktidarı eleştirmeye başlamıştı.
Akşener, geçtiğimiz günlerde katıldığı Fox TV yayınında deprem bölgelerine gereken yardımların gitmemesini 'AFAD’ın envanterindeki çok sayıda malzemenin Suriye’ye gönderilmesi' ile açıklıyor. Sadece gerçeklikle ilişkisi olmayan bu ırkçı yaklaşım bile bu aklın iktidar için neden bu kadar kullanışlı olduğunu da göstermeye yetiyor.
Aynı TV programında cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi konusunda CHP’ye yönelik suçlamaları ve Kılıçdaroğlu’nun adaylığına dair 'Noter görevi görmeyecekleri' söylemini tekrarlaması, sadece 6’lı masa içindeki sorunları gözler önüne sermiyor. İktidarın muhalefetin içine oynaması konusunda Akşener ve partisinin en zayıf halka olduğunu ortaya koyuyor ve bunun üzerinden halk içinde muhalefete karşı güvensizlik havasını yaymasına da uygun zemin yaratıyor.
Tam bu noktada Akşener ve partisinin ortaya koyduğu politik tutumun temsil ettiği ‘devlet aklı’nın ideolojik temellerinden bağımsız ele alınamayacağına işaret etmek gerekiyor. Çünkü dayandığı ideolojik temeller bu siyasi anlayışın tek adam iktidarına karşı demokratik bir gelecek inşa etmeye mesafesini de ortaya koyuyor.
Akşener’in temsil ettiği ‘devlet aklı’, tıpkı iktidar bloku içindeki muadili Bahçeli gibi Türkçülük ideolojisine dayanıyor. ‘Devlet-i ebed müddet’ (sonsuza kadar sürecek devlet) diyerek devleti merkeze koyan bu zihniyet için 'millet' (halk) devlete hizmet için vardır. Akşener’in 'Devlete sahip çıkma' adına birçok konuda iktidarın yanında saf tutmasının arkasında da bu gerçek bulunuyor. Bu ideoloji, sınıfsal ayrımların üstünü örterek işçi-emekçilere burjuva devletin kendi devletleri ve burjuva sınıfın çıkarlarının kendi çıkarları olduğunu vazediyor. Bu nedenle Akşener ve onun ‘devlet aklı’, her kritik süreçte burjuva devletin ve onun sınıfsal çıkarlarının bekçiliğine soyunuyor.
Aslında Akşener’in en büyük akıl hocalarından birinin her fırsatta “saygı ve rahmetle” andığı Türkçü faşizmin öncüsü Nihal Atsız olduğu düşünüldüğünde ortada şaşırtıcı bir durum da bulunmuyor." (HABER MERKEZİ)